Boğaziçi davasında 2 tutukluya tahliye kararı

Boğaziçi davasında 2 tutukluya tahliye kararı

Tutuklu sanıklar Doğu Demirtaş ile Selahattin Can Uğuzeş'in tahliyelerine hükmetti.

İstanbul 21. Asliye Ceza Mahkemesindeki duruşmaya tutuklu sanıklar Doğu Demirtaş ve Selahattin Can Uğuzeş ile diğer tutuksuz sanıklar geldi. Duruşmada öğrencilerin avukatları da hazır bulundu. CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ile CHP’li Özgür Özel izleyici olarak duruşmaya geldi. Boğaziçi Üniversitesi'ne Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından rektör olarak atanan Melih Bulu'yu protesto gösterileri sırasında düzenlenen sanat sergisinde, üniversite önünde Kabe fotoğrafının bulunduğu resim sergiledikleri iddiasıyla haklarında ‘Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme’ suçundan 2'si tutuklu 7 öğrenci hakim karşısına çıktı.

“RESMİ GÜVENLİK GÖREVLİSİ ASTI”

İddianamenin okunmasıyla başlayan duruşmada savunma yapan Doğu Demirtaş, “Boğaziçinde 4. Sınıfta okuyorum. Protestolar sırasında polis bize biber gazı ve plastik mermiyle müdahale etti, bunu protesto için sergi düzenledik. Hiçbir siyasi partiyle bağlantım yok. Söz konusu resimi kimin gönderdiğini bilmiyorum. Hiçbir kesimi nefrete tahrik, aşağılama gibi bir amacımız yoktu. Söz konusu resmi güvenlik görevlisi astı. Telefonumdaki videoda resmi astığı an var mı bilmiyorum ama astıktan hemen sonraki anının olduğunu biliyorum. Resim ile ilgili kimse bizi resimle ilgili uyarmadı. LGBTİ üyesi değilim” ifadelerini kullanan Demirtaş, şartlar oluştuğu takdirde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmedi.

“BİR SERGİYE GİTTİM VE GÖZALTINA ALINDIM”

İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) öğrencisi olduğunu belirten Selahattin Can Uğuzeş, “Rektör olaylarına karşı düzenlenmiş bir sergiydi. Okula gittiğimde öğrenciler hatta güvenlik görevlileri de bir şeyler asıyorlardı. O gün akşama kadar okuldaydım hiç kimse bize bir uyarıda bulunmadı. Burada belirtildiği gibi halkı kin ve nefrete tahrik etme amacım yoktu. Ben eve gittikten sonra polisin beni aradığını arkadaşlarımdan öğrendim, bunun üzerine gidip ifade verdim. Herhangi bir kastım yok, bir sergiye gittim ve gözaltına alındım. LGBTİ üyesi değilim” dedi.

“ADALETİN YERİNİ BULMASINI İSTİYORUM”

Soruşturma aşamasında kendisine ev hapsi şeklinde adli kontrol cezası verilen Sena Nur B., “Biz orada özellikle ‘bu eseri yerde sergileyelim' demedik. Söz konusu eser daha sonra asılmış. Kimin astığını bilmiyorum. Asıldığı saatlerde henüz kampüste değildim. Şartlar oluştuğu takdirde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını istemiyorum, adaletin yerini bulmasını istiyorum” ifadelerini kullandı. Ardından ise hakim, sergi alanında sergilenen davaya konu resmi mahkeme salonunda kaldırarak gösterdi ve Sena Nur B.'ye, “Resim bu muydu” diye sordu. Sena Nur B. ise ‘Evet. Buydu' şeklinde yanıt verdi.

“BU KADAR UTANÇ VERİCİ BİR İDDİANAME GÖRMEDİM”

Sena Nur Baş'ın avukatı Merve Uçanok, iddianamenin yüz ‘karası' olduğunu belirterek, “Ben bugün burada bu gençlerin karşısında ve sizin karşınızda gençlerin suçlandıkları bu suç maddelerinin iddianamede yer almasından utanç duyuyorum. Bu kadar utanç verici bir iddianame görmedim. Benim bir hukukçu olarak bu gençlere verecek bir cevabım olmuyor. Gençler bu ülkeye kızıyor. Bu gençler terörist damgası yedi, sapkın damgası yediler, bu gençler kazanılmaya çalışılmadı. Takmış herkes LGBT'ye. Bu insanlar tarihimizde hiç yok muydu. Açın Osmanlı tarihini. Orada da görürsünüz LGBTİ+'yi. Bırakın kim kiminle ilişki yaşamak istiyorsa yaşasın. Müvekkilimin beraatini talep ediyorum” şeklinde konuştu.

“AMACIMIZ İNSANLARI KUCAKLAMAKTI”

Mahkemede, Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji Bölümüne dereceyle girdiğini ve sanatçı olduğunu söyleyerek savunmasına başlayan Hazar K., “Düzenlediğimiz sanat sergisi, atanan rektör tarafından da onaylandı. Söz konusu eser de bu sergide yer aldı. Kim tarafından yapıldığını bilmiyoruz. Biz Twitter’da hedef gösterildik. Amacımız, insanların kendilerini en iyi şekilde ifade edebilmeleri için bir alan yaratmaktı. İnsanları kucaklamaktı. Amacınız hiçbir kesimi aşağılamak ya da kırmak değildi. Kötü hissediyorum. Neden burada olduğumu anlamıyorum. Güvende hissetmiyorum. Adalet ne tam olarak anlamadık. Adaletinize güvenmek istiyorum. Psikolojilerimiz bozuldu. Hüküm kesinleşirse, açıklanmasının geri bırakılmasını istiyorum” dedi.

“ESERİ HABERLERDEN GÖRDÜM”

Mahkemede savunması alınan tutuksuz sanık Mahmut Can B., “O gün okula geç gittim. Okuldan çıktıktan sonra Vatan Emniyetten beni aradılar ve ifadeye çağrıldım. Ben eseri haberlerden gördüm. Okulda söz konusu eseri hiç görmedim. LGBTİ üyesi değilim. Beraatimi talep ediyorum” şeklinde konuştu.

“BAHSE KONU RESİM YÜZÜNDEN YARGILANMAYI ANLAMIYORUM, BEN BİR MÜSLÜMANIM”

Savunma yapan diğer tutuksuz sanık Rümeysa Ö., “Bahse konu resmin kim tarafından yapıldığını, gönderildiğini, asıldığını veya sonrasında götürüldüğünü bilmiyorum. Görmedim de. Sergi, LGBTİ+ çatısı altında da düzenlenmemişti. Ben bahse konu resim yüzünden yargılanmayı anlamıyorum. Ben bir Müslümanım. Bahse konu eserin bu şekilde yorumlanmasını da anlamıyorum. Beraatimi talep ediyorum” ifadelerini kullandı.

“ESERİ REKTÖRLÜK BİNASININ KARŞISINDA GÖRDÜM”

Boğaziçi Üniversitesi Felsefe Bölümü öğrencisi olduğunu belirten Eda K., mahkemedeki savunmasında, “Sergide, sergilenen eserin kime ait olduğunu bilmiyorum. Eserin sergilendiği gün ben eseri, Rektörlük binasının karşısında gördüm, sonrasında ise kaybolduğunu duydum. Kampüste bir eşya kaybolduğu zaman tutanak tutulur. Ben de bunun üzerine güvenlik görevlisine tutanak tutması gerektiğini söyledim” dedi.

HAKİMDEN HER SANIĞA “LGBTİ+ ÜYESİ MİSİN?” SORUSU

Mahkemede, hakimin her sanığa, “LGBTİ+ üyesi misin” sorusu üzerine avukat Levent Pişkin itiraz ederek, hakimin bu soruyu sormasının Anayasaya aykırı olduğunu ve ‘Fikir ve kanaat açıklamaya zorlama’ suçu olduğunu belirterek, “LGBTİ+ bir örgüt değil. Üye olunacak bir yapı değil. Mesela ben LGBTİ+ üyesiyim. Yani eşcinselim. Üye olmaktan kastınız bu mu?” demesi üzerine, hakim, “Öncelikle açıklamak zorunda değiller. Ayrıca LGBTİ+'nin ne olduğunu siz açıklayana kadar bilmiyordum” dedi.

SAVCI TUTUKLULUK HALLERİNİN DEVAMINI İSTEDİ

İlk savunmaların ardından sanıkların son savunmaları da alındı. Tüm sanıklar sergide kastlarının olmadığını söyledi. Sanıkların üzerlerine atılı suçun kuvvetli suç unsurlarının bulunduğu ve somut delillerin varlığını değerlendiren duruşma savcısı, tutuklu sanıkların kaçma şüphelerinin bulunduğunu söyleyerek, tutuklu sanıklar Doğu Demirtaş ile Selahattin Can Uğuzeş'in tutukluluk hallerinin devamını talep etti.

MAHKEME TAHLİYELERİNE KARAR VERDİ

Ara kararını açıklayan mahkeme, tanıkların bir sonraki duruşmada dinlenmelerine karar vererek, sanık Doğu Demirtaş ile Selahattin Can Uğuzeş’in tahliyelerine hükmetti. Mahkeme, soruşturma aşamasında ev hapsi şeklinde adli kontrolle yargılanmasına karar verilen Sena Nur Baş’ın da adli kontrol hükmünün kaldırılmasına karar verdi.

NE OLMUŞTU

Boğaziçi Üniversitesine, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Melih Bulu'nun rektör olarak atanmasının ardından Boğaziçili öğrenciler, 4 Ocak 2021 tarihinde protestolara başlamıştı. Protestolara, Türkiye'nin farklı illerindeki üniversitelerden de çok sayıda öğrenci de katılmıştı. Protestolar sırasında çok sayıda öğrenci gözaltına alınmış, bazı öğrencilere ise ev hapsi veya imza adli kontrolü cezası verilmişti. Son olarak Boğaziçi Üniversitesi önünde düzenlenen sanat sergisinde, Kabe fotoğrafının bulunduğu resim sergiledikleri iddiasıyla 2'si tutuklu 7 öğrenci hakkında, ‘Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme’ suçundan 1'er yıldan 3'er yıla kadar hapis istemiyle iddianame düzenlenmişti.

İDDİANAME

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca düzenlenen iddianamede, Doğu D. ve Selahattin Can U.’nun Boğaziçi Üniversitesi kampüs alanı içerisindeki sergi alanındaki bir panoya Kabe fotoğrafı üzerine Şahmeran tasviri ve dört bir yanında LGBTİ+ amblemi bulunan resmi astıkları anlatılmıştı. İddianamede, tutuklu olan öğrenciler Doğu Demirtaş ve Selahattin Can Uğuzeş ile tutuksuz olan öğrenciler Eda K., Hazar K., Mahmut Can B., Sena Nur B., ve Rümeysa Ö’nün ‘halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme’ suçundan 1'er 3 ‘er yıla kadar hapisle cezalandırılmaları talep edilmişti.

 

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.