Sert geçen kışın ardından bitkiler tehlikede
Son yılların en sert kışlarından birini yaşayan Türkiye'yi baharın gelmesiyle birlikte yeni bir tehlike bekliyor. Asfalttaki buzlanmaya karşı dökülen tuz ve benzeri ürünler, insan sağlığını tehdit ediyor, toprağın derinliklerine sızarak yer altı sularını
Üniversitesi Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölümü Silvikültür Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alper H. Çolak, AA muhabirine, özellikle büyükşehirlerde kar ve buzla mücadelede kullanılan tuz ve solüsyonların, yolları açık tutmada çok etkili olduğunu belirtti.
Belediyelerin, günlük yaşamın aksamaması için yaptığı çalışmaların yadsınamayacağını dile getiren Çolak, bazen bu çalışmalar sırasında çevrenin nasıl etkilendiğine pek önem verilmediğini ileri sürdü.
Çolak, karla buzla mücadelede genellikle sodyum ya da halojenit içeren maddeler(kalsiyum klorür, sodyum klorür), azot içeren maddeler (amonyum sülfat, üre) ve diğer maddeler (kalsiyum karbonat) kullanıldığını kaydetti.
Söz konusu maddelerin kullanımının, Avrupa'da kar yağışının çok olduğu ülkelerde yasaklandığına dikkati çeken Çolak, “Bunlar, toprağın derinliklerine sızarak, yer altı sularını belirgin derecede kirletirler. Üstelik bu ürünlerin birçoğunun üzerinde 'doğa dostu' oldukları ve 'gübre etkisi' yaptıkları yazmaktadır. Oysa bu gübre etkisi yalnızca birkaç bitki türünü baskın duruma geçirirken, diğer çok sayıda tür için sonun başlangıcını hazırlar” diye konuştu.
10 METRE UYARISI
Havuç suyunun A vitamini deposu olduğunu ancak fazla içildiğinde insanı zehirlediğini anlatan Çolak, “Tuz ve solüsyon kullanımında, 'ne kadar çok, o kadar etkili' şeklinde bir inanış söz konusu. Oysa bunun doğaya daha fazla zarar vermek dışında hiçbir yararı yoktur. Örneğin Viyana Belediyesi bu konuda gerekli eğitimleri yaptırarak kar ve buzla mücadelede kullanılan madde miktarını 1/3 oranında azaltmıştır. Bu konudaki uygulama, gerektiği kadar çok, mümkün olduğu kadar az şeklinde olmalıdır” dedi.
Hem makinelerle hem de insan gücüyle yapılan tuzlamada, ağaçlara ve yeşil alanlara 10 metreden fazla yaklaşmanın bitki kök yayılış alanlarını zehirlediğini, onların yavaş yavaş ölmelerine neden olduğunu anlatan Çolak, bu maddelerle yeşil alanlara 10 metreden fazla yaklaşılmaması uyarısında bulundu.
MİNİK ÇAKIL TAŞLARI ÇÖZÜMÜ
Buzlanma sorununun alternatif ekolojik bir yolla çözülebileceğini dile getiren Çolak, minik çakıl taşlarıyla organik maddelerden hazırlanan granüllerin buzlu karlı kaldırımlara dökülebileceğini söyledi. Çolak, şunları anlattı:
“Karın olduğu yerlerde kaldırımın 3'te 2'si kardan temizlenip, kar 3'te 1'lik kısmına biriktirilir. Ülkemizdeki gibi kar asla ana yola atılmaz. Kaldırım köşelerinde, köşenin tamamı temizlenir. Bu maddeler temizlenen yerlere kürek veya makinelerle serpilir. Buzlanmanın olduğu yerlerde ise bu işlem doğrudan uygulanır. Olumsuz koşullar ortadan kalktıktan sonra, bunlar basit kaldırım makineleri veya süpürme yoluyla toplanarak bir daha kullanılmak üzere biriktirilir. Üstelik böyle bir zemin üzerinde kayıp düşme riski de çok düşüktür.”
Hem ekolojik hem de ekonomik olan bu yöntemin uygulanabilirliğinin bir hayal olmadığını dile getiren Çolak, söz konusu uygulamaya en iyi örneğin, kış aylarında kar ve buzun hiç eksik olmadığı Viyana'yı gösterdi.
Viyanalıların bu konuda bilinçli olduğunu anlatan Çolak, her binaya yerleştirilen sandıklarda minik çakıl taşlarının bulunduğunu, bunların sabah saatlerinde kaldırıma serpildiğini ve tehlike geçtikten sonra kuru havada tekrar sandıklara doldurulduğunu söyledi.
Böylece aynı maddenin yıllarca kullanıldığına dikkati çeken Çolak, ara yollarda bile bu yöntemle kaymanın önlendiğini, dolayısıyla tuz kullanımının tamamen yasaklandığını kaydetti.
Çolak, belediye ve karayolları yetkililerinin konuyla ilgili pilot çalışmalar yaparak, çevreci yaklaşımları özendirmeleri gerektiğini sözlerine ekledi.
Çolak, karla buzla mücadelede genellikle sodyum ya da halojenit içeren maddeler(kalsiyum klorür, sodyum klorür), azot içeren maddeler (amonyum sülfat, üre) ve diğer maddeler (kalsiyum karbonat) kullanıldığını kaydetti.
Söz konusu maddelerin kullanımının, Avrupa'da kar yağışının çok olduğu ülkelerde yasaklandığına dikkati çeken Çolak, “Bunlar, toprağın derinliklerine sızarak, yer altı sularını belirgin derecede kirletirler. Üstelik bu ürünlerin birçoğunun üzerinde 'doğa dostu' oldukları ve 'gübre etkisi' yaptıkları yazmaktadır. Oysa bu gübre etkisi yalnızca birkaç bitki türünü baskın duruma geçirirken, diğer çok sayıda tür için sonun başlangıcını hazırlar” diye konuştu.
10 METRE UYARISI
Havuç suyunun A vitamini deposu olduğunu ancak fazla içildiğinde insanı zehirlediğini anlatan Çolak, “Tuz ve solüsyon kullanımında, 'ne kadar çok, o kadar etkili' şeklinde bir inanış söz konusu. Oysa bunun doğaya daha fazla zarar vermek dışında hiçbir yararı yoktur. Örneğin Viyana Belediyesi bu konuda gerekli eğitimleri yaptırarak kar ve buzla mücadelede kullanılan madde miktarını 1/3 oranında azaltmıştır. Bu konudaki uygulama, gerektiği kadar çok, mümkün olduğu kadar az şeklinde olmalıdır” dedi.
Hem makinelerle hem de insan gücüyle yapılan tuzlamada, ağaçlara ve yeşil alanlara 10 metreden fazla yaklaşmanın bitki kök yayılış alanlarını zehirlediğini, onların yavaş yavaş ölmelerine neden olduğunu anlatan Çolak, bu maddelerle yeşil alanlara 10 metreden fazla yaklaşılmaması uyarısında bulundu.
MİNİK ÇAKIL TAŞLARI ÇÖZÜMÜ
Buzlanma sorununun alternatif ekolojik bir yolla çözülebileceğini dile getiren Çolak, minik çakıl taşlarıyla organik maddelerden hazırlanan granüllerin buzlu karlı kaldırımlara dökülebileceğini söyledi. Çolak, şunları anlattı:
“Karın olduğu yerlerde kaldırımın 3'te 2'si kardan temizlenip, kar 3'te 1'lik kısmına biriktirilir. Ülkemizdeki gibi kar asla ana yola atılmaz. Kaldırım köşelerinde, köşenin tamamı temizlenir. Bu maddeler temizlenen yerlere kürek veya makinelerle serpilir. Buzlanmanın olduğu yerlerde ise bu işlem doğrudan uygulanır. Olumsuz koşullar ortadan kalktıktan sonra, bunlar basit kaldırım makineleri veya süpürme yoluyla toplanarak bir daha kullanılmak üzere biriktirilir. Üstelik böyle bir zemin üzerinde kayıp düşme riski de çok düşüktür.”
Hem ekolojik hem de ekonomik olan bu yöntemin uygulanabilirliğinin bir hayal olmadığını dile getiren Çolak, söz konusu uygulamaya en iyi örneğin, kış aylarında kar ve buzun hiç eksik olmadığı Viyana'yı gösterdi.
Viyanalıların bu konuda bilinçli olduğunu anlatan Çolak, her binaya yerleştirilen sandıklarda minik çakıl taşlarının bulunduğunu, bunların sabah saatlerinde kaldırıma serpildiğini ve tehlike geçtikten sonra kuru havada tekrar sandıklara doldurulduğunu söyledi.
Böylece aynı maddenin yıllarca kullanıldığına dikkati çeken Çolak, ara yollarda bile bu yöntemle kaymanın önlendiğini, dolayısıyla tuz kullanımının tamamen yasaklandığını kaydetti.
Çolak, belediye ve karayolları yetkililerinin konuyla ilgili pilot çalışmalar yaparak, çevreci yaklaşımları özendirmeleri gerektiğini sözlerine ekledi.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.