SAĞLIKLI BESLENME TAKINTISI HASTALIĞA DÖNÜŞEBİLİYOR


Hormonlu, GDO’lu, endüstriyel ürünler derken yemek yerken herkesin kafasında bir soru işareti oluşuyor. “Acaba yedikleri yemek sağlıklı mı?” ya da “Çocuklarına yedirdikleri yemekte hormonlu bir sebze var mı?” Akılları karıştıran tüm bu sorunlar bazılarında çok daha ileriye gidip takıntı haline gelebiliyor. Beslenme konusunda aşırı derecede endişelenen bu kişilerde ortoreksiya nervosa olarak bilinen sağlıklı beslenme takıntısı oluşuyor. Özellikle psikolojik yatkınlığı olanlarda gelişen yeme davranış bozukluğu diyet geçmişi olanlarda çok daha fazla görülüyor. Şayet tedavi edilmezlerse hem kendileri hem de birlikte yaşadıkları aile fertlerinde cidde sağlık sorunları gündeme gelebiliyor. Çünkü yemedikleri yemekleri yakınlarına da yedirmek istemiyorlar.
  

Sürekli yapılan diyetler takıntıya neden olabiliyor

Sağlıklı beslenme takıntısı son yılların çok sık rastlanan psikolojik sorunları arasında yer alıyor. Özellikle sürekli diyet yapma takıntısı insanların bu sorunu yaşamasına zemin hazırlıyor. Ayrıca öncesinde anoreksiya nervoza geçirmiş kişiler de bu hastalığa çok daha yatkın oluyor ya da bunun tam tersi olarak sağlıklı beslenme takıntısı olan biri  hastalığının son dönemlerinde anoreksiya nervozaya yakalanabiliyor.  

Takıntı ilerlediğinde tek besinle beslenmeye başlıyorlar

Ortoreksiya nervozalı kişiler beslenme düzenlerinde ciddi kısıtlamalar yaşıyorlar. Öyle ki  işlenmemiş-saf, katkısız ve organik yiyecekler haricinde hiçbir yemeği ağızlarına sokmuyorlar. Sağlıklı besinleri yiyor, sağlıksız besinleri ise reddediyorlar. İlk bakışta sağlıksız yiyecekleri yememeleri iyi bir şey gibi gözükse de durum hiç de öyle gelişmiyor. Çünkü bu hastaların sağlıklı-sağlıksız algıları da değişiklik gösterebiliyor. Öyle ki bu kişilerde takıntının derecesine göre yiyebilecekleri yani sağlıklı olarak niteledikleri sadece 1-2 besin kalabiliyor. Böylece bazı vakalarda aşırı kilo kaybı sorunları yaşanabiliyor.  Ayrıca tüketilen besin çeşidi azaldığından vücutta bazı yetersizlikler oluşabiliyor. 


Tek düşünceleri sağlıklı beslenme

Bu hastalar tüm hayatlarını sağlıklı beslenme üzerine kuruyorlar. Tek düşünceleri dün ne yedikleri, önceki gün ne yediklerini ve yarın ne yiyecekleri oluyor. Sürekli yiyecekler konusunda planlama yapıyor, alışveriş sırasında kaynağın sağlıklı olup olamadığı konusunda endişe ediyor ve güven sorunu yaşıyorlar. Saf-işlenmemiş besinlere aşırı derecede ilgi duyuyor. Ancak gerçekten saf olup olmadıkları konusunda da olumsuz düşüncelere sürükleniyorlar. Sağlıklı beslenme takıntısı olanlar genellikle vejeteryan beslenme biçimini tercih edenler arasında yer alıyor. Hem kadınlar hem de erkekler bu sorunu yaşayabiliyor. Ortoreksiya Nervozalı kişiler kendilerine göre sağlıklı beslenmeyen kişileri küçümsüyor ve eleştiriyorlar.

Tek besinle beslenmeleri vitamin ve mineral kayıplarına neden oluyor

Yedikleri besinlere karşı aşırı sadık oluyorlar. Hatta hayatlarını o besin üzerine kurabiliyorlar. Bu durum da sağlıklar açısından ciddi tehlikeler doğurabiliyor. Bilindiği gibi tek bir besinden vücudun tüm ihtiyaçlarını karşılamak imkansız. Bu nedenle vücutta ciddi kayıplar ve yetersizlikler oluşabiliyor. Sonuç olarak protein-enerji yetersizlikleri, vitamin mineral dengesizlikleri ciddi boyutlara ulaşabiliyor. Ayrıca bu kişiler saf- doğal takıntılı olduklarından ilaç kullanımına karşı da direnç gösterebiliyor. Dışarıdan vitamin mineral alımını, tedavi amaçlı ilaç kullanımını kabul etmeyebiliyorlar.  Kişiden kişiye takıntı derecesi farklılık gösterdiğinden bu hastalarda bazı eksiklikler yaşandığında uzman yardımı gerekebiliyor.

Yemeklerin renklerini bile takıntı haline getiriyorlar

Ortoreksiya Nervozalı kişiler günlük yaşamlarının büyük kısmını yemek-yiyecek  konusunu düşünerek geçiriyor. Hatta yiyecek konusunda obsesyon öyle noktalardadır ki kişiler yiyeceklerin renklerine bile dikkat ediyor, aynı renkteki besinleri tüketmeye bile özen gösteriyorlar. Bu kişiler yiyeceklerin pişirilme yöntemleri konusunda da çok hassastır. Alüminyum pişirme kapları asla kullanmamak gibi takıntıları da olabiliyor. Arkadaşlarıyla sürekli olarak beslenme ve besinler üzerine konuşuyorlar, sağlıklı beslenme sürekli gündemlerinde yer alıyor. 

Konserve ürünleri asla yemiyorlar
Ortoreksiya Nervozalı kişiler genellikle konserve ürünler için işlem görmüş- tehlikeli, endüstriyel ürünler için de yapay-gdo’lu tabirini kullanıyor ve bu besinleri asla tüketmiyorlar. Onlar için sağlıklı olan tek besin grubu onların standartlarına uyan taze sebze ve meyveler.  
Çocuklarına bile zarar verebiliyorlar

Sağlıklı beslenme takıntısı olanların sadece kendilerine değil aynı zamanda çevrelerindekilere de zararları dokunuyor. Bu obsesyonları nedeniyle kendi bebeklerini  sadece taze meyve ve sebze suyu besleyebiliyorlar Sonuç olarak da bebek malnütrisyon (yetersiz besin alımı) nedeni ile hayatını kaybedebiliyor.  Ortoreksiya Nervoza takıntının derecesine, kendine ve çevresindekilere ne derecede sirayet ettiğine göre tehlikeli sonuçlar doğurabiliyor. Bu tür yeme bozukluğu olan kişilerin büyüme evresinde olan bebek ve çocuklara baskı yapmalarına engel olmak, kendi beslenme şekillerini onlara empoze etmelerine izin verilmemesi gerekiyor.

Altta yatan psikolojik sorunların ortaya çıkartılması şart 

Ortoreksiya Nervozada da diğer yeme bozukluğu hastalıklarında olduğu gibi tedavinin tek yolu beslenme tedavisi olamıyor. Beslenme tedavisi ile kayıpların yerine konulması, vücudun ihtiyaçlarının karşılanmasını sağlanırken altta yatan psikolojik sorunlar için de ayrı bir tedavi gerekebiliyor.

Her yemekten az az yiyin, yemeği takıntı haline getirmeyin

Günümüzde yeme bozukluğu hastalıklarının görülme yaşının giderek düştüğü bir gerçek. Çocuklar gibi beslenmek aslında tüm bu yeme bozukluklarının tedavisinde bir tedavi yöntemi, hatta yeme bozukluğu hastalıklarından korunmada önemli bir bilinç olarak kabul edilebiliyor. Çocuklar neşeyle yemek yiyor, sevdikleri şeyleri endişesiz ve gereksinimlerine göre tüketiyorlar. Temelde sağlıklı kişi istediği yemekten miktarını abartmadığı sürece tüketebilir. Ancak toplumsal baskılar, görünümün güzelliğin tek ispatı olarak tanımlanması yeme bozukluklarını ortaya çıkarıyor. Yeme bozukluğuna bağlı olarak da öncelikle kansızlık, kalsiyum yetersizliğine bağlı kemik erimeleri,  B vitamini alım azalmaları nedeniyle depresyon, tiroit bozuklukları, kalp damar hastalıkları, hipoglisemik ataklar, tansiyon, böbrek taşları gibi birçok hastalık oluşabiliyor. Hem kendimizi hem de çocuklarımızı yeterli ve dengeli beslemek, obsesif olmamak, hayatımızda kaçamak yiyeceklere zaman zaman yer vermek, kilo-şişmanlık-zayıflık-ağırlık kaybı-diyet gibi konuları hayatımızın merkezinden çıkarmak, çevremizdekilere beslenme konusunda baskı yapmamak çözüme yardımcı olabiliyor. En azından bu şekilde gelecek nesillerin yiyecek-besin-yemek gibi konularda takıntılı olmasını önlenebiliyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.