Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen İstanbul İl Başkanı Yrd.Doç.Dr.M.Hanefi Bostan yaptığı açıklamada; "Bundan tam 16 yıl önce Taksim Meydanının İstiklal Caddesinin girişi olan tam burada 28 Şubat Sürecine karşı çıkan ve burada Türkiye Kamu Sen ve Türk Eğitim Sen İstanbul İl Başkanı olarak yüzlerce kamu çalışanı ile kitlesel basın açıklaması yaparak "Kesintisiz Demokrasi İstiyoruz" diye haykıran tek sivil toplum kuruluşuyuz. Birileri o dönemde ya darbe yanlısıydı ya da köşe bucak saklanmakla meşguldü. Ancak, dün köşe bucak saklananlar, ses çıkarmayanlar,bugün karşımıza 28 Şubat kahramanı olarak çıkmaktadır. Bizim sahte kahramanlarla işimiz yoktur" dişe ifade kullandı.
Sendika olarak mağdurlara sahip çıkan tek sendika olduklarını belirten Bostan, "Ne hazindir ki, 28 Şubat sürecinin gerçek mağdurları olan Teknik Öğretmenlere sahip çıkan yegane sendika da biziz. Sahip çıkmaya da devam edeceğiz. Çünkü biz teknik ve mesleki eğitimi ülkemizin hayati meselesi olarak görüyoruz. Hükümet 2002 yılından bu yana sürekli olarak teknik ve mesleki eğitimin, genel eğitime oranını arttırmaktan söz etmekte ve hatta bu oranın yüzde 70'e çıkması gerektiğini belirtmektedir. Fakat bu düşüncesini hayata geçirmek için gerekli adımları atmamaktadır. Nitekim sayıları 100 bine yaklaşan "Mesleki ve Teknik Eğitim Fakültesi" mezunlarından bugüne kadar sadece %3'ünün atamasını yapmıştır. Ataması yapılan teknik öğretmenlerin büyük bir çoğunluğunu Teknoloji ve Tasarım Öğretmenleri oluşturmaktadır. Ancak Milli Eğitim Bakanlığı Teknoloji ve Tasarım Öğretmenliğine atamasını yaptığı yüzlerce öğretmeni Aralık 2012 tarihinde alana uygun olmadığı gerekçesi ile atamalarını iptal etmiştir" şeklinde ifade kullandı.
Bostan, "Yine 2 Kasım 2009 tarih ve 15546 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Teknik ve Mesleki Eğitim veren toplam 27 fakülte kapatılarak yerine 21'i Teknoloji Fakültesi, 2'si Sanat ve Tasarım Fakültesi ve 3'ü de Turizm Fakültesi adıyla yeni fakülteler kurulmuştur. Kapatılan fakültelerde görev yapan bine yakın öğretim elemanı yeni kurulan fakültelere naklen atanması gerekirken YÖK bu konuda ayak diretmekte, öğretim üyelerinin ve diğer öğretim elemanlarının özlük haklarını görmezlikten gelmektedir"
Hükümete yüklenen Bostan, "Sayın Başbakan, 28 Şubatla hesaplaşacağınızı söylüyordunuz. İşte 28 Şubat'ın oluşturduğu en büyük ve gerçek mağdurları buradadır. Sayın Başbakan ve Sayın Milli Eğitim Bakanı, hani dünya teknolojisi ile yarışacaktık? Teknik öğretmenleri rezil rüsva ederek, onların geleceklerinden umutlarını kesmelerini sağlayarak mı dünya teknolojisiyle yarışacağız? Sayın Başbakan ve Sayın Milli Eğitim Bakanı; dünya teknoloji yarışına girmek istiyorsak, bunun ilk adımı teknik öğretmenlere ve teknik eğitime sahip çıkmaktır. Teknik öğretmen olmadan, dünya ile teknoloji yarışına girmek mümkün değildir. Bakın 80 bin teknik öğretmen işsiz geziyor. 350 bin ataması yapılmayan öğretmen var. Bu durum Türkiye'nin geleceğini karartıyor. Bu manzara kapkara bir manzaradır, utanç manzarasıdır" diye ifade kullandı.
Bostan, "Bu utanç veren manzaranın ortadan kalkması için, gerçekçi bir öğretmen atama politikası ortaya konulmasını ve teknik öğretmenlere hak ettikleri kontenjanın verilmesini istiyoruz. Milli Eğitim Bakanı bir hafta önce 127 bin öğretmen açığı bulunduğunu açıkladı. Sayın Başbakan, şubat ayında yeni öğretmen ataması bir mecburiyet haline geldi. Şubatta öğretmen ataması kaçınılmaz bir sonuçtur. Bundan kaçamazsınız. 350 bin öğretmen ve aileleriyle milyonlarca insan Şubat'ta atama bekliyor. Bu gençlere sahip çıkmanızı istiyoruz. Eğer Şubat'ta atama yapılmazsa binlerce öğretmeni Ankara'ya yığacağımızdan şüpheniz olmasın" şeklinde ifade kullandı.
Sözlerini Necip Fazıl Kısakürek'in sözleri ile tamamlayan Bostan, "28 Şubat sürecini protesto ettiğimiz yerden 16 yıl sonra 28 Şubat'ın gerçek mağdurlarıyla yürüyüşe geçiyoruz. Mazlumun ahının yerde kalmayacağına inanarak yürüyoruz. Nitekim büyük şair Necip Fazıl Kısakürek şöyle diyor: "Mehmed'im sevinin başlar yüksekte! Ölsek de sevinin, eve dönsek te! Sanma bu tekerlek kalır tümsekte! Yarın elbet bizim, elbet bizimdir! Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir!"