Merkez Bankası (TCMB), Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan'ın istediği doğrultuda bugün faiz indirimine gitti. Banka, politika faizini yüzde 19'dan yüzde 18'e çekti. Ağustosta enflasyonun yüzde 19,25 ile yüzde 19'luk politika faizini aşması üzerine eylül başında TCMB Başkanı Şahap Kavcıoğlu söylem değişikliğine gitmiş ve “gerçekleşen ve beklenen enflasyonun üzerinde faiz vereceğiz” sözünden çark etmişti. Kavcıoğlu ayrıca, gıda ve enerji gibi kalemlerin dışarıda bırakıldığı çekirdek enflasyonun (C göstergesi) temmuz ayında yıllık yüzde 17,22 iken ağustos ayında yüzde 16,76’ya düştüğünü söylemişti. Bu sözler, piyasada 23 Eylül'de faiz indirimi olacağına dair endişeleri artırmış ve dolar/TL kurunun son haftalarda yönünü yukarı çevirerek 8,30'dan 8,70'lere yükselmesinde bu endişe etkili olmuştu. Endişelere rağmen piyasada genel beklenti ise faizin sabit tutulması yönündeydi. Bloomberg anketinde 23 ekonomistten sadece 1'i faiz indirimi öngörmüş, o da 50 baz puanlık indirim olabileceğini söylemişti. Bu nedenle 100 puanlık indirim, piyasanın geneli tarafından “sürpriz” olarak değerlendirildi.
METİNDE KARAR NASIL GEREKÇELENDİRİLDİ?
Bankanın karar metninde, Kavcıoğlu'nun ay başındaki söylem değişikliğine paralel olarak enflasyonda odağın çekirdek enflasyona çekildiği görüldü. Kavcıoğlu döneminde daha önceki metinlerde yer verilen “enflasyonun üzerinde faiz” ve “sıkı duruş” taahhütleri metinden çıkarıldı. Enflasyondaki artış “arızi unsurlara” bağlanırken, “Parasal duruşun sıkılığı ticari kredilerde öngörülenin ötesinde daraltıcı etki yapmaya başlamıştır” denilerek kredi hacminde tekrar yükseliş hedefi ifade edildi. Kararın ardından dolar/TL 8,65'ten 8'80'e sıçrayıp rekor tazelerken, Borsa İstanbul'da da düşüş görüldü.
‘YIKICI DEĞİL AMA SARSICI’
Ekonomistler Dr. Murat Kubilay, Prof. Dr. Cem Başlevent ve Enver Erkan, faiz kararını sozcu.com.tr'ye değerlendirdi. Kararı “yarı sürpriz” olarak nitelendiren Kubilay, “Kararın sürpriz tarafı 100 baz puanla başlanması olurken, beklenen tarafı geçtiğimiz haftalarda çekirdek enflasyona yapılan vurgu ile indirimin önünün zaten açılmasıydı” dedi. “Dün gece ABD Merkez Bankası (Fed) kararı da piyasalarda keskin etki yaratmayınca; Başkan Kavcıoğlu üstünde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın muhtemelen yaratmış olduğu faiz indirimi beklentisini atmak istedi” diyen Kubilay, şöyle devam etti: “Bu karar tek başına olumsuz değil, asıl mühim olan bundan sonraki süreçte indirimlerin hangi hız ve büyüklükte ilerleyeceği. Karar metninde ihtiyatlı duruş dense de bunun uygulamada bir bağlayıcılığının olmadığını önceki deneyimlerimizden biliyoruz. Haliyle indirim beklentisiyle ve gerçekleşmesiyle son birkaç haftada dolar kuru 8,30'dan 8,80'e gitti. Fakat geleceğe dair ne derece cüretkâr faiz indirimleri gelebileceği henüz kestirilemediği için bir kur şoku yaşanmıyor.” “Ekonomi yönetimi önceki hatalarından biraz olsun ders almışsa, bir döviz kuru şoku yaşamadan faizleri indirebilir ve bu süreçte kurların hafif ama düzenli artmasıyla kendisini teselli edebilir” diyen Kubilay, “Fakat bu tip bir politikayla finansal istikrar korunsa da enflasyonla başarıyla mücadele edilmesi kesinlikle mümkün değil. Olur da küresel emtia ve navlun fiyatlarında bir iyileşme gerçekleşirse, ancak o zaman enflasyonda bir derece kalıcı düşüş gözlemlenebilir” ifadelerini kullandı. Kubilay, “Özetle bu karar tek başına yıkıcı değil ama sarsıcı. Vatandaşın ve iş dünyasının kısa süreli istikrar beklentisi iyice zayıflayacak” dedi.
‘OVP’DE DOĞRU TAHMİN EDİLMİŞ’
Bilgi Üniversitesi öğretim üyesi Başlevent, metinde vurgunun çekirdek enflasyona kaydırılmasına işaret ederek “Alfabemizdeki sert sessizleri hatırlamak için tekrarlanan Fıstıkçı Şahap kalıbı gibi, çedirdek enflasyonu dikkate alarak faiz indirimine giden Şahap Kavcıoğlu da ekonomi tarihinde kayda değer bir yer almış oldu bu kararıyla” dedi. “Politika faizindeki bu indirim kurlarda aşırı bir yükselişe yol açmazsa ve kredi fazilerine de olumlu şekilde yansıyabilirse, bu indirim orta vadede doğru bir karar olarak da nitelendirilebilir. Bekleyip görmek gerekecek” diyen Başlevent, önemli bir noktaya daha değindi: “Dikkat çekici bir durum, faiz indirimi sonrası dolar kurunun geldiği düzeyin Orta Vadeli Program (OVP) ile tutarlı olması. OVP yayınlandığında acaba bir hesap hatası mı var diye sorulmuştu ama görünen o ki, OVP'yi hazırlayan uzmanlar faiz indirimini ve kur etkisini doğru tahmin etmişler.”
5 Eylül’de açıklanan OVP’de 2021 yılı ortalama dolar/TL kuru 8,30 olarak alınmıştı. 1 Ocak-5 Eylül tarihleri arasındaki dönemde ortalama kur 8,07 olduğu için yılın kalanında ortalama kurun 8,80 olması gerekiyordu.
‘İNDİRİMLERİN DEVAMI GELECEK’
Merkez Bankası'nın gevşeme döngüsünün başladığını ve ilerleyen aylarda da faiz indirme konusunda devamlılık sağlamak isteyeceğini düşündüklerini belirten Tera Yatırım Baş Ekonomisti Enver Erkan, “Manşet enflasyonun alım gücünü asıl yansıtan gösterge olması, çekirdek enflasyonun bireysel harcama eğilimlerini pek yansıtan bir zeminde olmaması ve enflasyon korunma motivasyonunda liranın istenen getirisinin geniş kitleleri ilgilendiren genel enflasyon göstergeleri baz alınarak ilerleneceği düşünüldüğünde, dolarizasyon eğilimlerinin değişmemesini, döviz talebinin devam etmesini bekleriz” dedi. Fed'in varlık alımlarını azaltma (tapering) olgusuna giden sürecinde, liranın hissedilen getiri etkisi bakımından zayıf bir zemine oturmasının yurtdışı portföy girişlerinde yavaşlamaya neden olabileceğini belirten Erkan, şöyle devam etti: “Yapılan faiz indirimi finansal koşulları dramatik olarak değiştirecek boyutta olmasa da, politika rotası konusundaki çok bilinmeyenli denklem görüntüsü ve ortodoks olmayan doktrinlerin uygulanması riski, fiyat istikrarı tarafında da yansıma bulabilir. Faizlerin indirilmesinin ve finansman koşullarının gevşetilmesinin yolunun enflasyonun düşürülmesinden geçtiğini düşünürüz.”
‘ÇOK RİSKLİ ADIM’
Bloomberg'e konuşan InTouch Capital Markets Ltd. kıdemli kur analisti Piotr Matys, “İlk olumsuz piyasa tepkisinin açıkça işaret ettiği gibi bu şok edici bir adım” dedi. Manşet enflasyon yıl sonunu resmi tahminin çok üzerinde seviyede kapatma patikasındayken gevşeme döngüsüne girmenin ve bunu da çekirdek göstergelerdeki yavaşlamayla gerekçelendirmenin çok riskli olduğunu öne süren Matys, TL'deki ek değer kaybının enflasyonu yukarı iten sonuçları olacağı uyarısında bulundu.