10 puanlık fark kapanır, kapanır da...

10 puanlık fark kapanır, kapanır da...

Ligin ikinci yarısının başlamasıyla birlikte şampiyonluk yarışında ki heyecan hepimizi sardı. Ancak Fenerbahçe'nin kazanması ve Galatasaray'ın puan kaybetmesi, farkın 10 puan gibi çift haneli rakama gelmesi ile yarışın erken biteceğini düşünenlerin sayısı

Ligin ikinci yarısının başlamasıyla birlikte şampiyonluk yarışında ki heyecan hepimizi sardı. Ancak Fenerbahçe'nin kazanması ve Galatasaray'ın puan kaybetmesi, farkın 10 puan gibi çift haneli rakama gelmesi ile yarışın erken biteceğini düşünenlerin sayısı da haklı olarak arttı. Ben bugün yarıştan kopacağı düşünülen ve lig ikinciliğini göğüsleyip, Fenerbahçe'nin avrupa kupalarına katılamama cezasından ötürü önümüzde ki sezon şampiyonlar ligi'ne direkt katılacak olan Galatasaray'dan bahsedeceğim.


Galatasaray Fatih Terim'in gidişi ve Mancini'nin gelişiyle birlikte bir değişime gitti. Fatih Terim'in zaten istikrarsız ve kazanamayan bir takım bıraktığını hatırlatmak isterim. Terim gittiğinde Galatasaray, ligde 6 maç oynamış ( yardımcıları Hasan Şaş ve Ümit Davala'nın son kez yedek kulübesinde olduğu Rize maçını da sayıyorum ) bunlardan yalnızca ikisini kazanmış 4 maçta ise sahadan beraberlikle ayrılmıştı. Şampiyonlar Ligi'nde ise Real Madrid'e evinde 6-1 gibi bir skorla mağlup olmuştu.

Mancini geldikten sonra ki Galatasaray performansı da çok başarılı mı diye sorarsanız Terim'den başarılı değil diye cevap veririm. Zira puan ortalaması ve galibiyet sayıları karşılaştırması yapıldığında Terim-Mancini terazisi çok aşağı veya yukarı oynamamakta. Ancak Mancini'nin ligin 6. haftasında göreve geldiğini ve kendi takımını oluşturmamış, Terim'den kalan kadroyu idare etmiş olduğunu unutmamak gerekir. 

Üstelik Mancini öyle bir Galatasaray'a geldi ki; 2 sezondan daha uzun süredir takımın başında bulunan Terim'in (yönetimin de sorumluluğu var elbette) yaptığı transferler Galatasaray'ı bir yerli oyuncu çöplüğüne çevirmişti. TFF'nin aldığı 6+0+4 kuralıyla da oynatılamayan ve gitmek de istemeyen yabancı oyuncuların kadroyu zenginleştirmek yerine kafa karıştırdığı ve gereksiz maliyet yaptığını da söylemeliyiz. 

Galatasaray'ın Terim başında bulunduğu dönemde alınan Sercan Yıldırım, Yiğit Gökoğlan, Aykut Erçetin, Erman Kılıç, Çağlar Birinci, Engin Baytar, Colin Kazım gibi birçok oyuncu artık tercih edilmeyen fakat kadroda yer tutan oyuncular olarak göze çarpmaktaydı. Bu transferlerin tamamı ya kiralandı, ya alındığı bonservis bedelinin çok altına satıldı veya serbest bırakıldı. Aynı zamanda Riera, Dany ve Amrabat gibi gerek bonservis ücretleri gerek ise aldıkları garanti ücret ile mali anlamda kulübe büyük bir yük olan oyuncular; hak ettiklerinin çok üzerinde kazanç sağladıkları için takıma yarar sağlamamalarına rağmen elden çıkarılamadılar. ( 28 ocak 2014 tarihine dek )

Galatasaray'ın Terim'den de evvel süregelen bir sol bek sıkıntısı var. Hakan Balta yıllardır bu formayı terletmesine karşılık 2008 yılı dışında o bölgede tam anlamıyla istikrarı ve güveni sağlayacak performans gösteremedi. Riera ise o bölgede oynatıldı ancak asla oranın hakkını veremedi. Fatih Terim ara transfer dönemlerini de sayarsak 5 transfer döneminde de o bölgeye oyuncu alamadı, aldıramadı! 2013-2014 sezonu başladığında da Galatasaray hala sol bek sıkıntısı yaşamaktaydı. Üstelik hedeflerini Şampiyonlar Ligi'nde kalıcı olmak ve ligde şampiyon olarak 4. yıldızı takmak üzerine kuran Galatasaray, sezon başında yalnızca 3 transfer yaptı. Birisi stoper bölgesi için Chedjou kanat oynayan ve geleceğe yatırım amaçlı alınan Bruma diğeri ise sol kanat oynayan Erman Kılıç. Bu üç oyuncudan da sadece Chedjou ve Bruma sezona Galatasaray ile devam edebildi.

Şimdi Mancini Telles, Hajirovic, Salih Dursun, Umut Gündoğan transferlerini gerçekleştirdi. Ranocchia, Koray Günter ve yine geleceğe yatırım amaçlı düşünülen Lucas Ontivero da transferi gerçekleşmesi an meselesi olan oyuncular. Bu transferlerin bir Galatasaray klasiği olarak transfer döneminin son gününe kadar alınamamış yahut kontenjan açılamaması sebebiyle oynatılamamış olması da Mancini'nin elini kolunu bağlayan etkenlerden. Yoksa sol bekte Sabri'yi oynatmasının başka izahı yok!

Galatasaray'ın, Mancini'nin istediği oyunu oynayabilmesi ve başarılı olabilmesi bu transferlerin uyumuna ve beklentileri karşılamasına bağlı. 10 puanlık fark kapanabilir bir fark ancak hiç de kolay olmayacak. Galatasaray'ın 3 kulvarda birden yarışması da hem performansını hem de konsantrasyonunu etkileyen önemli bir durum. Ancak Şampiyonlar Ligi'nde ki Chelsea maçları ve Türkiye Kupası'nda ki grup maçları sona erdiğinde hem oturmuş hem de kafasını daha çok lige verecek bir Galatasaray izleyeceğimizi umuyorum. 

Fenerbahçe'nin önümüzde ki yıl cezalı oluşunun getirdiği 'nasıl olsa biz en azından ikinci olup Avrupa'ya gideriz' fikrinin de bir an evvel aşılması gerektiğini düşünüyorum. Galatasaray'ın başarılı olabilmesi, kozasından çıkması ve kendine gelmesiyle mümkün. 

Güzel bir ikinci yarı olması ve hak edenin! kazanması dileğiyle...


Olcay ŞEKER

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.