Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir, Türkiye'nin dünyadaki en büyük 225 müteahhitlik firması içerisinde 32 tane firması olduğunu belirterek, "Çin'den sonra en büyük müteahhitlik kapasitesi ülkemizde" dedi.
Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir, Gazi Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Yapı Topluluğu öğrencileri tarafından düzenlenen 'Gelecekte İnşaat Mühendisliği' etkinliğine katıldı. Etkinlikte bir açılış konuşması yapan Özdebir, Türkiye'nin Dünya'da müteahhitlik sektöründe en büyük 225 firma içerisinde 32 tane firması olduğunu belirterek, "Çin'den sonra en büyük müteahhitlik kapasitesi ülkemizde" dedi.
Kendi gençliğinde öğrenci birliklerinin meslekleriyle ilgilenmekten çok vatanı, milleti kurtarmak için siyasetle alakalı olduğunu kaydeden Özdebir, toplantıda mühendislik öğrencilerini görmekten çok mutlu olduğunu dile getirdi. Mesleki yeterlilik meselesine değinen Özdebir, "Üniversite-sanayi işbirliği sadece birtakım projeler geliştirmek değil, eğitim ve öğretimin de şekillendirilmesi olmalıydı. Biz bunu ihmal ettik. Yapı stoğumuzun yüzde 70'inin yıkılması ve yeniden yapılması üzerine konuşuyoruz. İnşaat mühendisliği dalı son derece önemli bir bölüm" şeklinde konuştu.
Çin'den sonra en büyük müteahhitlik kapasitesinin ülkemizde olduğunu ifade eden Özdebir, bunun daha çok artmamasının sebebini Türkiye'nin müşavirlik hizmetlerinde müteahhitlik hizmetlerinde olduğu kadar başarılı olmaması olarak gösterdi. Bir yapının gerçekleştirilmesinde inşaat mühendislerinden çok, mimarların adının bilinmesinden yakınan Özdebir, inşaat mühendisleri olmasa yapıların ortaya çıkamayacağını belirtti. Özdebir, şunları kaydetti:
"Havada tek başına duran yere temas etmeyen bir gökdelen hayal etmek hayatın gerçekleri dediğimiz yani fizik kurallarıyla, mühendislik kurallarıyla bağdaşamayacağı için hayata geçirilemez. Onu siz emniyetli, ekonomik ve estetik olarak hayata geçirilebilmesinin yolunu açıyorsunuz. Onun araçlarını, elemanlarını oluşturuyorsunuz. Aslında hem talep sahibinin hem mimarın ayaklarını yere bastıran sizlersiniz. Mimar Sinan yetiştirmiş bir toplumun üyesiyim. Mimar Sinan'ın yaptığı aslında doğayı güzel olarak kullanmak. Bir Selimiye'ye baktığımız zaman şehri içerisinde öyle bir alana yerleştirmiş ki şehrin bütün fonksiyonlarını bozmadan bir eser yaratmış. Bu eseri de bu kadar zaman geçmiş, hala sağlamlığını koruyor. Astek yapılarına dikkat edin. Doğaya karşı gelmeden, onunla uyum içerisinde hatta taşların yontusunu bile ona göre yapan müthiş eserler yaratmışlar. Biz geliştirdiğimiz teknolojilerle, geliştirdiğimiz mühendislik kabiliyetleriyle çok yakın zamana kadar doğaya karşı koymaya kalktık. Bunun sonucu olarak da bugün global ısınmadan bahsediyoruz. Doğanın güçlerini pek kaile almadık. Japonya dünyanın en gelişmiş ülkelerinden biri. Ama nükleer santralleri yaparken, onun 20 km öbür tarafında olması gereken acil güç santrallerini onun altına yaptığı zaman doğadan gelen tsunamiyle yerle bir oldu, bir nükleer felaket yaşadık. O zaman doğanın gücünü iç bir zaman göz ardı etmememiz lazım."