Acısıyla tatlısıyla Yeşilçam anıları
Yeşilçam’ın efsane ismi Türker İnanoğlu, sinemada geçen 64 yılını, biriktirdiği anıları bir kitapta topladı ‘Sinemaya Adanmış Bir Ömür: Türker İnanoğlu-Acısıyla Tatlısıyla Yeşilçam Anıları’ tam bir yıldızlar geçidi.
Türk Sineması'nın duayen ismi, nam-ı diğer “Bay Sinema” Türker İnanoğlu, sektörde 64 yıl boyunca biriktirdiği anılarını kitaplaştırdı. İsmi: Sinemaya Adanmış Bir Ömür: Türker İnanoğlu-Acısıyla Tatlısıyla Yeşilçam anıları. Türker İnanoğlu, bu kitabında 1957'de, Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksekokulu'nda öğrenciyken “yönetmen yardımcısı” olarak adım attığı Yeşilçam'da, yaşadıklarını, tanık olduğu ilginç olayları, hangi yıldızları keşfettiğini, Erler Film'i nasıl kurup bugüne getirdiğini en ince ayrıntısına kadar anlatıyor. Başarıları kadar azmi ile de herkese örnek olan Türker İnanoğlu'nun kitabındakı Yeşilçam anılarının bazılarını özetledik… İnanoğlu anlatıyor…
4 YAPRAKLI YONCA
“Hülya Koçyiğit, Susuz Yaz'daki rolüyle bir anda zirveye çıkmıştı. Onunla, Aşk Mücadelesi filminde çalıştım. Hülya sinemaya adım attığında Yeşilçam'ın 3 star kadını vardı. Türkan Şoray, Filiz Akın, Fatma Girik… Bunlara Hülya da dahil olunca sayı dörde çıktı. Bu kadro Yeşilçam'ın 4 Yapraklı Yoncası olarak anıldı uzun yıllar… Filiz Akın, kolejli, zengin bir aile kızıydı… Hülya Koçyiğit zavallı, çaresiz, kimsesiz genç kızı veya genç kadını temsil ediyordu. Fatma Girik erkek gibi, mert, sağlam kadındı. Varoşların belalı erkek Fatma'sıydı. Türkan Şoray, sosyetik olandan entelektüele, bar-pavyon kadınından varoşlarda yaşayana kadar her kesimi sinesine toplamıştı. Her rolde oynayan, her kalıba giren bir stardı.”
GÜLŞEN’LE ARAMIZDA DUYGUSAL BİR BAĞ OLUŞTU
İnanoğlu, 47 yıllık eşi Gülşen Bubikoğlu ile tanışmalarını anlatıyor: Gülşen Bubikoğlu, 1973'te Ses Dergisi'nin yarışmasıyla starların arasına katıldı. Birlikte 3 film yaptık, 1974'te evlenmeye karar verdik.
Sözünü ettiğim dönemlerde (60'lar) Türk basınında iki önemli dergi vardı: Ses ve Hayat… Ses, zamanında sinemamıza birçok star kazandırdı. Hülya Koçyiğit, Ajda Pekkan, Necla Nazır, Tamer Yiğit, Selda Alkor, Ediz Hun… İşte Gülşen Bubikoğlu da 1973'te Ses yarışmasıyla bu starların arasına katıldı.
BİTİRİMLER SOSYETEDE
Yarışmadan üç gün sonra kendisini ofisime davet ettim. Sözleşme önerdim. Kabul etti ve bir yıldızın doğuşuna da imza atmış oldu. İlk filmi Bitirimler Sosyetede… Kartal Tibet ve Kadir İnanır'ın başrolünü oynadığı bu filmde Gülşen bir anlamda staj gördü. Sonraki iki filmde de zirveye fırladı. Onlardan ilki Yaban, öteki Ayrı Dünyalar'dı. Bu filmlerin çekimleri sırasında Gülşen'le aramızda duygusal bir bağ oluştu. Evlenmeye karar verdik. Yıl 1974'tü… Gülşen, Ayrı Dünyalar'ın arkasından duygusal bir güldürüde başrol aldı. Yaz Bekarı filmindeki jön bu sefer Tarık Akan'dı.
Cüneyt kalp masajıyla beni hayata döndürdü
Yıl 1976… Kara Murat Şeyh Gaffar'a karşı filmini çekiyoruz… Başrolde Cüneyt Arkın… Büyükdere civarında bir çiftlikte çalışıyoruz. Setlerde mola verdikçe genellikle top oynardık. Yine böyle bir molada maç yapıyoruz. Bir ara çok şiddetli bir şut göğsüme geldi. O anda nefesim kesildi. Sonrasını hatırlamıyorum zaten. İlk müdahaleyi Cüneyt yapmış. Düştüğüm yerde kalbime masaj yapmış. Duran kalbi çalıştırmış. Beni hemen ambulansla hastaneye götürüyorlar. O zaman kendime geldim. Eğer Cüneyt müdahale etmeseydi, ambulansla hastaneye yetiştirilmeseydim, 5'inci Kara Murat benim yarısına kadar çektiğim ve yapımcılığını yaptığım son film olacaktı. Yani Cüneyt müdahale etmeseymiş, ölebilirmişim.
Türkan sete izleyici olarak geldi, başrolü ona verdik
Türker İnanoğlu, 1960 tarihli “Köyde Bir Kız Sevdim” isimli filmi yönetirken Türkan Şoray'ı nasıl keşfettiğini anlatıyor: “Baş kadın oyuncu Emel Yıldız'a içim pek ısınmamıştı. Emel 4. gün sete çok güzel bir genç kızla geldi. ‘İzleyebilir mi?' dedi. ‘İzlesin' dedim. 15-16 yaşındaydı. Fatih Ortaokulu son sınıf öğrencisiymiş. Akşam Zeki'yle (Zeki Çan, filmin yapımcısı) buluştuğumda kızı anlattım. ‘Ne yapıp edip başrolü o derin bakışlı esmere vermemiz gerekiyor' diye iknaya çalıştım. Yapım sorumlusu Suat, kızın annesiyle konuşmak için surların dibindeki Sultan Mahallesi'ne gitmiş. ‘Yarın kızını da al, yazıhaneye gel' demiş. Ertesi gün geldiler. Zeki, 500 liraya anlaştı. Filmi çektik.”
Ayhan Işık'la film başına 60 bin liraya anlaştık
“Bay Sinema”, Erler Film'i kurduktan sonra yıldızlarla yaptığı anlaşmaları anlatıyor: “Ayhan Işık'la görüşmek için Nişantaşı'ndaki evine gittim. İki film için teklifte bulundum. ‘Verilmiş sözlerim var' dedi. İki film için 120 bin lira ödeyeceğimi söyledim. Bu, o dönem için görülmemiş bir rakam. Film başına 20-30 bin lira alıyordu. 5 film, 300 bin lira için imzaları attık.
İkinci hedefim Göksel Arsoy'du. ‘Ayhan Işık ile aynı parayı alırım' dedi. Aynı şartlarda olmak kaydıyla 3 film için o da bastı imzayı.”
85 yaşında işinin başında proje üretiyor
‘İlk'lerin adamı diye de ünlenen yönetmen, yapımcı, işletmeci olarak yüzlerce filmde imzası olan Türker İnanoğlu, bugün 85 yaşında… Ciddi sağlık sorunları yaşayan Türker İnanoğlu, hâlâ işinin başında ve yeni projeler üretiyor.
ÜNLÜLERİN BİLİNMEYENLERİ
– Yıl 1972… Hale Soygazi, Ankara'da bir modaevinde çalışıyordu. Saklambaç ilavesinin yarışmasına girdi, birinci oldu. Ankara'ya gittim. Ona rol teklif ettim. “Tamam” dedi. İlk çekim günü kamera karşısında tir tir titriyordu. Kara Murat Fatih'in Fedaisi filmiyle sinemaya adımını atmış oldu.
– Salih Tozan, Türk Sineması'nın Nasrettin Hoca'sıydı. Her yapımcı mutlaka onu filminde büyük, küçük bir rolde oynatmak isterdi. Ama çok içerdi. Ertesi sabah kim erken kaparsa sete o götürürdü.
– Yeşilçam'da yakın arkadaşları, iri yarı, dev cüsseli olduğu için Hulusi Kentmen'e Ayı Hulusi derlerdi.
– Sanatçıların çoğu cimriydi: Ayhan Işık mesela… Sonra Göksel Arsoy, Vahi Öz, Bedia Muvahhit… Necdet (Tosun) bunların en beteriydi.
– Cüneyt Arkın dünyanın en efendi, en kibar, en centilmen insanıdır… Ama ağzına içkiyi koyduğu an ikinci kimliği ortaya çıkar, saldırgan, dengesiz, çılgın biri olurdu.
– Öztürk Serengil çok kazandı, ama parasız öldü. Onun sonunu da kumar hazırladı.
– Alzheimer illetinin kurbanı olan Yeşilçamcı o kadar çoktu ki… Muzaffer Arslan, Tanju Gürsu, Sami Hazinses, Süha Doğan…
Türk Sineması'ndan unutulmaz replikler
■ Yakışıklı olduğunuz kadar küstahsınız da!
■ Anneciğim, ben bu amcayı çok sevdim. Ona baba diyebilir miyim?
■ Senin annen bir melekti yavrum.
■ Benim de senin yaşlarında bir oğlum vardı evladım.
■ Nayır, nayır, nolamaz!
■ Aman tanrım görmüyorum. Kör oldum…
■ Ben fakir bir gencim, sense zengin bir fabrikatörün kızısın.
■ Evlenince pembe panjurlu, 4 çocuklu bir evimiz olacak.
■ Vücuduma sahip olabilirsin ama ruhuma asla!
■ Demek ikimiz de aynı kadını sevdik.
■ Parayla saadet olmaz. Bunu asla unutma hanımefendi.
■ Bu anam için, bu babam için, bunlar da öldürdüğün masum köylüler için.
■ Eferim oolum Memet… Sana da pravo yavrum.
■ Bedia! N'olur bir avans ver, bir kerecik öpeyim…
Gırgıriye serisi nasıl doğdu?
Memlekette örfi idare vardı… Müjdat Gezen geldi. Morali bozuktu. Egemen Bostancı'yla Sulukule müzikali yapacaklarmış. Egemen'in repertuvarı doluymuş, ertelemiş. “Ver bakalım şu projeni” dedim. 5 sayfalık bir hikayeydi. Darbukacı Baryam… “Ben bu hikayeyi film yaparım” dedim. Senaryonun adını Gırgıriye koydum. Gezen'in yanına Gülşen Bubikoğlu, Perran Kutman, Adile Naşit gibi büyük oyuncu kadrosu kurdum. Film olay yarattı. Sonrasında Gırgıriye'de Şenlik Var, Gırgıriye'de Cümbüş Var, Gırgıriye'de Büyük Seçim filmlerini çektik.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.