Yine bahar geldi...
Çiçekler açtı...
x
Zaman çiçeklerle geçiyor...
Yakında erguvanlar da açar...
x
Güller...
Laleler...
Mor menekşeler..
Etrafı cennete çevirip, içimizdeki sevgi ışığını uyandırdılar...
‘’İşte mutluluk bu’’ der gibi...
x
Hele kuşlar...
Onlar da baharın as solistleri...
Cıvıl, cıvıl...
x
Yalnız bu kuşlar az değil ha...
Kendi aralarında konuşur, anlaşır, karar verirler...
Ruhunuz duymaz...
x
‘’ Kuş diliyle’’ konuşurlar..
x
Biliyorum...
Şimdi bana anlamlı anlamlı bakıp ‘’Amma da uçtu ha!‘’diyeceksiniz...
Öyle değil işte...
Doğru...
x
Nasıl mı?.
x
Ankara’da bakanlıkların yerleri genellikle dağınıktır...
Dağınıktır ama bunların tümünün girişinde kocaman ve büyük ağaçlar yer alır...
Ağaçların tepesinde kuşlar...
Öğle tatilinde memurlar ağaçların gölgesinde oturup dürümünü yer, gazozunu içer, rahat ederler...
x
Şimdi...
Kuşlarla bunun ne alakası var diyeceksiniz?..
Alakası var tabi...
Alakası olmazsa konuşmayız...
x
Bilirsiniz...
Bazı çok saygıdeğer siyasilerimiz var..
Bunlar işi gücü bırakıp, iş takibi için bakanlıklara koşarlar...
Hafif yoruldukları zaman, biraz dinlensinler diye ağaçların altındaki banklara atarlar kendilerini...
Kuşlar tepede...
Özellikle sığırcık kuşları...
Buraya gelenlerin niyetlerini bildikleri için, iş takibinde olanların kafasına s..çarlar...
x
Bunlar da bunu kısmet bilip, nefes bile almadan yandaki milli piyangocu ve sayısal lotocuya koşarlar...
Büyük yapınca tam...
Küçük yapınca yarım...
x
Başka şey nedir bilmezler...
İşçinin...
Memurun...
Emeklinin...
Polisin...
Gece bekçisinin özlük hakları nedir anlamazlar...
İyi ki Bakan ve Başbakan var...
x
Güzellik burda işte...
x
Akıllı kuşlar...
Rayiha kokulu çiçekler...
x
Zaman bunlarla geçiyor...
x
Gül bülbülü…
Bülbül aşıkları çağırıyor...