Hayri Bey

İşim gereği İzmit ile İstanbul arası mekik dokuduğum çok zaman olmuştur. Bu yolun en tehlikeli kısmı maalesef E5 üzerinde zaman zaman görünen canlı bombalar ve Hayri Beylerdir. Bu bombalar bildiğiniz saatli bombalar gibi işlemekte, Tuzla’dan Körfez’e kadar uzanan yolun 30-40 km’lik kısmının neredeyse her noktasında her an görülebilmektedir.

 Ortalama 5-6 kilometre ara ile kurulmuş olan ve ender bulunan yaya alt-üst geçitlerinin hemen yanı başlarında bile, neredeyse her gün objektiflere yakalandıkları bile ihtimaller dahilindedir.

 Yaya geçidinin hemen altından E5’e fırlayanlara çok kızıyorum; ama ‘başına gelmeyen bilmez’ derler ya!..

Ey D’yüzün ortasında biçare kalmış vatandaşın halinden bihaber yerel yöneticiler: bir gün Tuzla-Körfez arası bir yerde karşıdan karşıya geçmek zorunda kalın da görün, diyorum…

İki yaya geçidi arası en yakın mesafe 5 km. falandır desem yalan olmayabilir. ‘Benim, arabayla geçerken mesafeleri bakarak ölçme yeteneğim kilometreler üstü olarak gelişmediğinden yaklaşık bir rakam vermek zorunda kaldım. (3 aşağı 5 yukarı)’

Düşündüm! Ee bi yerde adam ne yapsın!

Yazın kavurucu sıcağında ya da kışın donduran soğuğunda; karda, tipide, boranda, fırtınada, kim olsa karşıya geçmeyi tüm kendini aşmış kendi çapında gaz kesmezlere ve rallilerin Türk versiyonu E5 üstün pilotlarına inat 3-5 kilometre yürümek yerine karşıya kanat takıp uçmayı veyahut tabanlarına tükürüp 18 metreyi bir çırpıda uçmayı yeğlemez ki!..

Gerçi canı yanmış eşek, attan hızlı koşar derler; amma böyle bir durumda kim eşeği nereden bulsun ki!

Eşek demişken; bir gün Nasreddin hocanın eşeği parlamış… Hoca bir fırtına misali köyün içinden geçmiş… Hocayı gören meraklı köylüler seyirtmişler hocanın peşi sıra; Hocam!.. Hocam!.. Hayırdır; bu telaş, bu acele niye? Hoca, son sürat koşan eşeğin sırtında tutunmaya çalışarak başını çevirmiş ve köylülere; - Bizim eşşeğin acele bi işi çıktıda ona koşturuyoruz, böyle…

Ee burası Türkiye elbet canı pahasına acele işi olanlar her daim var.

Ee şimdi acelesi olan var olmayan var! Geçenlerde gördüm adamın biri, bir buçuk iki metre yüksekliğindeki barikattan atlamaya çalışırken pantolonu taktı yırtılan pantolon vantandaşın gücüne güç katsa gerek daha hızlı koşuyordu…

Ayrıca; Bu bombalar yüksek matematik bilgisi ile donatıldığına inanmış ve saatte 150 hatta 200 km/h. Hız yapabilen bir aracın çarpma anını bile hesap edebileceği hususunda en ufak şüphe götürmeden çözdüğü hız ve yol problemlerine dayanarak: Hemen oracıkta hesaplamaları yapıp koşarak yolu geçme hızı çarpı aracın hızı ve yaklaşma anı ölçmede ise en donanımlı teknolojilere sahip mobesse cihazlarından bile üstün bir profesyonelliğe kendi çaplarında kanaat getirdiklerinden yollara korkusuzca uçabilmektedirler.  

Gel gelelim madalyonun diğer yüzü Hayri beye!.. Hayri bey, bildiğiniz üzere her sabah evden; karıya, çoluğa çocuğa bin türlü küfür kıyamet evden çıkar. (İşe geç kaldığı içinde dövemeden çıkmak zorunda kalır, ‘e sabah sabah adamın banyo sırası ya da tuvalet sırası elinden alınmaz ki canım!’)

Adam ne yapsın, trafikte birilerine ana-avrat düz gidip birilerine zırıl zırıl dakikalarca korna çalmazsa bu sefer inadını alamayıp işyerinden birinin kafasını gözünü yarıp ekmeğinden olacak. İyisi mi trafikte hasbel kader onu geçmiş biçare ablaya dayayıp döşeyecek küfürleri bir bir…

Ama Hayri beyin unuttuğu ya da hiç bilmediği en önemli nokta; aslında küfür edip kavgaya tutuştuğu sürücünün kafasını meşgul edip dalgınlığına ve moral bozukluğundan yol açmasından dolayı, o günahsız vatandaşın kaza yapıp ölümüne sebebiyet vermektedir. Ya da hiç günahı olmayan onlarca insanın; çünkü Hayri bey, yaptıklarının nerelere gidebileceğini hesap edebilecek kapasite ve beyin kabiliyetine maalesef henüz ulaşamamıştır.

Türkiye’mizin, Hayri bey gibi Hayırsız insanları yüzünden onların trafikte sebep olduğu huzursuzluklar ve moral çöküntüleri nedeniyle her yıl yüzlerce mahzun insanımız hayatını kaybetmektedir. Şimdi soruyorum size, Hayri bey ve kanatsız yaya uçucular canlı bomba değil de nedir ya da bunlar toplumsal huzuru bozan kitle imha silahları değil de nedir?

İstanbul trafiğinde bilinçsizce yapılan tacizler ve rahatsızlıkların, tem otoyoluna atılmış elma büyüklüğündeki taştan bir farkı yoktur. Eğer yaptığının nelere mal olacağını hesap edebilseydi insanımız: eminim ki hiç kimse trafikte kimseye kısacık bir korna dahi çalmazdı ve hiç kimse sadece ve sadece ahiret gününde haberdar olacağı katiller listesinde yer almazdı…

Kornasız, küfürsüz bir Türkiye dileğiyle… !denizbatu!

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.