Gece ağrıları daha tehlikeli
Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Doç. Dr. Cengiz Bahadır, hastalıkların habercisi olarak kabul edilen ağrıların gece ya da gündüz saatlerinde farklılık gösterebildiğini söyledi.
Gece saatlerinde artan ağrıların özellikle takip edilmesi gerektiğini belirten Bahadır, gece ağrısı ve sabah tutulmalarının iltihaplı omurga romatizması olabileceğine dikkat çekti. Ağrı kavramının aslında kişinin vücudundan dar olmasını sağladığını ve önemli bir duyu olduğunu ifade etti. Kişinin vücudunda bir şeyler ters gittiğinde, bir hastalık, bir zarar oluştuğunda bunun genelde kendisini ağrı olarak hissettirdiğini belirten Bahadır, "Ağrı duyusu gerçekten çok önemlidir ama insanlar ağrılara hak ettiği önemi vermemekte, bazen hastalık ilerlediğinde ve hatta iş işten geçtiğinde doktora başvurabilmektedirler" dedi.
MEKANİK AĞRILAR İSTİRAHAT EDERKEN ÇIKIYOR
Sırt-bel-boyun ağrılarının günlük yaşamda en sık karşılaşılan ağrılar olduğunu ve insanların bunlara "nasıl olsa geçer" mantığıyla yaklaştığından şikayet eden Bahadır, "Omurga ağrılarının bir kısmı mekanik ve bir dereceye kadar normal olabilir. Örneğin çok uzun süre ayakta kalmakla kişinin belinin ağrıması normaldir. Ama iki dakika ayakta kalmakla ağrının başlaması normal değildir. Mekanik ağrıların tipik özelliği istirahat halinde olmamalarıdır. Yani kişi yatakta dinlenirken ağrı hissetmez, iş yapınca, yorulunca ağrı başlar." değerlendirmesinde bulundu.
Bu tip ağrılar içinde en dikkat çekeninin gece ortaya çıkanlar olduğunu belirten Bahadır, "Kişi gece yatakta ağrı hissediyor ve bu ağrı onu uykusundan uyandırıyorsa o zaman bir şeyler ters gidiyor demektir. Bu ağrı mutlaka önemsenmelidir. Gece ağrıları içinde en önemli olanlar kanser ağrılarıdır ama şükür ki nadir olup ileri yaşlarda rastlanır. Özellikle kemik ve kan kanserleri, kanserlerin kemiğe sıçradığı durumlar başlangıçta gece ağrıları olarak kendini gösterebilir. Hastalık ilerledikçe ağrılar gündüze de yayılıp devamlı hal alır" ifadesini kullandı.
‘HASTAYI GÖRÜR GÖRMEZ ANLIYORUZ’
Gece ağrıları içinde daha sık rastlanana ağrının genç ve orta yaşlarda görülen, sabaha doğru artan ağrılar olduğunu belirten Bahadır, "Eğer bu ağrıya bir de sabah tutukluğu ekleniyorsa iltihaplı omurga romatizması yani bilinen adıyla ankilozan spondilit hastalığı olma şansı çok yüksek demektir. Ankilozan Spondilit genelde omurgayı bazen omurgaya ek olarak kalça ve diz gibi büyük eklemleri tutan sakatlayıcı bir hastalıktır. Yıllar içinde tüm omurga kemiklerini birbirine yapıştırıp hastayı öne doğru iki büklüm eğer. En önemli özelliği genelde çok sinsi ilerlemesidir. Ağrılar başlangıçta çok hafiftir ve yıllar içinde yavaş yavaş artar. Omurga hareketleri giderek kısıtlanır. Ağrı ve hareket kısıtlılığı çok yavaş ilerlediğinden kişiler bunu pek önemsemez. Öyle ki bazen hasta muayene odası kapısından içeri girerken hastalığın tanısını vücudunun şekline bakarak koyabiliriz ama kişi henüz hastalığının farkında değildir" değerlendirmesinde bulundu.
Hastalığın sinsi şekilde ilerlediğini ve bu yüzden ilk ağrı şikayetlerinin başlamasından sonra ortalama tanı konma süresinin 5 yılı bulduğunu belirten Bahadır, "gece omurga ağrısı olanlar, hele hele bu ağrıyla beraber sabah tutukluğu şikayeti de olan hastalar çok geç olmadan doktora başvurmalıdır. Yalnız burada bahsettiğimiz sabah tutukluğundan kasıt her sabah normal insanlarda da olabilen birkaç dakika süren bir bel-sırt tutukluğu değildir. Bu hastalıkta sabah tutukluğu, hastanın yataktan kalktığında en az 30 dakika (bazen bir iki saat olabilir) omurga hareketlerini istese de yapamaması ve omurgasının etrafında aşırı bir sertlik olmasıdır" şeklinde konuştu.
Bahadır ayrıca, hastalığın tedavasinde 15 yıl öncesine göre çok daha iyi bir noktada bulunulduğunu belirterek yeni biyolojik tedaviler ile son 10 yılda hastalığın tedavisinde büyük ilerlemeler kaydedildiğini sözlerine ekledi.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.