İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV), kültür politikaları çalışmaları kapsamında 2011'den bu yana yayımladığı raporlara dokuzuncusunu ekledi. Bahçeşehir Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hande Paker tarafından hazırlanan “Ekolojik Dönüşüm için Kültür ve Sanat” başlıklı rapor, insanlığın en acil meselelerinden ekolojik krize dikkat çekerek, kültür-sanat dünyasını konu üzerine birlikte düşünmeye ve çözüm sürecinin bir parçası olmaya davet ediyor.
KAPSAMLI BİR ANALİZ
Rapor; kültür-sanat alanının iletişim gücünü arkasına alarak kamuoyunda bir tartışma başlatmayı; ekolojik krizi sosyal, politik, ekonomik ve kültürel yönleriyle ele alıp, sürdürülebilirliğin nasıl tesis edilebileceğini de mercek altına almayı hedefliyor. Kültür-sanat aktörlerine ekolojik sorunları tüm boyutlarıyla değerlendirebilecekleri kapsamlı bir analiz sunan rapor, kültür-sanat aktörlerinin ekolojik dönüşüm için eyleme geçmekte oynayabileceği etkin rolü de vurguluyor. İKSV Kültür Politikaları Çalışmaları Direktörü Özlem Ece, raporla ilgili olarak, “Yaşadığımız gezegenin bugününü ve geleceğini tehdit eden ekolojik krize karşı değişim yolunda yaratıcı seslerin daha gür duyulacağı koşulları sağlamak ve dönüşüme yardımcı olacak araçları sunmak, kültür politikalarının en acil meselelerinden biri olarak karşımıza çıkıyor” dedi. Raporu kaleme alan Doç. Dr. Hande Paker ise “İklim krizi bir yandan gezegenimizi tahrip ederken diğer yandan toplumsal ve ekonomik eşitsizlikleri artırıyor. Krizi atlatabilmek için gereken dönüşüm iklim adaletiyle şekillenmiş siyasal ve kültürel bir eksen değişimidir. Bu değişim için kültür sanat aktörlerinin devreye soktuğu çeşitli yeşil araçlar bir başlangıç yaratıyor” yorumunda bulundu.
SÜRDÜREBİLİRLİK REHBERİ
Kültür sanat kurumları ve etkinliklerine; ekolojik ayak izlerini azaltmak için birtakım önerilerin sunulduğu raporda, enerjiyi sürdürülebilir kaynaklardan kullanmak, döngüselliği tesis etmek yani atıklardan mümkün olduğu kadar yeniden kullanım sağlamak, seyahatleri azaltmak ve yerel üreticilerle çalışmak sürdürülebilirlik için gerekli önlemler olarak öne çıkıyor.