Dünyadaki ölüm sebepleri arasında kalp damar hastalıkları hala 1’nci sıradaki yerini koruyor. Bilim, teknoloji ve sağlıktaki gelişmelere rağmen, damarların tıkanmasına sebep olan damar sertliği dediğimiz aterosklerozun gelişiminin önlenmesi ve tamamen yok edilmesi günümüzde hala mümkün değil. Fakat damar sertliklerinin gelişmesindeki risk faktörleri sayısız sayıdaki bilimsel çalışmalarla belirlenmiş ve erken teşhis ve tedavi olanakları oldukça ilerlemiştir.
Risk faktörleri çoğumuzun da bildiği gibi; genetik faktörler, yüksek kolesterol oranları, şeker hastalığı, sigara içimi, obezite, stres, hareketsiz yaşam, kötü beslenme v.b sayılabilir. Genetik faktörler gibi elimizde olmayan sebeplerden damar sertliğine bağlı damar tıkanıklığına maruz kalabilsekte, yaşam tarzımıza dikkat ederek yukarıdaki risk faktörlerinin çoğunu azaltabiliriz.
Damar sertliği olarak bilinen “ateroskleroz”, atardamarların esnekliğini kaybedip kalınlaşması ile oluşan bir hastalıktır. Bu hastalıkta, kalbe kan götüren koroner damarların duvarlarında kolesterol, pıhtılaşma faktörleri ve hücreler birikmeye başlar. Böylece damar duvarı kalınlaşır, damar içi daralır ve kan geçişi azalır. Bazen de hastalar hiç ağrı duymadan da kalp krizi geçirebilir. Bu duruma özellikle şeker hastalarında rastlanır.
By pass'ın Türkçe karşılığını köprüleme olarak ifade edebiliriz. Damarın tıkalı olan kısmının ilerisine yeni bir damar ilave ederek, o bölgeye kan götürmek amaçlanır. Böylece hastanın hem göğüs ağrısı şikâyeti hem de kalp krizi geçirme riski azaltılır.
Günümüzde teknoloji ve tecrübenin gelişimi ile birlikte ameliyat yöntem ve teknikleri gelişim göstermektedir. Robotik cerrahi ve otomatik anostomoz cihazları kullanımı hala çok küçük miktarlarda uygulanmakta ve gelişimi devam etmektedir. Minimal invaziv dediğimiz göğüs kafesindeki imam tahtasını (sternum) kesmeden 4-5cmlik kesilerle yapılan bypass ameliyatları da sınırlı sayıda yapılmaktadır (çok damar hastaları için uygun değildir). Çalışan kalpte, kalp akciğer makinesine bağlanmadan yapılan bypass ameliyatları son 15 yılda yurdumuzda da dahil olmak üzere giderek artan oranlarda (%15-20) başarı ile yapılmaktadır. Bu yöntemin avantajı kalp-akciğer makinesinin zararlı etkilerinden korunmaktır. Dezavantajı ise özellikle kalbin alt kısmındaki damarlara daha az konfor ile bypass yapmaktır. Klasik bypass ameliyatı dediğimiz kalp-akciğer makinesine bağlanılarak ve kalbi durdurarak yapılan ameliyatlar halen tüm dünyada en sık kullanılan yöntemdir.
Avrasya Hospital
Kardiovasküler Cerrahi