Prof. Dr. Ahmet Konrot, “Konuşmanın doğal akışının istemsiz biçimde kesintiye uğraması” olarak tanımladığı kekemeliğin üç temel belirtisi olduğuna dikkat çekerek önemli uyarılarda bulundu. Prof. Dr. Kontrot: “Bu tip konuşma bozukluklarında hece/ses tekrarları, bloklar ya da ses uzatma tarzında üç temel belirti söz konusudur. Konuşma gelişimi sırasında çocukların çoğunluğunda akıcı olmayan konuşma davranışları gözlenmektedir. Kekemelikte gözlenen konuşma davranışları, akıcısızlıklardan farklıdır. Kekemelikte gözlenen akıcısızlık sorunları, sözcüğün tamamında değil, bir parçasında gözlenir. Konuşma sırasında sözcüğün bir bölümünde tekrarlar, bloklar, uzatmalar gözleniyor ve bu tür davranışlar hem sık sık yaşanıyor, hem de göze batacak kadar belirgin oluyorsa, aileler kekemelikten şüphe edebilirler.” dedi.
KONROT: "6 AYDAN UZUN SÜRERSE DİKKAT EDİLMELİ"
Kekemeliğin normalde dil gelişiminin ilk evrelerinde, en çok da iki-beş yaş arasında ortaya çıktığını belirten Prof.Dr. Konrot, “Bu dönemde 100 çocuktan ortalama dördünde kekeleme davranışı gözlenir. Bunlardan üçünde, gözlenen kekemelik davranışı her hangi bir müdahaleye gerek duymadan altı ay ile iki yıl içerisinde kendiliğinden ortadan kalkabilir. Ancak, altı aydan uzun süren kekemeliklerde yardımsız gelişim olasılığı azalmaktadır. Erken dönemde kendiliğinden geçmemesi ya da erken müdahale ile yönetilmemesi durumunda, kekemeliğin kronik/inatçı kekemeliğe dönüşme olasılığı yüksektir. Beklemeden özellikle erken dönem kekemelik konusunda uzman bir dil ve konuşma terapistine başvurulmalıdır. Aileler bekleme kararını bir uzmana danışarak verirlerse, daha doğru olur. ” dedi.
KEKEMELİĞİN YÖNETİMİ ÖNEMLİ
Kekemeliğin kolay teşhis edilebildiğinin altını çizen Prof. Dr. Konrot: “Her hangi bir kişi bu sorunu dile getirebilir. Ama kekemeliğin yönetimi söz konusu olduğunda durum değişir, kekemelik bir hastalık değildir. Kekemeliğin, özellikle erken dönem kekemeliğin yönetim planlaması açısından teşhisi, bu konuda eğitimli, bilgili ve deneyimli bir dil ve konuşma terapisti tarafından yapılmalıdır. Terapi süreci ve süresi kişinin yaşına, koşullarına, kişilik özelliklerine, kişinin iletişim-dil-konuşma performansının değerlendirilmesi sonucunda çıkan tabloya, bu tabloya eşlik eden başka sorunların olup olmadığına göre değişir.” şeklinde konuştu.