İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuştu. Akşener'in konuşmasından satır başları:
* Böyle bir kutlu dine mensup olmamıza rağmen AK Parti iktidarının elinde Türkiye en büyük yönetim krizlerinden biri yaşıyor.
* Milletimiz AK Parti’ye güvendi, yetkiye verdi ama onlar öyle bir koltuk sevdasına düştü ki, saraylara kapanıp paranın gücüne öyle esir oldular ki ne ahlak, ne takva kaldı.
* Bugün bunların sonucunu her alanda tüm gerçekleriyle yaşıyoruz. Onlar sarayda sefa sürerken yönetim krizini milletçe ödüyoruz.
* Sayın Erdoğan’ın 23 Nisan’da 83 milyon vatandaşımızın gözüne bakarak yaptığı vatan tarif için önce yanlış mı duydum dedim.
* ‘Toprak kan dökülmemişse vatan olmaz’ dedi. ‘Ben bunu şuna benzetiyorum’ onun sözleriyle söylüyorum. ‘Arazi var, arsa var. Araziyi arsaya dönüştürmek için belli bir bedel ödemek gerekiyor.
“BAŞ MÜTEAHHİT ERDOĞAN”
* Aksi takdirde arazinin bir anlamı yok.’ Aynen böyle dedi. Türk devletini idare eden birine vatan nedir anlatmak zorunda kalmak için utanç duyuyorum.
* Baş müteahhit Erdoğan, vatanı da kupon arazi zannediyor. Vatan dendiğinde milletçe yüreğimiz titrerken, Mehmetçik can verirken, kendisi vatanı rant peşinde koşup araziler parsellemek için görüyorum.
* ‘Bayrakları bayrak yapan üzerindeki kandır, toprak, uğrunda ölen verse vatandır’ dizelerindeki kutsiyete bakın bir de bu dizelerden hareketle aklına arsanın ücretinden başka bir şey gelemeyen vicdansızlığa bakın.
* Allah ıslah etsin. Sayın Erdoğan ve şürekası: Vatan, sizin kupon araziniz değil, şehitlerimizin bize emanetidir.
BIDEN’IN ‘SOYKIRIM’ İFADESİ…
* İktidarın sergilediği bu cahillik yüzünden, Türkiye sürekli kaybediyor. Her alanda kaybediyoruz. Joe Biden’ın 24 Nisan’da yaptığı açıklama sonrasında da öyle oldu. Biden’ın sözde soykırım açıklaması milletimizi derinden yaraladı. Vatandaşlarımızın gözü kulağı sayın Erdoğan’a çevrildi.
* Bir baktık ki kafası bozulana posta koymakla övünen dünya lideri gitmiş yerine pek bir terbiyeli, şeker, pek bir minnoş Mr. Erdogan gelmiş. Rüzgar esse atarlanan sayın Erdoğan, çıkıp da “Ey Biden sen kimsin be” demek yerine “Sayın Biden” demek zorunda kalmış.
* Rıza Zarrab için seferber olanların en azından bir nota vermesini bekliyordum. Müzik notasına bile razıydık. Güvenlik ve işbirliği protokollerini masaya yatırmasını bekliyorduk. Sayın Erdoğan ise Biden’a kibarca sitem edip, kibarca Ermenistan’a yaptırım sinyali verdi. Sayın Erdoğan yemezler.
* Bir memleket masası topla demiştik. Orada Türkiye’nin sorunlarını ortaya koy, bilgileri aktar. Onların üzerine muhalefet partilerinin genel başkanları da görüş bildirsinler ve ortaya bir karar çıksın. Ondan sonra da Türkiye’nin birliği, beraberliği içinde bir tablo çıksın demiştim.
* AK Parti’nin sözcüleri, küçük büyük ortağı dahil her türlü hakaretler, sövgü ile karşılaştık. O gün memleket masasını toplasaydın bugün Mr. Erdogan olmak zorunda kalmazdın.
* Kürsü delikanlısı sayın Erdoğan, nefret ettiği rahmetli İnönü’nün Johnson mektubuna koyduğu postayı Biden’a koyamıyor. Beğenmediği rahmetli Ecevit’in dünyayı karşısına alma pahasına Kıbrıs’ta gösterdiği dirayeti Biden’a karşı gösteremiyor.
* Zerre hazmettiği Demirel’in İncirlik Üssü’ne Türk bayrağı diktiği o dik duruşunun yanından bile geçemiyor. O dile sakız ettiği eski Türkiye’nin başbakanlığının kırıntısını bile gösteremiyor.
* Sayın Erdoğan’ın bize yutturmaya çalıştığı yeni Türkiye, Yenik Türkiye’dir. Dış politikada ise ezik Türkiye’dir. Buna izin vermeyeceğiz.
* Sayın Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti bir kabile devleti değildir. Damadını sevdiğin kadar Türkiye’yi de seveceksin. Rıza Zarrab’ı kolladığın kadar, devleti de kollayacaksın. Atadığın beceriksiz bakanların arkasında durduğun kadar millet ve memleket çıkarlarının da arkasında duracaksın.
* Öyle kuyruğu kıstırıp milletimizi Haziran’daki görüşmeyle oyalamak yok, bağırma işini küçük öfkeli ortağına devredip öyle kaçıp saklanmak yok. Türk milleti senden makamına yakışır şekilde cevap vermeni bekliyor.
* Ya beceriksizliğini kabul et, özür dile ve memleketi seçime götür. Ya saray sefasını bırakıp işini yap ya da milletimiz yetkiyi bize versin biz gerekeni yapalım.
CORONA VİRÜSÜ TEDBİRLERİ
* AK Parti iktidarı Türkiye’yi yönetemiyor. Her alanda olduğu gibi pandemi yönetiminde de bunu milletçe yaşadık. Pazartesi akşamı Sayın Erdoğan tam kapanmaya geçiyoruz dedi.
* Pandeminin başından beri iktidarı uyardık defalarca. Çözümler sunduk kulak asmadılar. 2021 başından beri vakalarda patlama oldu, önemsemediler. Sadece Mart ayında 8 bine yakın vatandaşımızı kaybettik.
“LEBALEP KONGRELER BİTTİ ‘TAM KAPANMA’ DEDİLER”
* Lebaleb kongreleri yapıncaya kadar kısmi kapanma kararı bile almadılar. En sonunda kongreler bitti, kısmi kapanmaya geçtiler. Şimdi de tam kapanma dediler. Tam mı yarım mı kapanıyoruz o da belli değil.
* Sayın Erdoğan, bu kararı önemli buluyoruz gecikmiş olsa da. Sadece kapanıyoruz demekle olmaz. Bu süreçte devlet imkanlarını seferber edip milletinin yanında olacaksın.
* Makamının sorumluluğu, devlet insanlığı bunu gerektirir. Bir an önce çıkıp tam kapanma destek paketi açıklayın. Düzenli geliri olmayanlara acilen destek sağlayın. Kapanma mücbir sebep sayılsın, vergi ödeme yükümlülüklerini bir ay erteleyin. Esnaf için kira stopajlarını sıfırlayın.
* Çek ve senetler 29 Nisan dahil Mayıs sonuna dahil yazılmasın. İcra takiplerini Mayıs sonuna kadar durdurun. Düşük gelirli vatandaşlarımızın evleriyle küçük esnafımızın iş yerleri için elektik faturalarını 6 aya yayarak tahsil edin.
* Belediyelere bağış kabul etme izni verin. Hane halkına kişi başı 500 lira hibe desteği, esnaflarımıza da çalışan başına 10 bin lira faizsiz kredi verin.
* Bari bu tam kapanma sürecinde milletimizin yanında olun. Bir defa olsun devlet ciddiyetiyle hareket edin. Pandeminin başında her akşam 9’da alkışlattıkları sağlık ordumuz artık kaderiyle baş başa.
* Sağlık çalışanlarımızın sağlığı risk altında. Ayda 100-120 saat arası fazla mesai yapıyorlar. Ekonomik paketler önerdik, iktidar oralı bile olmadı. Yeter artık. İş bilmezliğimizin ceremesini bu fedakar insanlar çekiyor. Covid-19’u meslek hastalığı sayın, hayatını kaybedenleri şehit kabul edin.
* Üstün gayretin karşılığında sosyal haklarını tek çatı altında toplayın. İcatçılıkta tüm sağlık personeline ödeme yapın. Böyle vefasızlık olmaz, ayıptır, günahtır.
* Paket kapsamında, günlük ve haftalık çalışanlara, düzenli geliri olmayanlara, acilen destek sağlayın. Kapanma mücbir sebep sayılsın, beyanname verme ve vergi ödeme yükümlülüklerini 1 ay erteleyin. Nisan sonu yapılandırma ödemelerini, en son taksitten bir sonraki aya erteleyin.
* Esnaf için kira stopajlarını sıfırlayın. Çek ve senetler, 29 Nisan dahil, Mayıs ayı sonuna kadar yazılmasın. İcra takiplerini, Mayıs ayı sonuna kadar durdurun.
* BDDK üzerinden, kredi takip başlangıçlarını, 1 ay daha uzatın. Düşük gelirli vatandaşlarımızın evleri ile, küçük esnafımızın işyerleri için, Nisan ve Mayıs ayı elektrik faturalarını, kullanımları takip eden 6 aya yayarak tahsil edin. Belediyelere bağış kabul etme izni verin.
* Ayrıca, bunların haricinde, defalarca dile getirdiğimiz gibi, hane halkına, kişi başı 500 lira hibe desteği, esnaflarımıza da, çalışan başına 10.000 lira, faizsiz, 1 yıl geri ödemesiz kredi verin.
* Gelin, önerilerimize bu defa kulak verin, bari bu tam kapanma sürecinde milletimizin yanında olun. Şu pandemi sürecinde, bir defa olsun, devlet ciddiyetiyle hareket edin.
* Eğitim ordumuz da çile çekiyor. Her bir öğretmenimizi ek iş yapmak zorunda bıraktılar. Eğitime ara verildiği için perişan durumdalar. Haftada 30 saat ders veren ücretli öğretmene ayda 2300 lira para geçiyor. 100 bin ücretli öğretmenimiz var. Ayda verilen ücretin toplamı 230 milyon lira.
* İktidar evlatlarımızı emanet ettiğimiz eğitim neferleri için 2 milyar 300 milyon lirayı çok görüyor. İstanbul Havalimanı’nı işleten şirkete 2 milyar 300 milyon lira ödüyor. İşte sizin AK Parti’nin adalet anlayışı, eğitime bakışı, Sayın Erdoğan’ın millet sevgisi.
“ATANAMAYAN ÖĞRETMENLER YENİ MESLEK OLDU”
* Atanamayan öğretmenlerimiz var. Artık böyle bir meslek konumuz da oldu. Hayaldi gerçek oldu. Bir ülkede atanamayan öğretmen diye bir sorun olabilir mi?
* Atamıyorsan niye öğretmen yetiştiriyorsun? Kaliteli eğitim sağlamak için çok büyük öğretmen açığımız var. 800 bin öğretmen fazla geliyor değil mi?
* Oysa her 100 bin öğretmenin maliyeti 8 milyar lira. Bindiği uçağı satsa 50 bin öğretmene iş olur, Suriyelilere harcanan parayla 10 yıllık ücreti kazanılır. 100 bin öğretmenin maaşını tek kalemde müteahhittin cebine koyan bu anlayış, Türkiye’yi ileriye taşıyamaz.