Dr. Tuncer Sümer, 2 ay önce çıkardığı “Türkler ve Müslümanlar Nasıl Beslenmeli” isimli ilk kitabı ile bu zamana kadar anlatılan ve önerilen diyet listelerini alt üst edecek. ‘Koyun gibi değil, aslan gibi beslenin’ diyen Dr. Sümer, kitabında Avrupa ve Amerika kaynaklı diyetlerin Türk ve Müslümanları ekonomik açıdan fakir, beyin açısından küçük, kilo açısından şişman hale getirmeye çalıştığını belirtiyor. Dr. Sümer, kitabında kırmızı et yönünden ağırlıklı beslenilmesi gerektiğini, yağlardan korkulmaması gerektiğini ifade ediyor.
Dr. Sümer, kitabına ilişkin yaptığı açıklamada, önerilenlerin aksine sebze ve meyvenin fazla tüketilmesinin obeziteye neden olduğunu, insanların sağlıklı ve ideal kiloda olması için et ve süt ürünleri ile bol yumurta yemesi gerektiğini ve yağ tüketmenin de hiç zararlı olmadığını belirtti.
13 yıl önce fazla kilolarından kurtulmak için yaptığı diyetin kendisine ilham kaynağı olduğunu belirten Dr. Sümer, “Sebze, meyve, tahıl, bakliyat, tatlı gibi karbonhidratlar önerildiğinin aksine çok az tüketilmelidir. Domates, brokoli, mercimek, biber, yeşillik yiyerek zayıflanılmaz. İnsan vücudunda obeziteye neden olacak kadar yağ birikmesinin sebebi gereğinden fazla karbonhidrat tüketmektir” diye konuştu.
“ARA ÖĞÜN DİYE BİR ŞEY YOKTUR”
Sebze ve meyvenin minimal düzeyde alınması gerektiğini, fazla alınmasıyla şeker hastalığı, hipertansiyon, kan yağlarının yükselmesi gibi tehlikelerle karşılaşılacağını ifade eden Dr. Sümer, “Bu risk faktörleri bir araya gelince hastaya metabolik sendromlu deniliyor. Metabolik sendrom eşittir ölüm demek. Nedeni açıklanmıyor ama ben nedeninin fazla karbonhidrat tüketilmesi olduğunu iddia ediyorum. Batılılar bizi geride bırakmak için yanlış beslenmeye yönlendiriyor. Eğer karbonhidratı azaltırsanız kan yağlarınız azalır, kilonuz düşer ve diyabetik olmaktan, poşetler dolusu ilaç içmekten kurtulursunuz. Şeker hastalarını karbonhidrat tüketmeye yöneltmek cinayettir” şeklinde konuştu.
Dr. Sümer sözlerine şöyle devam etti:
“İnsanlar istedikleri kadar et, yumurta, tavuk, balık, süt ürünleri tüketsinler. Yağ da istenilen kadar alınabilir. Ara öğün diye bir şey yok. Bir insanın günde iki öğün yemesi yeterlidir. Sürekli yemek aralarında elma, muz, portakal, hurma, armut, ayva, karpuz, kavun yenilmemeli. Diyet yapan herkes meyve salatası yapıyor, sonra da ne yesem yarıyor, hiç kilo veremedim diyor. O kadar meyve, sebze yenirse tabi ki zayıflanmaz. Bir tabak et, bir kase yoğurt yemek daha doyurucu ve sağlıklı. Kitabımda hepsini detaylarıyla anlatıyorum. Okuduktan sonra yemek alışkınlığınız, gittiğiniz lokantalar değişecek. Dünyayı başka bir gözle göreceksiniz.”
“BU TÜRK VE MÜSLÜMAN ÜLKELERİN GERİ KALMIŞLIĞINA SON VERECEK BİR KİTAP”
5 liralık et ile tüm gün tok kalınabileceğini ama 5 liralık sebze ve meyve ile tüm gün tok kalınamayacağını anlatan Dr. Sümer, “Avrupa’da kişi başı beyaz et tüketimi 75, kırmızı et tüketimi 85 kilo. Türkiye’de beyaz et tüketimi 7, kırmızı et tüketimi 8 kilo. Onların 10’da 1’i kadar hayvansal gıda tüketiyoruz. Ayrıca bizden daha çok peynir, süt ve tereyağı tüketiyorlar. Avrupalı’nın obez olması sadece gazlı içecek, bira, cipsler, dondurma, tatlı yemeleri yüzündendir. Bu kitap Türk ve Müslüman ülkelerin geri kalmışlığına son verecek bir kitap. Eğer kitaptaki gibi beslenilmeye başlanırsa teknolojik dünyaya çok şey verebiliriz, bilim üretebiliriz. Yeni insan kaynağımızı geliştirebilmek için gebe ve yeni doğanları iyi beslememiz gerekiyor” dedi.
Kitap içinde yer alan Batın İçi Basınç Sendromları (BİBAS) bölümünde posalı yiyeceklerden zengin beslenmenin batın (karın) içinde basıncın artmasına yol açtığını belirten Dr. Sümer, “Kitapta yer alan farklı bölümler ile hayatınızda büyük değişiklikler yapacaksınız. Bu kitap sadece bir zayıflama diyeti kitabı değil, bir sağlıklı, güçlü, mutlu ve uzun ömürlü hayat kitabıdır” ifadelerini kullandı