Kelindır Çocukları

Turgut Yüksekdağ

1987 Yılında Marlee Matlin’e hem Oscar hem de Altın Küre kazandıran Başka Tanırının Çocukları ( Children Of Lesser God) filmini hatırlayan var mı? Tarihin en genç Oscar ödülü kazanan sanatçısı olmuştu Matlin Bu filmdeki rolü ile.

Sağ kulağı hiç duymayan, 18 yaşına geldiğinde sol kulağının duyma yeteneğini de %80 oranında kaybeden Matlin’i filmde Sarah Norman adında sağır ve dudak okumayı reddetmiş kütüphaneci kız rolünde izlemiştik.

Çok şükür kulağım duyuyor, gözlerim görüyor, dilim söylüyor. Ama günlük hayatta konuşulanları artık Sarah Norman kadar bile anlayamıyorum. Başka Tanrının Çocukları artık aramızdalar ve sadece söylediklerini değil, yaptıkları herşeyi anlamakta zorluk çekiyorum.

Kanyon’a bir öğle yemeği için uğradığınızda ne demek istediğimi daha net olarak anlayabilirsiniz.

Hemen yan masanızda kulağında kulaklıkla, adeta bağırarak konuşan birisinden şu cümleyi duyduğunuzda sizin de aklınızda birçok soru sırlanacaktır.

Kelindırıma bakıp senin için bir toplantı set edeceğim

Burası neresi, ben neredeyim, bunlar kim? Bu ne, hangi dilde, ne söyledi şimdi?

Günlük hayatta yabancı kelimelerin, özellikle marka ve tabela olarak kullanılmasına alıştık artık. Günlük hayatımızın bir parçası oldu bu. Artık Türkçe isim kalmadı tabelalarda neredeyse. Yabancı dilde konuşulmasını da anlayabiliyorum ama bu nedir? Bu nasıl bir dil, bu nasıl bir gramer. Nasıl böyle bir dil çıktı ortaya?

Gerekten çok saçma, çok komik oluyor.

 

İş hayatı içinde yapılan toplantılarda artık bu tarz garip cümle yapıları ile karşılaşmak çok olağan oldu. Çok sıradan bir durum olarak algılanıyor. Hatta bu cümleleri serpiştirmezseniz eğer cümle içine cahil muamelesi bile görebiliyorsunuz.

Kelindır Çocukları diyorum ben onlara.

Konuşmaları, kıyafetleri, makyajları, yemekleri, eğlence anlayışları çok farklı. Farklı bir dünyada yaşıyorlar dolayısı ile farklı bir dil kullanıyorlar. Ve hepsi birbirine benziyor.

Kızlar güzel ve dekolte, erkekler bakımlı. Kıyafetleri her zaman şık, temiz. Başta telefon olmak üzere her zaman en pahalı elektronik cihazları kullanıyorlar. Yoğun internet ve sosyal ağ kullanıcısı. Büyük şirketlerde çok da önemli olmayan ama önemli isimler ile adlandırılan birimlerde çalışıyorlar. Marka takibi çok yüksek, internet üzerinden alışveriş çok yaygın. Buraya kadar herşey çok normal görünse de biraz konuştuğunuz frekans tutturamıyorsunuz. Ya onlar ya da siz başka bir dünyanın insanlarısınız.

Bir nevi internet üzerindeki sosyal ağlar gibi aslında. Kendine özgü kriterleri olan ve herkesin giremediği, girmek için birçok kriteri yerine getirmeniz gereken sosyal ağ. Eğlenceli ama dışına çıktığınızda (kriz dönemlerindeki işsizlik dönemlerinde özellikle) büyük bir boşluğa düştüğünüz bir sosyal ağ.

 

Hafızamı zorluyorum ilk ne zaman başlamıştı bu dil deformasyonu diye. Yabancı dilde isimlendirme ya da markalandırmadan bahsetmiyorum, o bir tercih. Kelimenin, cümlenin deformasyonu ne zaman başlamıştı.

Hatırlayabildiğim ilk deformasyon bugün Sortie olarak hizmet veren işletmenin adı oldu. İlk açıldığında Pasha olarak açılmıştı, sonra Laila son olarak da Sortie. Pasha İngilizce bir kelime ve Türkçe karşılığı da Paşa tahmin edildiği gibi. Ama Paşa’nın karşılığı değil de Paşa’dan türetilmiş gibi algılandı ve öyle bir yol açtı ki çevrenize baktığınızda bu tarz onlarca kelimeye öncülük etti. İşkembechi, köftechi gibi onlarca marka ve dolayısı ile kelime türetildi. Ali’ler Aly oldu, Veli’ler Vely. Dil başka bir yere doğru gitti, gidiyor.

Mesajlaşmada kullanılan dil konusuna hiç girmiyorum. O konuya girdiğimizde üst tarafta bulunan bu grubun çok daha altına, lise, ortaokul hatta ilkokula kadar gitmemiz gerekecek. İnanılmaz kötü bir dil kullanılıyor artık. Geriden gelen nesil bize Kelindır Çocuklarını da aratacak gibi görünüyor.

Dil önemlidir. Dilin özelliklerini koruması önemlidir. Günlük kullanılan dil kadar sokak dili de önemlidir hatta sokak dili bir zenginliktir. Ama bugün başka bir yerdeyiz. Sokak dilinin lezzeti değil bugün kulağımıza gelenler. Özellikle televizyonun etkisi ile ortaya çıkan çok kötü, anlamsız bir dil var hayatımızda. Bizi çepeçevre sarıyor ve sanıyorum yakında hepimiz böyle olacağız.

Kim dur diyecek buna?

Eline kalem alıp yazanların bizi yönlendirmesini bekleyebiliriz. Onlar dili en iyi kullananlar ve bizi yönlendirmesi gerekenler.

Şu anda en çok satılan kitaplar listesinin ilk sırasında yer alıyor Elif Şafak. Türkiye’nin en önde gelen yazarlarından birisi, her zaman çok okunan, takip edilen yazarlarından birisi. Onlarca kitabı var, onbinlerce takip edeni var.

Elif Şafak’ın kitapları İngilizceye çevrildiğinde kitabın üzerindeki adı ne oluyor; Elif Shafak…

Bize okul hayatımız boyunca öğretilen dil bilgisi buralı neydi; özel isimler değiştirilemez, olduğu gibi yazılır ve okunur.

Elif Shafak görmezse, Kelindır Çocukları nasıl görsün; “şafak” kelimesinin insanın içini aydınlatan, huzur veren ışığı yerine “shafak” kelimesinin anlamsızlığını…