Çocuklarını örgüte kaptıran ailelerin gözyaşı dinmiyor
Türkiye’nin çeşitli yerlerinde çocuklarını terör örgütü DHKP-C'ye kaptıran ailelerin göz yaşı dinmiyor. İstanbul'da bir araya gelen aileler, “Herkesin çocuğu dışarıda gülüp oynuyor. Bizimkiler niçin içeride olsun?” diyerek gözyaşı döktü.
Çocuklarını DHKP-C'ye kaptıran kaptıran aileler, örgüt ile mücadele edebilmek için bir araya geldi. Terör Mağduru Aileler Derneği’ni kuran aileler, Florya’da düzenledikleri basın toplantısında çocuklarının nasıl örgüte bulaştığını anlattı.
Derneğin başkanlık görevini üstlenen ve oğlu cezaevinde bulunan İsmail Ercan, terör örgütü konusunda aileleri bilinçlendirmek için böyle bir faaliyete giriştiklerini söyledi. Çocuklarını terör örgütünden kurtarmayı amaçladıklarını ifade eden Ercan, “Ben tek başına bir babayım. Evladımın da peşindeyim. Bu yüzden mücadeleme Terör Mağduru Aileler Derneği’ni kurarak devam ediyorum. Yanıma aldığım diğer aileler ile birlikte bu mücadeleye hep birlikte devam edeceğiz. Katılım son günlerde baya yükseldi. Aileleri bilinçlendirdikçe bu katılımın daha yüksek olacağına inanıyorum. Bizim amacımız çocuklarımızı terör örgütü denilen illetten kurtarmak, katılacak olan çocuklarımıza engel olmak, aileleri bilinçlendirmektir.” diye konuştu.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu’nun açıklamalarını da değerlendiren Ercan, “Bir açıklama da CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu yaptı. ’11 tane balon kapı’ Gelsinler ben onlara 11 tane çelik kapıyı ispat edeyim, gelemezler. Tek başlarına gitsinler, adreslerini vereyim. Bu adreste 11 tane çelik kapı var mı yok mu?” diye sordu.
'CANLI BOMBA YAPTIKLARI KİŞİNİN OCAĞINA ATEŞ DÜŞÜRDÜLER'
Örgütün geçtiğimiz günlerde gerçekleştirdiği canlı bomba olayını hatırlatan Ercan, “Bu eli kanlı örgüt yine bir canlı bomba daha yarattı. Bir ailenin ocağına ateş düşürdü. Bunlar bunu legal dedikleri kapı kapı dolaşarak dağıttıkları dergilerinde gururla yazdılar. Resmimi koyup beni tehdit ettiler. Canlı bombanın övüldüğü bir yerde bir babayı oğlunu kurtarmaya çalışıyor diye tehdit ettiler. Bunlar benim hakkımda bir bildiri yayımlayarak, benim uyuşturucu ticareti yaptığımı, mafya olduğumu, kadın ticareti yaptığımı, hatta tecavüzcü olduğumu söyleyecek kadar küçüldüler.” ifadelerini kullandı.
Ercan şöyle konuştu: “Bu iftirayı atanlar kendilerine 'devrimci' diyor. Bunları Meclis’e çıkarıp aklamaya çalışan CHP milletvekillerine sesleniyorum; keşke elim kırılsaydı da size oy vermeseydim. Ben 53 yaşındayım. Şimdiye kadar kullandığım her oyu CHP’ye verdim. Bu terör örgütünü yanlarına alıp orada aklamaya çalıştığınız için, onların avukatlarını aklamaya çalıştığınız için. Onların avukatlarının bana son bir sürprizi oldu. Benim adıma dilekçe yazıp, savcılığa verdiler. Savcılığa ben yazmışım gibi oğlumun eline tutuşturdular. Bunlar can alıyor. Bunlar benim canımı, evladımı aldılar. 16 yaşında evladımı kandırdılar. Çocuğumun geleceğini kararttılar. Terör örgütünün oyunlarına gelmeyin! Özellikle anne babalara sesleniyorum; bunlar çeşitli vaatler altında çocuklarımızı kandırıp, gitar, saz kursu gibi etkinliklerle kandırıp, legal dedikleri derneklere götürüp çocuklarımızı kandırıyorlar.”
Örgüt operasyonu kapsamında tutuklanan Duygu Yücel’in babası Hüseyin Yücel ise, “Çocuğu, öğrencisi her şeyi elinden alınan bir baba olarak buradayım. Ben buradayım. Ben bunlardan korkmuyorum. Bunların kendine hayrı yok. Bizim çocuklarımızı bunlar çalınca ülkeye ihanet etmiş sayılmıyor mu?” dedi.
'BİZİM OYLARIMIZI ALANLAR, ÖRGÜTÜ SAVUNAMAZ'
Milletvekillerinin örgüt üyelerinin yargılandığı davaya sahip çıkmasını eleştiren Yücel, “Hiçbir milletvekili gelip de Çağlayan Adliyesi’nde bu faşist terörist avukatları savunamaz. Bizim oylarımızı aldı. Bizim emeklerimizle orada oturuyorlar. Bizim vergimizi alan bizim hakkımızı savunacak. Bunlara hizmet edenler de vatan hainidir. Başka söyleyecek bir şey yok. Ayıptır, günahtır, Allah’tan korkun.” diye konuştu.
Kızını örgüte kaptıran Gülsen Yeşilok ise, konuşurken sürekli gözyaşı döktü. Kızının aynı taktikle kandırıldığını dile getiren Yeşilok şunları söyledi: “Hep aynı taktik. Çocuğumu bu hale getiren mutlu olsun. Özür dilememi beklediler, dilemeyeceğim. Çocuğumun yakasını bırak diyorum bırakmıyor. Devrimcilik doğru yolu göstermek ona mı kaldı? Herkesin çoluğu çocuğu dışarıda benimki niye içeride olsun, kendisi niye dışarıda? Çocuğumu versin ne istiyor. Basına çıkıp özür dileyecekmişim. Ben çocuğum için canımı veririm. Onlar benim ciğerimi aldı benden. Bire bir çocukları anne ve babaya düşman ediyorlar.”
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.