İstanbul’da plaj kültürü
Plaj kültürü, 1920’lerin başından 1950’lere uzanan bir süreçte gelişti ve bu dönemlerin Türkiye’sinde “asrî bir yaşam tarzı” en çok plajlarda öne çıktı. Osmanlı insanı da, denize girerek yüzme ve serinleme ihtiyacını, bizim bugün ‘plaj’ diye adlandırdığı
SÜREYYA PLAJI VE BAKİRELER TAPINAĞI
Anadolu Yakasının tarihi bir bölgesi ve sayfiye yeri olan Maltepe’de bulunan Süreyya Plajı da, 300 metrelik kıyısı, ılık denizi ve ince kumuyla yaz aylarında, bütün İstanbulluları çekerdi. Plajın simgesi ise kıyıdan 50 metre kadar uzaklıkta, denizin ortasındaki kayalar üzerine yapılmış Bakireler Tapınağı idi. Eski Yunan mitolojisinde evlenmek isteyen genç kızların yüzerek ulaştıkları Bakireler Tapınağı'nı ziyaret ettikleri efsanesinden esinlenerek yapılan bu simgesel tapınak yaklaşık iki-üç metre çapında, altı direk üzerine oturtulmuş yuvarlak bir kubbeden oluşmaktaydı. Anıtın içinde birde genç kız heykeli vardı.
İSTANBUL’UN GÖZE TESİSİYDİ
Süreyya Paşa'nın (İlmen) Küçükyalı Deresi'nin Marmara Denizi'ne döküldüğü alanda, yaptırdığı Süreyya Plajı zamanının İstanbul'da benzeri bulunmayan bir tesisi idi. Bazı nedenlerden dolayı yapımı 13 yılı bulan Süreyya Plajı, 80 tane birinci sınıf soyunma odası, 200 soyunma kabini ve 42 odalı moteliyle İstanbul'un gözde tesislerinden biri idi. Burada seçkin kültürel faaliyetlerde yapılırdı. Sahnelenen tiyatro oyunları, Mehtap Âlemleri, Festival Eğlenceleri, tangolar ve Türk Müziği konserlerine İstanbul sosyetesi katılırdı. Rahatınız için masalar numaralı ve elbise serbestti.
ZAMANIN PLAJ İLANI
Yeri gelmişken 1947 tarihli Süreyya Plajı’nın açılışı nedeniyle gazetelere verilen ilanı da aktarmak isterim."En son sistem tesisata malik olan plaj kabineleri lüks ve konforludur. Mükemmel gazino, fevkalade caz, nefis içki ve yemekler. Aileler için hususi odalar. Bütün banliyö trenleri plajın önünde durur. Kadıköy İskelesi’nden plaja muntazam otobüs servisleri; Karaköy’den de doğrudan doğruya plaja elverişli hususi motor servisleri". Ne güzel bir davet ilanı değil mi?
ŞAŞALI DÖNEMDEN GÜNÜMÜZE
Süreyya Plajı’nın bu şaşalı dönemlerinden gelelim günümüzdeki haline. Önce, deniz kirlenmeye başladı. Sonra denizin ortasındaki kayalık adacıkta bulunan Bakireler Tapınağı’ndaki Venüs’ün güzelliği ile özdeşleşen ve evlenmek isteyen genç kızların uğrak yeri olan bu tapınaktaki heykel çalındı. Sonra otoyol yapmak için sahil dolduruldu. Otel ve plaj tesisleri yıkıldı. Plaj kapandıktan sonra duvarlarını süsleyen kabartma resimler uzun süre yerlerinde kaldı, ancak 1992 yıllarında söküldüğü tahmin edilen bu resimlerin şuan ki akıbetleri bilinmiyor. Eskiden denize paralel uzanan demiryolu Süreyya Plajının yanından geçerdi. Demiryolu ile plajın arasına geniş bir sahil yolu girdi. Ve son olarak bu mabed sahilden ve yoldan içerde bir büyük marketin otopark alanında sadece 6 sütunu ve kubbesi kalmış şekilde nefes almaya çalışmaktadır.
ANITIN BENZERİ KARACAAHMET’TE
Ve çok ilginç bir belge daha sunacağım sizlere… Anıtın aynı benzerini Karacaahmet mezarlığının 1. ada bölgesinde bulduk. S.Ö. adındaki bir genç kızın 1912-1947 yılları arasında yaşayıp genç yaşta hastalanıp vefat etmesi üzerine o yıllarda yaptırılmış. Süreyya Plajı anıtı ile tıpatıp aynı! Bir farkı ortasında genç kızın kabri var. Acaba Süreyya İlmen Paşa bu anıtı oradan mı görüp esinlenerek Maltepe'ye yaptırdı? Bilemiyoruz. Takdir sizlerin...
Eski resimlere baktıkça bu mabedin eski günlerindeki gibi yine denizde Maltepe’nin sembolü olarak, tıpkı Üsküdar’daki Kız Kulesi gibi, varlığını devam ettirmesini dileyip, bu yönde çalışmalar yapılması gerekliliğini düşünürken, bir haber beni hem sevindirdi hem üzdü.
SÜREYYA PLAJI CANLANIYOR
Sevindirici yanı şöyle…
Dubai Şeyhi El Maktum, Maltepe sahilindeki ünlü Süreyya Plajı'nı yeniden canlandırılacak olan bir proje içindeymiş. Yatırımı kendilerinin yapacağını, işletmesinin belediyede olacağının verildiği haberde eskiden olduğu gibi yine halk plajı olarak hizmet verecek olan bu bölgede bulunan Bakireler Tapınağı’nı da denizin 50 metre içine yeniden inşa edip, 1 saatte 360 derece hareket eden 'dönen restoran' inşa edileceğinin müjdesi verildi.
Benim gözümden üzücü yanı ise, keşke bu işi şimdiye dek bir Türk yatırımcımızın yapmış hayata geçirmiş olmasıydı.
Sahil boyu yürüyüş yaparken, eşsiz adalar manzarasını izlerken, denize doğru el sallayıp, Bakireler Tapınağı’nın ruhuna bir selam yollarsınız artık değil mi?
Yazımı hazırlarken, arşivini paylaşan Sayın Aykut ÜNKER’e teşekkür ederim.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.