Salgın sonrası milenyum kuşağı özgür çalışma alanı istiyor
Yakın zamana kadar övülen plazalar ve geniş ofisler yerini daha özgürlükçü çalışma alanlarına bırakıyor.
Tüm dünyayı etkisi altına alan Kovid-19'un iş hayatında köklü değişimleri beraberinde getirmesi bekleniyor. Salgın sürecinde uzaktan çalışanlar, yeni dönemde ofislerine dönmeye başlarken şirketlerin bir bölümü ise fiziki ofislerini yalnızca gerekli durumlarda kullanmayı tercih edeceğini açıkladı. "Hibrit çalışma modeli" olarak adlandırılan yeni düzende fiziki ofislerin yalnızca toplantı ve eğitim gibi gerekli durumlarda kullanılması bekleniyor. Salgın sürecinde zorunlu olarak deneyimlenen uzaktan çalışma modelinin hem şirketlerin hem de çalışanların ihtiyaçlarını yeniden şekillendirdiğini belirten eOfis Kurucu Ortağı Özkan Kaliç, iş hayatının çalışma şekillerinin ve mekansal tercihlerin evrilmeye başladığını, ihtiyaçları karşılamak için çalışanlara ve özellikle Z kuşağına yeni opsiyonlar sunulması gerektiğini belirtti.
"Girişimciler ve gençler ofise tıkılmak istemiyor"
Mekan bağımsız veya hibrit çalışma modelini benimseyen şirketlerin yanı sıra salgın sürecinde ilk kez uzaktan çalışmayı deneyimleyen şirketlerin de verimlilik konusundaki önyargılarının yıkıldığını ifade eden Kaliç, "Ek olarak ulaşım giderleri ve yolda geçirilen sürenin ortadan kalması herkeste bir farkındalık oluşturdu. Maksimum 15-20 kişiye kadar olan ve dijital imkanlarla uzaktan yönetilebilen ekipler için uzaktan çalışma modeli oldukça anlaşılabilir hale geldi. Sabit ofis ihtiyaçlarını ise bu şirketler, sanal ofis kiralamalarıyla giderebiliyor. Daha büyük şirketlerde ve özellikle girişimlerde milenyum kuşağı (1980-2000) çalışanların belirli günler uzaktan çalışacakları hibrit modeli ya da belirli günler farklı lokasyonlardan çalışma isteği öne çıkıyor" dedi.
Kaliç, "Tebdil-i mekanda ferahlık vardır" atasözünün gençlerde fiili olarak karşılık bulduğunu çok net gördüklerini belirterek, "Haftanın 5 günü ofiste çalışmak yerine en azından belirli günler farklı ortamlarda çalışmayı istiyorlar. Bu kimi zaman herkesin kendi evi olurken kimi zamanda doğa ile iç içe mekanlar oluyor. Biz de bu ihtiyaçtan yola çıkarak İstanbul'daki 21 lokasyonumuzda bulunan şirketler için Durusu'da geniş bahçeli yeni lokasyonumuzu hizmete aldık" ifadelerini kullandı.
"Hasret kaldığımız açık hava alanlar iş hayatına dahil oluyor"
Salgının yalnızca yeni çalışma modellerinin değil yeni çalışma alanlarının da deneyimlenmesine vesile olduğunun altını çizen Kaliç, "Evlere kapanan milyonlarca insan, teras, balkon ve bahçe gibi açık alanlarda daha fazla vakit geçirmeye başladı. Evlerin açık alanları, evden çalışanlar için de keyifli bir çalışma alanı haline geldi. Yeni normal dönemde ofis tercihlerinde de açık hava alanlarına yönelim oldu. eOfis olarak temel hedefimiz, değişen ihtiyaçları daima göz önünde bulundurarak sektörlerin verimini artıracak ve çağa entegre olmalarını kolaylaştıracak yenilikçi mekanlar sunmaktır. Bu kapsamda yeni lokasyonumuz Durusu Park'ta geniş kullanım alanı ve yeşil alanıyla açık hava ofis konsepti oluşturduk. Böylece hem uzaktan çalışanların, hem sanal ofis kullananların hem de hibrit çalışma modelinini benimseyenlerin dilediklerinde rutin toplantılarını, eğitimlerini ve ekip çalışmalarını açık havada gerçekleştirmesine imkan tanıyoruz" şeklinde konuştu.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.