Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, ‘Kütüphane Söyleşileri’nin üçüncüsünde doktora öğrencileri ile bir araya geldi.
“VAKALAR AZALIYOR, VEFAT SAYILARI DÜŞÜYOR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Havalar artık güzelleşti. Bu yaz mevsimi ile beraber Covid sürecini de sağlığımız için bir sinyal olarak görüyorum. Vakalar azalıyor, vefat sayıları düşüyor, bunlar güzel haberler. Yatırımlar noktasında, attığımız adımlar noktasında performansımızı yükselttiğimiz bir döneme girdik. Farkındayız, bir bıkkınlık, bezginlik olabilir. YKS imtihanları da yapıldı, tüm yavrularımıza başarılarla dolu netice ve arzu ettikleri yerlere girme imkanını Rabbim kendilerine inşallah lütfeder” diye konuştu.
Erdoğan, Kanal İstanbul projesiyle ilgili yaptığı açıklamada, Kanal İstanbul’un 11 yıllık bir proje olduğunu, bunun adımının İstanbul Büyükşehir Başkanlığı döneminde atıldığını aktardı.
“KANAL İSTANBUL İLE İLGİLİ ADIM ATMAMIZ ŞART”
Kanal İstanbul projesine ilişkin sorulan soruya cevap veren Erdoğan, şöyle konuştu:
* Kanal İstanbul konusu 11 yıllık bir proje. Benim İstanbul Büyükşehir Belediyle Başkanlığım döneminde attığımız bir adım. Kanal İstanbul ile ilgili adım atmamız şart. Neden? Çünkü İstanbul Boğazı çevre katliamı için her an bir tehdit.
* Virajlar noktasında İstanbul Boğazı'nın bir özelliği var, gemiler bazı yerlerde dümen kilitlenmesi durumu ile karşı karşıya kalıyor. Birçok kere İstanbul Boğazı'nda kazalar oldu. En son Rus savaş gemisi bir kaza ile karşı karşıya kaldı.
* Bir zamanlar bir Romen tankeri Selimiye'de yangınla bir tehdit oluşturdu, 7 ay civarında Romen tankeri orada yandı. Biz bunlardan kendimize bir şeyler çıkartmayacak mıyız? Bu felaketlerden ders çıkartmamız lazım.
* Yılda 45 bin geminin geçiş yaptığı Boğaz'ın bu trafiği daha fazla taşıması mümkün değil. Yapılan projeksiyon ile 2050 yılında bu rakamın 78 bini bulacağını gösteriyor.
* Oysa boğazın güvenli gemi geçiş kapasitesi sadece 25 bin. Boğazı gemi geçişlerine kapatamayacağımıza göre artan trafiği karşılamak için artık elimizde tek imkan vardı, o da Kanal İstanbul.
* Proje kapsamında yer alan 500 bin kapasiteli Kanal İstanbul'un her iki tarafına adeta şehir kuralım dedik. Bir de böyle bir adım atalım.
* Her iki tarafa bunu kurarken projelendirme noktasında kalite bir şehircilik anlayışı, bir de İstanbul ve Türkiye genelinde bizim bir şehircilik planlaması dediğimiz adımlar atıyoruz.
DEPREM AÇIKLAMASI
* Örneğin İstanbul’un Avcılar’ında sıkıntı var. Nedir o deprem sıkıntısı. Ve biz buraya deplase edelim. Vatandaşlarımıza diyelim ki bak buyurun burada gayet güzel yaptığımız, yapmakta olduğumuz konutlar var.
* İstanbul’un değişik yerlerinden deprem tehdidi olan, onlara buraları çözüm olarak gösterelim ve buraya taşıyalım. Böylece hem bu tehditlerden halkımızı kurtarmış olalım hem de bu kanalın iki tarafında; öyle dikey mimari değil hedefimiz yatay mimari.
* Yani zemin artı 4, bilemedin zemin artı 5 daha fazla olmayacak. Böyle bir yapılanmayla hem görünümünü çok çok güzel yapacağımız bir mimariyle Kanal İstanbul’un etrafına bunu yapalım dedik.
* 11 ayrı üniversiteden 51 bilim insanı ile toplam 204 uzman burada görev yaptı. Bu görevin neticesinde de kanalın uzunluğu 45 kilometre. Karadeniz’den Marmara’ya. Genişliği minimum 275 metre. Derinliği 20,7. Yani 21 diyelim. Böyle bir derinlik söz konusu.
* Yapılan etütler Kanal İstanbul’daki gemi trafiğinin, boğaza göre 13 kat daha güvenli olacağını gösterdi. 13 kat daha güvenli bir durum söz konusu olduğuna göre, hâlâ İstanbul Boğazı’nda direnmemize gerek var mı?
“MUHALEFETİN İNSAFINA BIRAKAMAYIZ”
* Ülkemize çağ atlatacak bu projeyi muhalefetin insafına bırakamayız. Şu anda bizim Kanal İstanbul’la hedefimiz, bir, çevre tehdidin ortadan kalkması. İki, İstanbul’daki bugüne kadar yaşanmış bütün o kazalardan filan bunlarda büyük oranda tamamen kurtulmak. Üç, çok daha sağlıklı bir deniz trafiğini sağlamak.
* Burada bir diğer adım; inşallah limanlarla, marinalarla bu planın bu projenin dünyada müstesna bir yeri olacak. Bunu parmakla gösterir hale inşallah getireceğiz. Bu konuda muhalefetin yaklaşım tarzı çok çok çirkin. Biz bunlara eyvallah edersek hiçbir şey yapamayız.
“BIDEN’LA BAŞARILI BİR GÖRÜŞMEM OLDU”
* NATO Zirvesi bizim için çok anlamlıydı. Bu zirvenin içerisinde olan liderler arasında en kıdemli lider bendim. 18 yıl geçti, her yıl birçok lider ya siyasetten kopuyor, tekrar giremiyor.
* Milletimin teveccühü sayesinde biz yola devam ettik. Sayın Macron’la görüştüm, ardından sayın Merkel’le yaptığım görüşme oldu. İspanya Başbakanı sayın Sanchez ile, Danimarka ve Hollanda’nın başbakanlarıyla görüştüm.
* Ayrıca en son görüşmem Biden’la oldu. Miçotakis’le yaptığımız görüşme de oldu. Sayın Biden’la görüşme başarılı geçti.
KATAR AÇIKLAMASI
* Bizim hedefimiz özellikle gönül belediyeciliği iddiasıdır. Gönül belediyeciliğine talibiz biz. Sosyal medya belediyeciliği ile vatandaşı aldatmamıza gerek yok. Vatandaşının sırtına ‘Nasılsın kardeşim, iyi misin, eksik nedir, buranın ihtiyaçlarını söyler misin?’ diyecek, bir de ‘tepedenci’ olmayacak. Tepeden bakan bir siyaset anlayışı olmayacak.
* Tam aksine tevazuda Mevlana’nın ifadesiyle toprak gibi olacak. Mesela nedir bu yalan siyaseti? Eğer siyasette yalan varsa ona asla prim veremeyiz. Bu ara bir yalan çıktı. Katar öğrencilerini bize gönderiyormuş ve Katar’ın öğrencilerini biz sınavsız olarak üniversitelerimize, hem de tıp fakültelerimize alıyormuşuz. Böyle bir şey mümkün mü?
* Böyle bir yalana benim vatandaşımı inandırma gayretini nasıl izah edeceğiz? Biz Katar’la ne anlaşması yapıyoruz? Askeri eğitim anlaşması. Bununla YKS imtihanından bir gün önce tıp fakültelerine sınavsız girme diye bir şey anlaşılabilir mi? Türkiye’nin uluslararası camiada itibarını bu denli yitirmeye, bu denli yok etmeye çalışanlara da benim milletim gereken dersi verecektir.
MARMARA’DA MÜSİLAJ SORUNU
* Bir taraftan fabrikaların atıkları olduğu gibi, bir diğer taraftan da atık su arıtma tesislerinin bitmemesi. Şu anda herhangi bir fabrika eğer kendi atık sularını arıtma noktasında görevini yapmıyorsa bunlara yönelik devlet, Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız tedbirlerini almıştır, bunların üzerine gidecektir.
* Biz anında ilgili birimler dahil üniversitelerimizin bu alandaki akademisyenlerini toparlamak suretiyle toplantı yaptık. YÖK bu konuda süratle toplantı yaptı.
* Ardından kendileri ile benim attığım adımlar oldu. Müsilajın üç temel unsuru var; iklim değişikliğinin yol açtığı deniz suyundaki sıcaklığın yükselmesi, denizdeki durağanlık ve kirlilik. Buna bir de yerel yöneticilerin işbilmezliğini de eklemek lazım.
* Silahtarağa Atık Su Arıtma Tesisi gibi kritik projelerin temel atmama töreni gibi bir yaklaşımla devre dışı bırakılması bunlardan bir tanesidir. Aynı vizyonsuzluğun acı sonuçlarını maalesef Haliç'ten Büyükçekmece'ye kirlilikle boğuşan birçok yerde de görüyoruz.
* Şov yapmak uğruna kimsenin İstanbul'un ve Marmara'nın geleceği ile oynamaya hakkı yoktur. Marmara Denizi tamamen kurtarılana dek çalışmalarımız devam edecektir.
* Ben belediye başkanlığım döneminde Veysel Bey'in İSKİ'nin başında olduğu dönemde bir çok arıtma tesisi yaptık.
* Şimdi bu kolektörlerin bir kısmı devreden çıkmış, bir kısmı arıtma tesisleri ile bağlantıları yok. Bunlar devre dışı kalınca sizler müsilajla mücadele edemezsiniz.
“YERLİ AŞIDA HEDEFİMİZ EYLÜL-EKİM”
* Turkovac bizim önemli bir sınavımız olacak. Hedefimiz eylül-ekim gibi netice almak. Bazı üniversitelerimizin bu konuda çalışmaları var. TÜBİTAK’ın bu işi takibi söz konusu. Kararlıyız ve eylül-ekim gibi buradan bir netice alalım istiyoruz.
* Hocalarımızın bu konudaki iddiaları siyasetçi olarak bizi de ümitlendiriyor. Bize düşen neyse hepsini yapmaya kararlıyız. Bütün laboratuvar çalışmaları devam ediyor. Deneyler yoğun şekilde devam ediyor. İthal aşılar noktasında da 50 milyona yaklaşmış durumdayız.
* Özellikle aşıya olan güvenin arttığını göstermesi bakımından çok önemli bu da. İlk zamanlar aşıdan ürkme vardı, aşıya yaklaşım sıkıntılıydı. Ama bu artık ortadan kalktı. Yaş seviyesini de düşürüyoruz.
“KADINLARIN İŞGÜCÜNE KATILIM ORANI YÜZDE 27'DEN YÜZDE 32,5'E ÇIKMIŞ VAZİYETTE”
Avrupa Birliği’nde kadın profesör oranının yüzde 20 olduğu, Türkiye'de bu oranın yüzde 32 oranında olduğu, bu oranın daha artıp artmayacağının sorulması üzerine Erdoğan, şunları söyledi:
* Kadınlarla ilgili çalışmada attığımız adımlar gerçekten hızla ilerliyor. Bu da benim en önemli iftihar vesilemdir. Göreve geldiğimizde parlamentodaki kadın sayısı yüzde 4 civarındayken, yüzde 17 küsüre ulaştı. Bu artarak devam ediyor.
* Üniversitelerimizdeki öğretim üyeleri kadınlarda yüzde 50'nin üzerine çıkmış durumda. Üniversitelerdeki tüm akademik kadrolara baktığımızda kadın oranı yüzde 51'in üzerinde. Bu cumhuriyet tarihinde görülmüş değil.
* Hükümetlerimiz döneminde hem karar mercilerinde hem de ticaretten bürokrasiye, akademiden siyasete her alanda kadınlarımızı destekledik ve teşvik ettik.
* İstihdam edilen kadın sayısı 6 milyon 122 binden 8 milyon 920 bine çıkmış vaziyette. Kadınların işgücüne katılım oranı yüzde 27'den yüzde 32,5'e çıkmış vaziyette.
“ENGELSİZ ÜNİVERSİTE SÜRECİNİ BAŞLATMAK YAPTIĞIMIZ ÇALIŞMALARDAN BİRİSİ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Engelsiz üniversite sürecini başlatmak yaptığımız çalışmalardan birisi. Her yıl üniversitelerimizin kampüsleri fiziki koşulları ve programları değerlendiriliyor ve bu konuda ilerleme sağlayanlar kamuoyuna duyuruluyor. 2023 yılına kadar tüm üniversitelerimizin engelli öğrenci dostu kampüslere sahip olmalarını planladık” diye konuştu.
“DEMOKRATİKLEŞME NOKTASINDA HERHANGİ BİR SIKINTININ OLDUĞUNU ZANNETMİYORUM”
Erdoğan, “Demokratikleşme yolunun neresindeyiz, kendi denetleme orijinimizi kurabildik mi?” sorusuna şu ifadelerle cevap verdi:
* Demokratikleşme noktasında herhangi bir sıkıntının olduğunu zannetmiyorum. Çünkü isteyen istediği gibi demokratikleşme adımlarını atıyor. İsteyen partisini kuruyor, isten vakıflar kuruyor, isteyen dernekler kuruyor.
* Örneğin partimizden ayrılıp partilerini kuranlar var. Bundan önce başımıza gelenlere bakarsanız, bunlar başımıza geldiği zaman biz kavga mı ettik, terör mü estirdik? Hayır. Tam aksine belirlenen sürece hazırlandık, girdik, seçimi aldık.
* Aynı şekilde şuanda terör estirenlere bakın, PKK ile işbirliği yapanlara bakın. PKK ile işbirliği yapmak suretiyle parlamentoya giren ve istediği gençleri de kaçırıp dağa çıkaranlar var.
* Bütün bunlara rağmen biz bu mücadelenin demokrasi içiresinde ve demokratikleşme sürecini koruma altına alarak yürütmek durumundayız. Bunun da tek yolu siyasi partilerin içindeki örgütlenmedir.
* Siyasi partilerin içindeki örgütlenme zaten size o yolu açıyor. Halk size ne kadar yetki verirse verdiği yetki oranında kullanırsınız.
“RUHU GENÇ OLAN BİRİSİYİM BEN”
Muhalefetin “Erdoğan gençleri anlamıyor” şeklindeki eleştirisinin sorulması üzerine Erdoğan, şunları söyledi:
* Ben bunu hafıza kaydıma alayım ama benim gençleri anlamamak gibi bir durumumun olmasını düşünmem veya buna yer vermem hiç mümkün değil. Zira şu 18-19 yıllık süreç içinde gençler üzerinde yaptığımız yatırımlar ortadadır. Ruhu genç olan birisiyim ben.
* Gençlik çalışmalarının içinden gelmiş birisiyim. Dolayısıyla benim gençlerden uzak kalmam mümkün değil. Sporsa spor, sanatsa sanat, kültürse kültür bütün bunları yaşayarak geldim, hâlâ da yaşıyorum. Ruhum genç. Gençleri seviyorum, gençlerden uzak kalmam da mümkün değil.
“BİZ DEVLET OLARAK ÖZEL SEKTÖRÜN DE ALTYAPISINI OLUŞTURUYORUZ”
“Son yıllarda doktora yapan ve doktoradan mezun olan öğrenci sayısı artmış olmasına rağmen ülkemiz hâlâ gelişmiş ülkelerin gerisinde. Gelişmiş ülkelerde özel sektörün AR-GE çalışmaları fazla olduğu için bu alanda istihdam edilen öğrenciler de fazla. Ülkemizde de buna benzer bir şey yapılabilir mi, özel sektörün AR-GE çalışmaları artırılıp doktoralı öğrenciler buralarda istidam edilebilir mi, üniversitelerdeki AR-GE merkezlerinin sayısı artırılabilir mi?” şeklindeki soruya cevap veren Erdoğan, şu açıklamalarda bulundu:
* Biz özel sektörle her buluşmamızda, ‘biz her türlü teşviki veriyoruz, vermekte kararlıyız, sizlerden de ar-ge çalışmalarınıza daha büyük imkanlar verin, biz de size belli destekleri artıralım' diyoruz. Her şeyi devletten beklemek doğru olmasa gerek.
* Biz devlet olarak özel sektörün de altyapısını oluşturuyoruz. Belli noktalardan sonra şart getirelim, belli bir süre devlette kalmak kaydıyla bu ar-ge çalışmalarını yaptıralım.
* Benim buradan tüm özel sektöre tavsiyem şudur, özel sektör güçlü yatırım olarak bu işe giriyorsa AR-GE'ye önem vermesi lazım, AR-GE'den yetiştirdiği elemanlarla maliyetleri düşürmesi önemli, kendisine gerekli olan elemanın özelliklerini, hassasiyetlerini AR-GE de pişirmesi lazım.