Ali Babacan: 130 milyar dolar satıldı, hâlâ kur krizi var
Ali Babacan "Siyasi çerçeve ışığında korkarım hükümet için sadece ekonomi yönetimindeki, TCMB'de veya bakanlıkta birkaç kişi değiştirerek işleri düzeltmesi çok zor olacak" dedi.
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Türkiye’deki ekonomik sorunlarının sadece Merkez Bankası Başkanı ve Hazine Bakanını değiştirerek çözülemeyeceğini belirterek, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan liderliğinde kurumların bağımsızlık ve kredibilite kaybettiğine dikkat çekti.
AKP’nin kurucuları arasında yer alan ve önemli bakanlıklar üstlenen Babacan, bu yıl 9 Mart’da Demokrasi ve Atılım Partisi’ni (DEVA) kurdu.
Parti kuruluş amacında “kuvvetler ayrılığı”, “yargının tarafsız ve bağımsızlığı”, “evrensel değerler çerçevesinde temel insan hakları”, “ifade ve basın özgürlüğü” “hesap verebilirlik” gibi ilkelerin oluşturulacağı bir Türkiye ideali tanımlandı.
Reuters ile gerçekleştirdiği söyleşide, Erdoğan yönetiminin TL’deki değer kaybının ve rezervlerdeki kaybın önüne geçmek adına doğru stratejileri uygulayamadığını belirten Babacan, Türkiye’nin güveni yeniden tesis etmekten ve yatırım çekmekten başka bir şansı olmadığını belirtti.
Erdoğan bu hafta sonu önce TCMB’de başkan değişikliği yaptı, ardından da aynı zamanda damadı olan Berat Albayrak’ın istifasını kabul etti. Bu değişiklik dolar/TL’nin 8.58 tarihi zirvesini görmesinin hemen ardından geldi.
Babacan “Siyasi çerçeve ışığında korkarım hükümet için sadece ekonomi yönetimindeki, TCMB’de veya bakanlıkta birkaç kişi değiştirerek işleri düzeltmesi çok zor olacak” dedi.
“İLK TEST 19 KASIM’DA, KARAR ERDOĞAN ONAYIYLA VERİLECEK”
TCMB’ye Başkan olarak atanan ve AKP’nin en kıdemli ekonomi yöneticilerinden olan Ağbal’ı 19 Kasım’da çok önemli bir PPK kararı bekliyor.
Cumhurbaşkanı’nın yeni ekonomi yönetimine faiz konusunda alan açıp açmadığını bilmediğini belirten Babacan, “Faiz oranları konusunda bir karar verseler bile bu, cumhurbaşkanının onayıyla olacak” dedi ve şöyle devam etti:
“Önümüzdeki hafta yapılacak para politikası toplantısı TCMB için önemli bir kredibilite testi olacak. Ama o zaman Erdoğan iki seçenek arasında seçim yapmak zorunda kalacak: Kendi siyasi sermayesini harcayacak ya da Türkiye’nin ekonomik ve mali sistemini bozacak.”
“Merkez Bankası’nın faiz artırımı yapmasına izin verirse, siyasi sermayesi azalacak, çünkü muhalefet soracak; eğer bu doğruysa neden bu kadar uzun süre beklediniz ve ülke için büyük bir fırsata mal oldunuz. Ya da (artırmalarına) izin vermezse, sonuçları kısa vadede biraz olumsuz olabilir. Göreceğiz.”
“130 MiLYAR SATILDI HALA KUR KRİZİ VAR”
Babacan, ekonomi konusunda “endişeli” olduğunu belirterek, “İşlerin gidişatı konusunda üzgünüz ve çok endişeliyiz; çünkü ülke için kaçırılan fırsattan ve Türkiye’nin içine girdiği durumdan dolayı üzgünüz, bu kötü delik, kötü yönetişim ve kötü yönetim yüzünden” dedi.
Bankacıların örtülü faiz artışı olarak da adlandırdığı TCMB faiz koridoru için “Olağandışı, ve belki tuhaf ama yine de şeffaf” diyen Babacan, “Ancak döviz müdahalelerine baktığınızda şeffaflık yok. Son iki yıldır devlet bankaları aracılığıyla büyük müdahaleler yapıldı ve bu çok korkutucu… 130 milyar doların üzerinde döviz müdahalesi yapıldı. Çok büyük bir bedel ama ne oldu? Hâlâ tekrar tekrar bir kur krizi. Yani bir rasyonellik eksikliği ve bir kişinin içgüdüleri, duyguları ve kişisel inançları var. Bu çok tehlikeli bir plan” dedi.
Ekonomi yönetimindeki istifa ve atamalar öncesi TL’nin dolar karşısındaki son üç yıldaki değer kaybı %55 civarındaydı. Bu verilere göre 22 gelişmekte olan para birimi değerlendirildiğinde TL açık ara en çok değer kaybeden para birimi konumunda. TL’nin bu yılki kaybı ise %30 seviyesinde.
Babacan, Cumhurbaşkanlığı sisteminde kuvvetler ayrılığı sorunu olduğuna da dikkat çeken Babacan, “Kapsamlı bir siyasi revizyon olmalı. Hukuk alanındaki sorunları çözmemiz lazım. Türkiye’nin tekrar bir hukuk devleti olmasını sağlamamız lazım. Hükümetin de Anayasa’ya, mahkeme kararlarına ve parlamentoya saygı göstermesi lazım. Bunlar olmazsa, ne yaparsanız yapın ekonomi tarafı bir faydası olmaz” dedi.
Şeffaf olmayan politikalardan dönüşün Türkiye’ye kısa vadeli faydalar sağlayabileceğine değinen Babacan dünyada finansmanın çok ucuz olduğunu ve gidecek yer aradığına dikkat çekti ve şöyle devam etti:
“Bu yüzden Türkiye için küçük bir ışık görseler bile eminim ki bol miktarda likidite akımı olacaktır. Bu kısa vadeli olabilir. Eğer gerçekten sürdürülebilir, uzun vadeli ve kapsayıcı büyüme arıyorsanız, o zaman kapsamlı bir şekilde bakmak gerekir. Bu da sadece tam siyasi revizyonla mümkün olabilir, ekibi değiştirerek, cumhurbaşkanı dahil… Bağımsız kurumları bağımsız olarak yeninden canlandırmamız lazım. TCMB gibi, BDDK, SPK, TÜİK gibi.”
Yabancı yatırımcıların TL cinsi iç borçlanma piyasasındaki payı %20-25’lerden üç yılda %3’lere kadar gerilerken Babacan yeni yatırımlar yeni yabancı girişleri olmadan finansal istikrarın sağlanamayacağını söyledi.
Babacan, “Ülkenin Erdoğan yönetimi altında toparlanacağına inansaydık, bu partiyi kurmazdık. Güçlü kanaatimiz, sorunları çözemeyecekleri ve sorunların daha da büyüyeceğidir.”
Yeni ekonomi yönetiminin de yalnızca Cumhurbaşkanı’na karşı sorumluluk hissedeceğini bunun da yine belirsizlik yaratma riski oluşturacağını belirten Babacan, “Eski dostlarımıza önyargılı olmak istemiyorum ama onları kıskanmıyorum ve Allah’ın onlara yardım etmesini diliyorum. Çünkü ihtiyaçları olacak” dedi.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.