Bizimle Yürü(me)
Lafı hiç uzatmaya gerek yok; Türkiye’de demokrasi ne zaman biteceği bilinmeyen bir süre için rafa kalkmıştır. Türk halkının yönetimsel olarak önünde tek bir seçenek bırakılmıştır; AKP. Bunun dışında bir alternatif artık söz konusu bile değil.
Bu saatten sonra siyaset ile ilgili atılacak her adım, söylenecek her söz boştur, lafı güzaftır.
Çok mu karamsar oldu. Oysa 8 Haziran sabahı hiçte böyle değildi di mi?
2010 yılında yapılan referandumu hatırladım. Evet sonucu çıktıktan hemen sonra, ertesi gün hukuk sistemi baştan aşağı değişmişti. Hiç zaman kaybetmeden, hemen uygulanmıştı kararlar.
Oysa bugün seçimin üzerinden 2 ayı aşkın bir süre geçmiş olmasına karşın halkın söylediği “artık tek parti değil, koalisyon istiyorum” sözü ile ilgili tek bir adım bile atılmadı. Birçoğu artık milletvekili bile olmayan bakanlar yönetiyor ülkeyi ve kimse de gocunmuyor bundan.
En yakın ihtimalle kısa süre içinde yeni bir seçime gideceğiz. Artı eksi 3 puanla yine aynı sonuçlar çıkacak. AKP yine 1. Parti olacak, diğerleri de ardı ardına sıralanacak. MHP ile HDP yan yana gelmeyecek. AKP tek başına iktidar olana kadar devam edecek bir süreç başlıyor. CHP’de elinde kandil simidi bir o yana bir bu yana gidip duracak.
Ne demişti Cumhurbaşkanı “verin 400’ü bitsin bu iş”
Bugünkü tabloya bakınca insan bir bildiği varmış demekten kendini alamıyor.
Şimdi sonbahardaki olası bir seçimde muhalefet partileri ne diyecek, neyi savunacak çok merak ediyorum.
En çokta MHP’yi merak ediyorum;
Koalisyon yapalım; olmaz!
Dışarıdan destekle; olmaz!
Sen Başbakan ol; olmaz!
Seçim hükümeti kuralım birlikte; olmaz!
Sen birşey öner; olmaz!
Bütün seçim kampanyası süresince “bizimle yürü” diyerek Türkiye’yi dolaşan Devlet Bahçeli’nin bırakın yürümeyi yerinden bile kıpırdamaması bu ülkede demokrasinin geldiği noktadır.
Bu noktadan sonra da siyaset yazmak, günceli yazmak züldür, gereksizdir.
Turgut Yüksekdağ / Twitter: @turgutyuksekdag
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.