Kağıthane Belediyesi'nde düzenlediği basın toplantısında konuşan Topbaş, Sadabad'ın yeniden hayat bulması ve yeniden İstanbul'un mesire alanı haline gelmesinin önemine değinerek, "Burada bir müjdeyi sayın belediye başkanımıza ve buradaki parti örgütümüze verdim. Önümüzdeki 1-2 ay içerisinde inşallah Kağıthane'den geçecek olan metronun ihalesini yapacağız. Kendi öz kaynaklarımızla yapacağız" dedi.
Bu konuda hazırlıklarını yaptıklarını ifade eden Topbaş, belli bir noktaya geldiklerini ve gelecekte İstanbulluların artık ulaşım konusunda 2016 hedefli sıkıntıların geride kaldığını yaşayıp ve göreceklerini ifade etti.
AFET YASASI VE YENİLENME
Bir gazetecinin, "Haliç yeniden canlanıyor, Sadabad Parkı yeniden canlanıyor. Çevrede, iki yakadaki bina stokuyla ilgili bir çalışma var mı" sorusu üzerine Topbaş, şunları kaydetti:
"2009 yerel seçimleri akabinde bizim ağırlıklı çalışma alanımızın kentsel dönüşüm, kent yenilemesi noktasında olacağını ifade ettik. Bu konuda ilçe belediye başkanlarımız da önemli çalışma sürecinin içerisine girdiler. Bir yasal düzenleme de yapıldı. Bir afet yasası denilen yasayla da Türkiye, deprem riskinden kurtulma adına kentlerimizi ve ülkemizi yenileme çalışması içine giriyor. Bu arada, ben yurttaşlarımıza teşekkür ediyorum. Anlayışlarından dolayı. Katılımcı bir anlayışla, beraberce bu sıkıntıları geride bırakma adımlarını atmaktayız. Kağıthane Belediyemiz'in biraz önce bana gösterdiği bir dönüşüm adası noktasında yaptığı bir çalışma var. Aynı şekilde adalar bazında, mahalleler bazında daha büyük ölçeklerde veya küçük ölçeklerde yenileme süreci başladı."
CENDERE’DE YENİ MERKEZ
Çevrenin insan üzerinde önemli bir etki sağladığını ifade eden Topbaş, sözlerini şöyle sürdürdü: "İnsan doğuştan yüzde 20 faktör karakter alıyor yüzde 80 çevrenin verdiği şartlarla şekilleniyor. Çevre ne kadar düzgünse ona mutlaka ayak uyduruyorsunuz. Çağlayan Adliyesi çevresini etkilemeye başladı. Metro burada dediğim gibi yenileme sürecini oluştururken, diğer taraftan Cendere vadisinde o 270 hektarlık alanda, dönüşüm çalışmalarımız sebebiyle de bir alt merkez, İstanbul'a yeni bir merkez, Maslak'a benzer yeni bir hat oluşacak. Özellikle bu hattan da fünikülerle Seyrantepe istasyonuna erişim imkanı olacak ki bu kentin içinde, bu noktalardaki önemli bir değişim ve dönüşümün işaretidir."
‘LÜFERİN ARKASI GELİR’
Topbaş, başka bir gazetecinin, "Haliç'in suyunun temizlenmesi, da Vinci Köprüsü'ne dair bir gelişme var mı ve Taksim projesiyle ilgili her hangi bir gelişme var mı" sorularına ise şu yanıtı verdi:
"Pazar itibarıyla Haliç sahillerinde boğazı andıran, olta balıkçılarının yoğunlaştığını ailecek, çoluk çocukla birlikte gelip orada bu güzelliği yaşadıklarını keyif duyduklarını görmekten biz de gurur duyduk. Balık akını içeriye doğru girmekteydi. Bu arada lüferin girmesi demek diğer balıkların peşinden gelmesi anlamına geliyor ki birçok balık türünün artık Haliç'te yaşar hale gelmesi belki yavrulama dönemini burada geçirecek bir iç deniz haline gelecektir.
DA VİNCİ KÖPRÜSÜ
Çok önemli bir değer olarak gördüğümüz 1722 yılında Leonardo da Vinci'nin hazırladığı, tasarladığı bir eskiz niteliğinde bir proje değil, bir tasarım olarak hazırladığı köprünün konmasıyla ilgili 2006 yılında bir proje ihalesi yapmıştık. Bir firma almıştı. Bir ön çalışmayla bunu kurula taktim etti. Bu gündeme geldiği zaman dünyanın değişik yerlerinde Leonardo da Vinci'yi sevenler ve onun dernekleri ona karşı sempatisi olanlar (biz de bu projeye dahil olmak istiyoruz) dediler. ve bir kolektif, yani uluslararası ölçekte böyle bir sevgi oluştu. Hatta bunun sponsorluklarını da biz temin edeceğiz diye talepte bulundular ve şu anda çalışmalar yürüyor. Biz genelde projelerimizi biraz gizli tutuyoruz. Biraz gizliliğimiz var bu noktada. Sonuçlanmadan pek açıklamıyoruz. Ama açıklandı. Şu anda çalışmalar yürümekte. Belli bir noktaya geldi."
Topbaş, Oslo'da yapılmış olan 40 metrelik, tamamen ahşap olan bir Laonardo da Vinci köprüsünün bulunduğunu da anımsatarak, şunları kaydetti:
"Onu da bizden Ticaret Üniversitesi, Miniatürk'ün oradaki otoparkı kullanmak adına bir üst geçit talebinde bulunuyordu. 40 metrelik o geçidi oraya birebir yapalım diye bir çalışmayı da istedi. Yine buna da bir bedel ödemeyeceğiz. Bu da güzel bir şey. Çünkü bu kente bir iz bırakmak isteyenler bu kente armağan etmek isteyenler, sevenler var. Bu kente katkı sunmak isteyenler var. 272 metrelik açıklıklı ciddi bir açıklık. O zaman tasarlanan taş köprüyle, taşla geçmek mümkün değil böyle bir açıklığı. Tek açıklık var. Bunu biraz metal karışımla ahşap ve taş görünümlü tasarım çalışmalarını yapmaktalar. Bunun daha sonra detaylarını vereceğiz."
TAKSİM YAYALAŞTIRMA PROJESİ
Topbaş, Taksim Yayalaştırma Projesi'nde bir etaplama yapıldığını belirterek, "Kurul tarafından birinci etap olarak bizim de ihalesini yaptığımız Tarlabaşı Cumhuriyet Caddesi girişi, yani Gezi Parkı'nın ön taraflarında bulunan noktadaki çalışmalar artık başladı. Çünkü yer teslimi yapıldı veya yapılacak şu anda" diye konuştu.
Diğer taraflarda yer altına alınma çalışmaları projelerinin devam ettiğini anlatan Topbaş, "Kurulun da bize öngördüğü tarzda yeniden revize etme çalışmalarımız var. Tabi ki orada genel anlamda İstanbulluları rahatsız edecek bizi de rahatsız edecek hiç bir adım atmayız. Bunun da altını özellikle çizmek istiyorum. Yakışan, doğru olan ve İstanbul'a hizmet verecek gerçek anlamda bir meydan ortaya çıkarmak istiyoruz" dedi.
AKSARAY MEYDANI
Bir diğer projelerinin de Aksaray Meydanı'ndaki alan olduğunu ifade eden Topbaş, şöyle devam etti: "Bu projenin hayata geçmesi için mecliste maalesef muhalefet karşı çıktı. Viyadükleri kaldıracağız diyoruz. Deprem riski olan o köprüleri, o hantal yapıları... Dünyada bunları kaldıranlar ödül alıyor. Ama maalesef muhalefet bu arada kamu menfaatini de hiçe sayarak, mecliste destek vermedi. Ama bu Aksaray'da Valide Camisi'nde bir billur gibi, bir yüzük taşı gibi ortaya çıkmasını sağlayacak önemli bir meydanı İstanbullulara kazandıracak. Oradaki çarşıya müdahale etmeden bir düzenleme çalışmamız var.
BEŞİKTAŞ VE BEYAZIT
Aynı şekilde Beşiktaş'ta özellikle Askeri Müze'ye gelmeden önce dalacak olan trafik, çarşıdan denize kadar yaya ulaşımını sağlayacak bir proje çalışmamızı yaptık. Kuruldan birinci aşaması geçti. Kentsel tasarım bölümü var. Şu anda kurulda çalışılıyor. Bir başka şey daha Beyazıt Meydanı ile ilgili ciddi bir çalışmamız var. Beyazıt'a ciddi bir meydan şu andaki salaş görüntüsünden, otopark görüntüsünden kaldırıp, gerçekten güzelliğiyle o Beyazıt Camisi, İstanbul Üniversitesi giriş kapısı ve tarihi çevresiyle hissedilir bir proje çalışması yapıyoruz."
ÜÇÜNCÜ KÖPRÜ
Topbaş, bir gazetecinin "Üçüncü köprüdeki sondaj çalışmalarından sonra gelinen durum nedir" sorusuna ise şu yanıtı verdi:
"Üçüncü köprünün hedef olarak 2015'ler belki 2016'ya kalır mı bilmiyorum bir hedefi var. Kuzeye atıldı. Mümkün mertebe kuzey olmasının istenmesinin sebebi arazi istimlak bedelleri yüksek çıkmasın. Kamu arazilerinden geçsin ve doğayı fazla tahrip etmesin. İstanbul'a çok önemli katkı sunacak çünkü ikinci köprü kent içi köprüsü durumuna düştü ve buradan günde 35 bin tır ve kamyon geçiyor. Bu kadar yoğun bir hareketlilik kent içindeki ulaşımı olumsuz etkilemekte hele yağmurlarda ve kış aylarında büyük kazalara sebebiyet verip, saatlerce trafiğin tıkanmasına sebebiyet vermekte.
Aynı şekilde lastik tekerlekli tüp geçişinde hedef olarak 2015 ve 2016 gibi bitirilmesi hedefte. O da kente önemli bir geçiş sağlayacak. Köprüdeki geçişleri azaltacak. Diğer taraftan 2013 sonu itibarıyla devreye girecek olan Marmaray saatte 150 bin yolcu taşıyacak büyük bir sistem devreye girecek."
HALİÇ METRO KÖPRÜSÜ
Topbaş, çok önemsedikleri ve üzerinde durdukları diğer konunun ise Haliç Metro Köprüsü geçişi olduğunu belirterek, şöyle devam etti: "Haliç Metro Köprüsü'nün geçişi özellikle günde bir milyon civarında yolcu beklediğimiz bir sistem. Kuzey-güney hattı İstanbul'da Hacı Osman'dan Yenikapı'ya kadar gelecek olan ve böylece Unkapanı Köprüsü, Galata Köprüsü üzerindeki yoğunlukları azaltacak ve kent hareketliliğini daha çok toplu taşıma yansıtacak olan bir düzenek ortaya devreye çıkacak. Onun da 2013 sonu gibi yani Marmaray ile birlikte bitirilmesini hedefliyoruz. Köprünün şu anda ayakları dikildi. Platformlar konmakta. ve görüyorsunuz ne kadar zayıf, incecik platformlar. Diğerlerinin iddia ettiği gibi eğer orada o kablosuz sistem yapılsaydı o platformların kalınlıkları 8 ile 13 metre arasında değişken bir kalınlığa çıkacaktı. Koskoca bir kütleyi görecektiniz o konsaydı kıyamet kopacaktı. Ki 1996'da kurula 11 tane buna benzer projeler geldi ve kurul o zaman onları reddetmişti. Bu en zarif, en narin fazla hissedilmeyecek bir köprü. O köprü üzerinden 1 milyon kişi geçerken, çok önemli bir seyir platformu haline gelmiş olacak. Oradan geçenler görecek. Zaten Unkapanı Köprüsü'nden belgi günde 200 bin kişi bile geçmeyecek. Çünkü artık ana hat orası olacak olayı böyle değerlendirmek gerekiyor."