Merhabalar İstanbul,
Merhabalar Şehri İstanbul Gazetesi okurları.
İçerisinden geçtiğimiz sıkıntılı günlerde, yazı ve haberlerimle sizlerle birlikte olacağım.
Ben, Hatice Almira Yiğit.
Bir Sonbahar akşamı 4 Ekim’de Dünya’ya geldim.
Uzun bir süre nazarımda talihsizlik gibi gözükse de, zor şartlarda dünyaya gelmemden ötürü, kadere inanan biri olarak, hiç pes etmedim.
Vardır bu yılda bugün de doğmamın bir nedeni deyip hayat denizinden savrulan dalgalarla mücadele etmeye devam ettim.
Çok küçük yaştan itibaren, eğitimci olan bir annenin ve babanın çocuğu olarak, ilk dergimi 9 10 yaşlarında babamın vasıtasıyla ve ufak yardımlarıyla çıkardım.
Adları; Eylem 1, Çaylak 1, Çaylak 2 idi.
Benim yaşımda böyle bir dergiyi çıkarmak ve sokaklarda satmak çok heyecan verici ve yüksek dereceden ileriye dönük hayallerimde motive edici bir durumdu.
Kendimi o zaman sanki büyük bir şey başarıyormuşum gibi hissetmiştim...
Velhasıl büyüdük.
Erenköy Kız Anadolu Lisesi’nde okuduğum dönem boyunca, münazara ve öykü birinciliklerim oldu.
Kendimi bildim bileli de, hep tiyatro, dans, şiir, öykü gibi tüm sanatsal faaliyetlerin içinde buldum. Hepte bunlarla var olmayı ve kendimi ifade etmeyi çok sevdim.
Radyo ve televizyon programcılığını, Marmara Üniversitesi’nde bitirdikten sonra, Eskişehir Anadolu Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nden mezun oldum.
Farklı yerel kanal ve gazetelerde görev aldım ve özel şirketlerde çalıştım.
Ama, hayalim de hep yaşadığım, içinde var olduğum Dünya’ya bir ses olabilmek, iyi bir şeyler bırakarak gitmek vardı.
Düşündüğüm kadar düşündürmek, sorgulamak ve sorgulatmak, iyi sebeplere daha iyi bir toplum ve nesil için ışık tutanlardan biri olmak vardı.
Geldiğim noktada, ben kim miyim?
Sizden biriyim aslında, basit gibi görünen, aslında Tanrı ya da Allah tarafından kusursuzca yaratılan bir sanat eseriyim. Sizlerin de olduğu gibi.
Umut etmeyi seven ve umut ettirmeyi de görev edinen, iyi bir insan olmayı kendine amaç edinmiş ve kendini bu iyiliğe ve güzelliğe adayan biriyim.
Küçük bir kalbi taşıyan, ama içinde milyonlarca hayali olan, insanı anlamayı, sevmeyi, izlemeyi ve kâinatı okumaya çalışan küçük bir zerreyim...
Yazılarımla, düşüncelerimle, sizler beni okuduğunuz müddetçe ve tanımak istediğiniz müddetçe, arzu ettiğiniz kadar, müsaade buyurduğunuz kadar ile hep var olacağım...
Ben tanrı değilim! Siz olmadan da yaşayayım. Ben insanım. Aciz bir kulum.
Siz olursanız, varoluş sebebim de anlam bulur. Düşüncem yaşar, hayalim gerçek olur.
Teşekkürler buraya kadar okuduğunuz için.
Güzel gönüllere selam olsun...