Kozyatağı Marriot Hotel'de düzenlenen 7. SteelOrbis Türk Çelik Piyasası Konferansı, "Sektöre Bakış" konulu oturumla başladı. Dünya pazarında Türkiye'nin çelik üretimindeki yerinin de tartışıldığı konferansa, Türk çelik sektöründen yüzlerce kişi katıldı. 2013'e bakış temalı bir konuşma yapan Erdemir Pazarlama Direktörü Başak Tav, Türkiye'nin Avrupa ve BDT gibi arz fazlasının hakim olduğu çelik üretim bölgeleriyle çevrelendiğini söyledi. Bu durumun Türk çelik üreticilerini baskı altında bıraktığını aktaran Tav, özellikle de artan yassı çelik üretim kapasitesine karşın Türkiye'nin halen yassı çelikte net ithalatçı olduğunun altını çizdi. Tav, toplam yassı çelik tüketimi içinde ithalat oranını yüzde 54'e varan Türkiye'nin yılda yaklaşık 6,5 milyon ton yassı mamul ithal ettiğini söyledi.
"MMK İHRACATTA ORTA DOĞU'YU HEDEFLİYOR"
Konferansın "Türk Çelik Sektörünün Geleceği: Yeni Oyuncular, Fırsatlar ve Zorluklar" konulu ikinci oturumunda konuşan Rus çelik üreticisi MMK Metalurji'nin Satış Direktörü Mehmet Çakmur ise, hedeflerinin ihracatta Orta Doğu'ya yönelmek olduğunu söyledi. Piyasada Çin tehdidinin yeniden hissedildiğine dikkat çeken Çakmur, bu bölgedeki bir üreticinin Süveyş Kanalı'nı geçmesinin çok zor olduğunu ifade etti. Orta Doğu'da siyasi istikrarın sağlanmasıyla beraber yeni olanakların ortaya çıkacağını kaydeden Çakmur, 2012 yılının MMK için ihracat açısından hazırlık yılı olduğunu dile getirdi.
Demir Çelik Üreticileri Derneği Genel Sekreteri Dr. Veysel Yayan ise, önce ithalat, sonra ihracat sırası işlemese bile hiç değilse ithal edilen ürüne uygun malzeme ihracatı yapılması gerektiğinin altını çizerek, aksi durumda bunun imtiyaz rejimine dönüşeceğini belirtti.
"AB İLE OLAN ANLAŞMA ALEYHİMİZE İŞLİYOR"
Dr. Yayan, AB'ye yapılan ihracatın bu yıl düşüş gösterdiğine, buna karşın AB'den yapılan ithalatın arttığına dikkat çekti. AB'nin başka ülkelere de Türkiye'ye anlaşma şartlarıyla tanıdığı olanakları sağladığını belirten Yayan, AB'nin tek taraflı olarak bazı mamulleri AKÇT anlaşması kapsamına aldığını, bazılarını ise tek taraflı olarak anlaşma kapsamından çıkardığını anlattı. Dr. Yayan, AB ile olan serbest ticaret anlaşmasının genel olarak dengesizliğe neden olduğunu, buna yönelik girişimleri olacağını aktardı. Türkiye'nin dünyanın en büyük 8'inci çelik üreticisi olduğunu vurgulayan Dr. Yayan, Türkiye'nin 7'inci sırada bulunan Almanya ile arasındaki farkı gitgide kapattığını söyledi.
Türk çelik sektöründeki büyümenin 2012'nin ilk 9 ayında yüzde 8,4 olarak kaydedildiğini ancak ekim ayında görülen düşüşle birlikte yılsonunda yüzde 7 seviyesinde gerçekleşmesi beklendiğini belirten Yayan, çelik sektöründeki büyümenin GSYİH'deki büyümenin iki katından fazla olduğunu ifade etti.
"TÜRKİYE 2001 KRİZİNDEN DERS ÇIKARDI"
Hammadde piyasasının ve bölgesel beklentilerin de görüşüldüğü konferansın sonunda misafir konuşmacı olarak katılan ünlü ekonomist ve Türkiye Futbol Federasyonu Genel Sekreteri Prof. Dr. Emre Alkin, Türkiye ve dünya ekonomisi hakkında katılımcılara önemli bilgiler verdi. 2009 yılında dünyayı darboğaza sürükleyen ekonomik krizin Türkiye'yi fazla etkilemediğini dile getiren Prof. Dr. Alkin, ancak dokunarak geçtiğini söyledi. Türkiye'nin 2001 yılında yaşadığı ekonomik krizden büyük dersler çıkardığını belirten Prof. Dr. Alkin, artık Türkiye'nin mucize çözümlerin var olmadığına inandığını dile getirdi. Dünya ekonomisinde Amerika Birleşik Devletleri'nin önemli bir yere sahip olduğunu kaydeden Prof. Dr. Alkin, Türkiye'nin ABD'ye mal satan ülkelere ihracat yapan bir ülke olduğunu hatırlattı. ABD'deki başkanlık seçimini de değerlendiren Prof. Dr. Emre Alkin, ABD'nin en büyük 3'üncü sefaleti Barak Obama döneminde yaşadığına dikkat çekti. Buna rağmen Obama'nın seçildiğini anımsatan Prof. Dr. Alkin, dünyanın başkanlık koltuğunda Obama'yı görmek istediğini, halkın da bundan yola çıkarak Obama'ya oy verdiğini ileri sürdü. Prof. Dr. Emre Alkin'in konuşmasının ardından konferans sona erdi.