“Döverim seni! Hepinizi döverim ülen!”
“Nen var yavrum?”
“Güzel olduğunuz kadar küstahsınız da!”
“O kızla evlenirsen seni mirasımdan men ederim!”
“Atom fiziğine de profesörlüğü de lanet olsun. Meslek değiştiriyorum hocam. İtlik kumarbazlık ve ahlaksızlık mesleği”
“Hayır siz kovmuyorsunuz. Bilakis ben vazifemden istifa ediyorum!”
“Nayır, nolamaz!”
“Tarkan: Kurt! Babanı kim öldürdü?/ Kurt: Hav Hav!/ Tarkan: Hain Kostok!”
“Kancık kelleni, ödlek bedeninden ayırmaya geldim”
Diyalogları okurken neler hissettiniz?
Evet bu diyalogları içeren filmler komedi filmleri değildi. Ama yüzünüzde tatlı bir tebessüm oluşmasına mani olamıyorsunuz değil mi?
Zengin bir geçmişimiz, çeşitlilik içeren bir kültürümüz, köklü bir geleneğimiz var. Mesela Oğuz Kağan, Bamsı Beyrek, Köroğlu, Malkoçoğlu gibi kahramanlarımız vardı bir de bir zamanlar. Sonra onlar Aynalı Tahir’e, Polat Alemdar’a, Behzat Ç.’ye dönüştü.
Fena mı oldu? Tabi ki hayır! Nereden bakarsan bak Çin malı kullanmaktan iyidir.
Bugüne geldiğimizde elbette değişim, dönüşüm olacak. Konular, söylemler, karakterler değişecek, dönüşecek elbette kaçınılmaz bir şekilde...
Dünyadaki milyarlarca bilgisayarı milyarlarca bilgisayara bağlayan internet, bilgilerin dolaşım sistemi, yaşamımızın her alanını etkilemeye, değiştirmeye, dönüştürmeye devam ediyor.
Her birimiz gönüllü ya da gönülsüz, isteyerek yada istemeyerek, aktif veya pasif, ucundan ya da kıyısından bu yeni dünyanın bir parçası haline geldik.
Mizah da artık sanal aleme taşınarak bir sanal mizah kültürü gelişti. Vinelar, Capsler, Facebook, Youtube, Twitter ve tüm sosyal medya ortamlarında kendini göstermekte, kendi geleneğini ve gelişimini sürdürmekte... Elektronik ortamlar Türk Halk Kültürünün yeni biçimlerini ortaya çıkardı ve çıkarmaya da devam ediyor.
Peki sanal mizah ortamlarında çok komik, çok güldüren içerikler üretilirken, ekranlarda hatırı sayılır bir komedi dizisinin olmayışı size de tuhaf gelmiyor mu?
Yada komedi alanında yapılan dizi ve filmlerin başarısız olması?
Türk Milleti olarak bunca çeşitlilik ve kültürel zenginlik içindeyken komedi unsurlarının gaz çıkarmaya, vara yoğa küfür etmeye, zorlama boş hikayelere dönüşmesi garip değil mi sizce de? Yoksa düşmesi mi demeliyim?
Entrik olaylarla, mafya hesaplaşmalarıyla yada kadınımı sevdiğim için işkence ediyorum diyen erkek böğürmeleri ve de acı çeken kadın çığlıklarıyla içimizi şişiren diziler virüs gibi yayılmışken...
İşte tam da bu virüs günlerinde... Zaten bir dramın içinde yaşıyorken... Birlik ve beraberliğe ve neşe ile gülmeye en çok ihtiyacımız olan şu günlerde... İçimizi şişiren onlarca dizinin arasında doğru düzgün bir komedi dizisi izlemek hakkımız değil mi?
Bugüne kadar televizyonda yayınlanan ve en çok beğenilen komedi dizileri arasında başı Leyla ile Mecnun çekiyor. Hala çok konuşulan dizi dijital platformda çok izlenenler arasında yer alıyor.
“Kardeş Payı”, “İşler Güçler”, “Avrupa Yakası” “Canım Ailem”, “Çocuklar Duymasın” gibi komedi dizileri de yayınlandıkları dönemde beğenilmiş hala da Youtube’da izlenmeye devam ediliyor.
Evet türlü platformlarda çokça komedi dizisi var, açıp istediğimiz zaman istediğimiz yerde izleyebiliyoruz.
Belki de medyayı etkin kullanan genç nesil eğlence ve gülme ihtiyacını televizyon yerine internetten giderdiği için, girişimler dijital alana doğru kaydı. Yeni komedi dizileri de televizyon ekranları yerine daha çok dijital platformlarda yer alıyor.
Yine de bizden olan bizi anlatan, yukarıda saydığımız diziler gibi bir komedi dizisi televizyon ekranlarımızda yer alsa daha güzel olmaz mıydı?
Acaba televizyon izleyicisinin gülmekten daha çok ağlamaya mı ihtiyacı var?
Ondan mı komedi dizisi yapılmıyor artık televizyon için?
Yada moralimiz bozukken izleyip kendi perişan halimiz için Allah’a şükrettiğimiz dizileri daha çok tercih ediyoruz. Yoksa yapımcılar kendi aralarında kurdukları gruplarda Türk Halkının acılı şeyler sevdiğine mi karar verdiler?
Komedi kendi toplumuna gereksinme duyar. Kendi toplumumuzu yansıtmazsa komik olmaz. Gülmeyiz. Bizim aynamız olacak.
Uyumsuzluklarımızı, uyuşmazlıklarımızı, uygunsuzluğumuzu anlatacak. Yapılan espriler toplumsal bir birlikteliği oluşturacak. Bizi anlatan dizi olunca da yurt dışı satışı olması mümkün görünmüyor haliyle. Sadece ülkemizde yayınlanmasının geliri maliyeti karşılamadığı için de böyle diziler yapımcılar açısından tercih edilmiyor olabilir.
Bir de150 dakikalık bir komedi dizisi olamayacağı gerçeği var tabi. Uzun saatleri doldurmak için gereksiz uzun diyaloglar olacak, bitmeyen bakışmalar olacak, zaman doldurmak için yazılmış boş sahneler olacak, zorlama karakterler boş boş konuşacak...
Bu trükler komedilerde çalışmayacağı için belki de bu sebeple komedi dizilerini ekranlarda göremiyoruz.
Evet sebebi her neyse ne...
Netice itibariyle Türk televizyon izleyicisi olarak mağduruz efendim... Gülemiyoruz...
Buradan ilgililere ısrar ve hasretle duyurulur...
Son olarak; “Varsa bir şekliniz televizyon ekranlarına da bekleriz” diyerek bitirelim yazımızı... Herkese her şeye rağmen güldüğü, güldürdüğü, neşeli günler diliyorum...