14 Mart Tıp Bayramı bu yıl da pandemi gölgesinde gerçekleşti.

14 Mart Tıp Bayramı bu yıl da pandemi gölgesinde gerçekleşti.

İktidarın yanlış salgın politikaları nedeniyle 385 sağlık çalışanı Covid-19 nedeniyle yaşamını yitirdi, on binlercesi ise pandemiyle mücadelede yalnız bırakıldı.

Koronavirüs ile en önde mücadele eden sağlık çalışanları bu mücadelede bir yılı  geride bıraktı. 14 Mart Tıp Bayramı bu yıl da pandemi gölgesinde gerçekleşti. Pandemiden en çok etkilenen kesim hiç şüphesiz sağlık çalışanları oldu. İktidarın yanlış salgın politikaları nedeniyle bir senede 385 sağlık çalışanı koronavirüs nedeniyle yaşamını yitirdi. Sağlık Meslek Örgütleri bir sene boyunca hayatlarını hiçe sayan politikaların son bulması için çağrıda bulundu. Ancak iktidar tüm bu çağrılara kulaklarını tıkayınca yüzlerce sağlık çalışanı hayatını kaybetti. Covid pandemisine bir de şiddet pandemisi eklendi. Yüzlerce sağlık çalışanı hayat kurtarmaya çalışırken şiddete maruz bırakıldı.

Tıp Haftası nedeniyle Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi ve İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu üyeleri, tüm meslektaşlarını temsilen İstanbul’da Taksim Anıtı’na çelenk bıraktı. “Meslektaşlarımız önlenebilir bir hastalık nedeniyle yaşamını yitirdi. Bu nedenle üzgün ve öfkeliyiz” denilen açıklamada sağlık çalışanlarının yaşadığı sorunlarşöyle anlatıldı: “Pandemiyle mücadelenin başarılı şekilde yönetilemeyeceğini salgının ilk gününden itibaren gizlenen gerçeklerin can kayıplarını artıracağını söyleyip hakikatin peşine düştüğümüz için meslek örgütümüz hedef gösterildi. Sağlık emekçilerine hakkınız ödenmez diyenler o hakları ölümlerle hastalıklarla bizleri tükenmişlikle baş başa bırakarak ödediler. İş güvencelerimizi elimizden alan anlaşmalar imzalattılar. Meslek hastalığı yasası çıkarmamakta direttiler. Sağlık çalışanları sağlıkta şiddet yasasının sonuçlarını yaşamaya devam etti. Güvensiz ortamlarda çalışmak zorunda bırakıldık. Güvencesiz çalışma dayatıldı. Bir günde açılan tıp fakültelerine haksız hukuksuz atamalar yapıldı.”

MÜCADELEYE DEVAM EDECEĞİZ

Sağlık çalışanları mücadeleye devam edeceklerini ifade ederek şunları kaydetti: “Ekonomik krizin bedelini sağlık çalışanlarına ve topluma ödetenlere, demokrasinin en temel değeri olan ifade özgürlüğünü yok sayan, cezaevlerinde hukuksuz, hiçbir suç kanıtı olmadan binlerce kişinin ceza çekmesine yol açan, ülkemizde hukukun üstünlüğünü yok eden anlayışa karşı mücadele etmeye devam edeceğiz. Toplumsal sorunlar da dahil hastalığa etki eden tüm etkenlerle mücadele ederken hakikatin bilimin ışığında korkmadan adaleti savunmaya devam edeceğiz.”

MESLEK ÖRGÜTLERİNDEN 6 TALEP

TTB, Tabip Odaları ve hekimler taleplerini şöyle sıraladı:
• Covid-19 meslek hastalığı sayılsın.
• Toplumsal sağlık için güçlü ve etkin birinci basamak örgütlenmesi sağlansın.
• Şiddetsiz bir sağlık ortamında çalışabilmek için yeni ve etkili sağlıkta şiddet yasası çıkarılsın.
• Emekliliğimize yansıyacak temel ücret ile ekonomik ve özlük haklarımız iyileştirilsin.
• Özgür ve bilimsel çalışma ortamı için meslek örgütleri üzerinde baskılara son verilsin.
• Liyakatsiz atamalar tıp eğitimini niteliksizleştiren, alt yapısı uygun olmayan fakültelerin açılması durdurulsun.

***

Kadın sağlık çalışanları kaygılı

Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA Türkiye) ve Hacettepe Üniversitesi Kadın Sorunları Uygulama ve Araştırma Merkezi (HÜKSAM), ‘Covid-19 Pandemisi Sürecinde Kadın Sağlık Çalışanlarının Özelleşmiş İhtiyaçlarının Değerlendirilmesi Araştırması’nı yayımladı. Araştırmada şu maddeler sıralandı:

• Covid-19 birimlerinde çalışan kadın sağlık çalışanlarının yüzde 62’si çocuk sahibi, yüzde 54’ünün bakmakla yükümlü olduğu biri var, yüzde 39’unun evinde ise virüs açısından riskli grupta olan en az bir kişi yaşıyor.

• Kadın sağlık çalışanlarının yüzde 94’ü, pandemi sebebiyle kendisini kaygılı hissediyor. Yaşadıkları kaygıyı azaltabilmek için yüzde 63’ü en çok ekonomik desteğe ve yüzde 62’si psikososyal desteğe ihtiyaç duyuyor.

• Yoğun çalışma temposuna bağlı olarak, her 10 kadın sağlık çalışanından 7’si ev işleri/özel yaşam ile çalışma hayatı arasında kaldığını ve desteğe ihtiyaç duyduğunu ifade ediyor.

• Katılımcıların yüzde 92’si pandemi sürecinde önemli gereksinimlerinin karşılanamadığını belirtiyor. Her 4 katılımcıdan 3’ü harcadığı emeği karşılayan bir gelirlerinin olmamasından, yüzde 49’u kendi bireysel sağlık kontrollerinin yapılamıyor olmasından yakınıyor.

• Yüzde 75’i ücretlerin iyileştirilmesinin, yüzde 71’i çalışma saatlerinin azaltılmasının, yüzde 53’ü meslek örgütlerinin daha etkin olmasının, yüzde 52’si de yaşanılan olumsuzlukların iletilebilecekleri bir mekanizma oluşturulmasının, kadın sağlık çalışanlarının yaşadığı sıkıntıların çözümünde önemli rol oynayacağını düşünüyor.

***

Yaşadıklarımızı biz biliyoruz

Salgınla ön saflarında mücadele eden ve bu süreçte çok sayıda mesai arkadaşını kaybeden sağlık çalışanları, Covid-19 ile savaşmaya devam ediyor. Hemşire Nur Banu Uzun, salgın sürecinin sağlık çalışanları için çok zor geçtiğini, bu süreçte ailelerinden ve sosyal hayattan uzak kaldıklarını kaydetti: “24 saat nöbetlerde tulumların içinde döktüğümüz terleri, yaşadığımız sıkıntıları biz biliyoruz. Artık bunları daha fazla yaşamak istemiyoruz. Salgının daha fazla uzamamasını istiyoruz. Bu kadar yoğun çalışıp bir de aileden ayrı kalmak çok yoruyor.” Hemşire Tansu Timur ise “Yeter ki bu süreç bitsin. Hastalardan olumlu sonuçlar alalım bu bize yeter” dedi. 

 

 

 

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.