DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan ve beraberindeki heyet, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu'nu ziyaret etti. Görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenleyen iki lider, basın mensuplarının sorularını yanıtladı. İki liderin açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
YENİ ANAYASA GÜNDEM DEĞİŞTİRME ÇABASI
Davutoğlu: Sayın Cumhurbaşkanı yeni bir anayasa teklifinde bulundu ama tamamen taktik, bir gündem değiştirme çabası. ‘Yeni anayasa' diyerek aslında Sayın Bahçeli'nin çizdiği çerçeveyi ve Türkiye'nin iklimi de düşünüldüğünde, eski bir anayasal çerçeve olduğu anlaşılan bir gündem maddesi okunuyor. Burada biz samimiyet görmüyoruz, iyi niyet görmüyoruz, iklim oluşturma çabasını görmüyoruz.
GEMİNİN REİSİ VAR AMA DÜMENDEKİ KÜÇÜK ORTAK
Babacan: Geçen hafta Cumhurbaşkanı’nın birden bire ortaya attığı yeni anayasa gerçekçi değil. Zaten kendisinin açıkladıklarıyla ertesi gün küçük ortağın açıkladıklarını şöyle bir yan yana koyduğumuz zaman bu işin bir yere gitmeyeceğini görüyorsunuz. Yeni anayasa diyor küçük ortak her zaman olduğu gibi çerçeveyi çiziyor. Geminin reisi var ama dümende küçük ortak var gibi görünüyor. İstedikleri gibi yeni anayasa yapmak da çok mümkün görünmüyor yakın bir zamanda.
‘VALİ’ GİBİ REKTÖR ATAMAK İSTİYOR
Babacan: Biz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkesin hayat tarzını olduğu gibi kabul ediyoruz ve Türkiye’de aile kurumunun da güçlü olması gerektiğini aynı zamanda savunuyoruz. Şu andaki hükümet küçük gruplar hedefliyor kendisine ve o grupları düşmanlaştırıyor, terörist ilan ediyor, marjinalleştiriyor ve toplumsal yapı üzerinde ciddi çatlaklar oluşturuyor. Toplumun farklı kesimleri arasına adeta nefret tohumları ekiyor, geriyor. Nasıl olsa bana oy gelmez diye düşündüğü kesimleri ötekileştirerek, kendisine destek verenlere kontrol etmeyi bir arada tutmaya çalışıyor. Bunların hepsi beyhude. Öncelikle iktidarın çoğulcu bir demokrasiye inanması lazım. Bunların zihniyeti çoğunlukçu demokrasi. 84 milyonluk bir ülke böyle bir zihniyetle yönetilemez.
Davutoğlu: Boğaziçi Üniversitesi'nde yaşananlar esas itibariyle cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminden kaynaklanan otoriter ve tek taraflı yöntemin ortaya çıkardığı bir problemdir. Sayın Cumhurbaşkanı muhtemelen valilerin yaptığına benzer şekilde rektörlerin de “Erdoğan'ın yanındayız” diyebilecek rektörler atamayı düşünüyor.
DEVLETİ OLUŞTURAN OMURGANIN SONU
Babacan: Türkiye’de ne zaman ki bir siyasi partinin bayrağı Cumhurbaşkanlığı forsunun yanına kondu, ne zaman ki partili bir cumhurbaşkanı göreve başladı devleti oluşturan omurganın da sonu gelmiş oldu. Herhangi bir ilde iktidar partisinin il başkanının amiri de cumhurbaşkanı, valinin de amiri cumhurbaşkanı. Bir cumhurbaşkanı şapkasını takıyor valiye talimat veriyor, bir genel başkan şapkasını takarak il başkanına talimat veriyor. Sistemin ne kadar yanlış olduğunu gösteriyor bu.
– Bazı mülki idari amirlerinin kendilerini mecburen bu tür şeyler yapmakta görmeleri bütün resme bakınca çok tuhaf değil. Sistemin nereden nereye geldiğini üzülerek izliyoruz. Sistem değişikliği sırf bu sebeple de ülkenin ihtiyacı. Herhangi bir olayda Erdoğan’ın olayın hedefinde kendisi olduğuyla ilgili bir toplumsal algı oluşturduğu an biliyor ki kendi seçmeni etrafında konsolide oluyor. Seçmeni, problemlerin büyüdüğünü görse de ‘Bana saldırıyorlar’ dediğinde konsolidasyon oluşturabiliyor.
DİKKATLERİ BAŞKA YERE ÇEKMEK İSTİYORLAR
Davutoğlu: Ülkenin cumhurbaşkanının iki güne bir ‘Yanındayız’ kampanyaları ile ayakta durmaya çalışması en büyük zaaftır. Bir ülkenin cumhurbaşkanının böyle bir kampanyaya ihtiyacı olmaz. Sayın Cumhurbaşkanı olarak görevini yapar, ‘Yanındayız’ denmesi zaaf göstergesidir. Neden bundan 10 sene önce bu ihtiyaç yoktu şimdi yapılıyor? Çünkü dikkatleri başka yere çekmek istiyorlar.