Kazanmak için her yol mübah mı ?
Geçtiğimiz günlerde oynanan Fenerbahçe-Gaziantepspor maçının son dakikalarında verilen ve ev sahibi takımın galibiyetini sağlayan penaltı pozisyonu için sanırım neredeyse herkes penaltı olmadığı, Gökhan Gönül ün kendini yere attığı konusunda hem fikirdir.
Bu Gökhan ın ilk defa kendini attığı bir pozisyon değil, daha evvel de atmıştı. Maçın ardından özür dilemiş bir daha böyle bir şey yaşanmayacağını söylemişti.
Tabi kendini yere atma ve haksız penaltı kazandırma konusunda bir tek Gökhan Gönül mü uğraşıyor? Elbette hayır. Burak Yılmaz ın Anderlecht maçında, Diego'nun yine Antep maçında, Olcay Şahan'ın milli maçta Danimarka karşısında, Kerim Frei'ın Rizespor önünde kendini yere attığını hatırlayanlarınız illaki vardır. Hatırlamıyorsanız da sebebi bu pozisyonların ne penaltı ne de sarı kart ile sonuçlanmamasındandır.
Peki bütün bunların sebebi kazanma hırsı ve galip gelmek için ne gerekiyorsa yapma arzusu mu? Haksız bir penaltıyla kazanılan puan ve bu puan sayesinde gelen şampiyonluk çok mu onurlu? Gökhan Gönül üzerinden konuşalım; Gaziantepspor sezon sonunda 1 puan yüzünden küme düşerse; o oyuncuların emeğine yazık değil mi? Yani 90 dakika boyunca futbol adına hiçbir şey ortaya koyamayan bir takımın böyle bir penaltı ile galip gelmesi neyi değiştirir?
Türk futbolu bitme noktasında! Artık ne maçlar keyif veriyor, ne seyirciler maçlara ilgi gösteriyor... Öyle ki Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş gibi büyük kulüplerin maçlarında bile, maçlar neredeyse pozisyona girilmeden tamamlanıyor. Futbolun en büyük güzelliği olan seyirci, gol, güzel hareketler artık bizden çok çok uzak. Kavga, şiddet, küfür ve haksız kazanımlar ise burnumuzun dibinde!
Premier Lig, La Liga gibi liglerde alt sıralarda oynayan ekiplerin maçlarında bile futbol adına birçok güzellik seyredebiliyorsunuz. Ne kavga, ne şiddet var. Rakibe saygı, seyirciye saygı ve hatta yenildiğinde bile hem takımını hem rakibini alkışlama geleneği var. Elbette nadiren de olsa saha dışı olaylar yaşanıyor ancak ülkemizle kıyas edildiğinde ne kadar büyük bir uçurumun olduğu çok bariz görülebilmektedir.
Bu sezon merhum başkan Süleyman Seba nın adı ile onurlandırıldı. Rahmetli büyük başkan, herkesin saygı duyduğu, herkese saygı ve sevgiyle yaklaşan bir insandı. Peki bu sezon gerçekten bu güzel insanın adının hakkını verebilecek mi? Daha ligin üçüncü haftası ve iş çığrından çıkmış durumda. Kulüpler kavgalı, federasyon amaçsız ve anlamsız bir taraf tutma durumunda, futbolcular mutsuz, futbol yok, tribünler boş ve bu ligin takip edilecek hiçbir güzelliği kalmadı.
Futbol HAKKIyla ve ŞEREFle oynanıp kazanıldığında güzel. Futbol sakin olunup rakibe SAYGI duyulduğunda güzel... futbol sadece yenince değil kaybedince de keyif alınabildiğinde güzel, futbol LEFTER gibi METİN OKTAY gibi futbolcularla güzel.
Saygılarımla
Olcay Şeker
Saygılarımla
Olcay Şeker
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.