Salıcı, yaptığı yazılı açıklamada, mahkemenin, tutuklu sanıklardan Yasin Hayal'e ''Hrant Dink'i tasarlayarak öldürmek'' suçlarından ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası vermesi, Erhan Tuncel'i ise bu cinayetle ilgili suçlu bulmayıp, yalnızca Mc Donald's'ın bombalanması eyleminden 10 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırması ve her ikisini de örgüt üyeliğinden beraat ettirmesinin, adalet sisteminin, cinayetin ardından gerçekleştirilen soruşturmada karartılan gerçekleri ve cinayetin ardındaki mekanizmayı yok saydığına işaret ettiğini savundu. 
     Bu cinayetin, AK Parti'nin iktidarı sırasında işlendiğini, AK Parti iktidarı sırasında görülmeye başlandığını ve davanın sonucu, yine onların iktidarının iş başında olduğu bir dönemde açıklandığını vurgulayan Salıcı, açıklamasında şu görüşleri aktardı: 
     ''Yaklaşık 5 yıldır bir kısır döngü içinde devam eden soruşturma ve davada açıklanan karar; vicdanlarımızı tatmin etmemiştir. Bu kararla, Hrant Dink bir kez daha öldürülmüş, ailesine ve adalet isteyen tüm arkadaşlarına, tüm Türkiye'ye 5 yıl önceki acı tekrar yaşatılmıştır. Tüm işaretler ortadayken, cinayetin arkasındaki güçlerin ortaya çıkarılmamasının, soruşturmaya yönelik karartma çabalarının, Hrant Dink haricinde, neredeyse devletin ilgili birimlerinin hepsinin cinayetten haberdar olduğu halde kılını kıpırdatmamasının, AİHM'in 'yargılayın' dediği o görevlilerin ve yetkililerin üstüne bir de terfi ettirilerek görevlerine devam ettirilmelerinin, hatta bu görevlilerden ikisinin bizzat AKP milletvekili yapılmasının vebali ve sorumluluğu, AKP iktidarınındır.'' 
     Salıcı, bu davanın, Türkiye'de hukuk ve adalet sisteminin ne hale getirildiğinin en somut göstergesi olduğuna işaret ederek, açıklamasında, ''Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin 2'si tutuklu 19 sanığın yargılandığı davanın 25. duruşmasında İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından açıklanan karar, Türkiye'de hukukun son dönemde ne hale geldiğinin bir ibret belgesi olarak tarihteki yerini alacaktır'' şeklinde ifadelere yer verdi. 
     CHP olarak, hangi etnik kökene, dini inanca ve siyasi düşünceye sahip olursa olsun, tüm yurttaşların yaşam hakkının garanti altında olacağı günler gelene kadar, bu davanın peşini bırakmayacaklarını kaydeden Salıcı, yarınki yürüyüşe İstanbul'daki CHP'liler olarak; bayraksız, flamasız ve vicdanen rahatsız olarak kitlesel destek vereceklerini bildirdi.