DÜĞÜN DERNEK...

Deniz Batu Ebinç

Çoğu insanda olduğu gibi benimde gelgitlerim vardır. Düğün dernek filminin gösterime girdiği ilk günlerde bir iki defa baktım; fakat seanslarında boş yer bulamadım. Üçüncü gidişimde de yer bulamayınca annemi de yanıma alıp Balıkesir’e kadar hiç durmadan gittim…

Filmin henüz ilk sahneleriydi, bayram namazı sonrası köy ahalisi cami avlusunda bayramlaşmaya başlıyor… Köyün yaşlıları camii duvarı önüne sırayla dizilmiş, gençlerde tek tek ellerini öpüp bayramlaşıyorlar… 80’li yaşlarda ki bir amca acı-gıcı verir gibi soruyor gençlere;

-          Ne keseceeeğiniz bu bayrammm!.. ‘kendi şeker bayramını kurban sanıp koç kesecek ya! Aklı sıra hava atıyor, gençlere…’

Başrol olan tüpçü ise; imalı ve amiyane bir ağızla – karı kızzz!.. Diye cevap veriyor, ağzını eğerek… :) J) L)) “Salonda kahkahalar birbirine karışmış, gülücükler havada çarpışıyor…”

Bu replikte amaç; her ne kadar tasvip etmesek de Türkiye’nin bir gerçeğine atıfta bulunmaktır.

Tam o sahnede; arka sıradan alaycı ve küçümseyen bir tavırla ıyyy diye, bir ses duydum ve döndüm…

35-40 yaşlarında bakımlı, düzgün giyimli, memur görünümlü iki hanım… Tüm salon kahkahalarla kırla giderken onlar mutsuz ve yapılan esprilerden hoşnutsuz…

Hani bazı tipler vardır ya! Buluğa yeni girmiş çocuklar gibi hiçbir şeyi beğenmemekte, toplumu sürekli hakir görmekte ve toplumsal gerçekleri bir türlü kabullenememektedir.

“Kadın kırkına gelmiş; fakat henüz büyüyememiştir…”

Eğer bir toplumda yaşıyorsak, öz mutluluğumuz için o toplumun değer yargılarını ve gerçeklerini olduğu gibi kabullenmek, ona göre davranmak gerekir. Düzeltmeye çalışırız, düzeltmek yerine hakir görmek ise; aksine bizi mutsuz edecektir.

Bu olayda bize şunu gösteriyor ki! Bu tür karakter yapıları herkesin gülebildiği, mutlu olduğu konularda bile mutsuz oluyor…

“Toplumsal bir yaşamda, bireysel mutluluk çok uzun değildir; baki bir mutluluk için toplumsal mutluluk gerekir. !denizbatu!”