Deplasmanda oynanan ve 2-0 yenilerek şampiyonlar ligi'ne veda edilen maç sonunda Chelsea teknik patronu Jose Mourinho, “Bakıyorsunuz Burak kanata geçiyor, bazen Sneijder sağa geçiyor. Galatasaray'ı anlamak mümkün değil” demişti.
Galatasaray'ın önce ligde aldığı, ardından şampiyonlar ligi'ne veda ettiği ve son olarak Türkiye Kupası yarı final ilk maçında Bursaspor karşısında aldığı peşpeşe başarısız sonucun ardından ben de Mancini yi anlayamanlar kervanına katıldım. Mancini geldiğinden bu yana Galatasaray üzerinde gerek oyun şablonu gerek ise futbolcu tercihleri konusunda deneme-yanılma yöntemi ile doğruyu bulmaya çalışıyor. Fakat bu doğruyu arayış serüveni içerisinde kaybeden Galatasaray olmaya devam ediyor.
Neresinden tutsanız elinizde kalacak olan bir Galatasaray var Mancini yönetiminde. Son Kayserispor mağlubiyetine kadar kendi evinde muhteşem oynayan, sonuca çabucak gidebilen ve bol gollü galibiyetler alan bir Galatasaray varken; deplasmanlarda kayıp, zevk vermeyi bırakın acı veren futbol oynayan bambaşka bir Galatasaray karşımıza çıkıyordu. Son Kayserispor ve Bursaspor maçlarında gördük ki; kendi evinde aslan kesilen takımdan da eser yok artık!
Peki Galatasaray'ın bu düşüşünün sebebi ne? Suçlu kim? Sorun tam olarak anlaşılabiliyor mu?
Yönetim içerisinde 1,5 yılı aşkın bir kargaşa ve ego yarışı olduğu zaten az çok biliniyordu. Sürekli farklı tarzda ve içerikte açıklamalar yapan ve birbirleriyle çelişen yöneticilere alışmıştık. Fatih Terim-Abdürrahim Albayrak-Ali Dürüst üçgenine son verilmesi; Bülent Tulun'un kulüpte daha fazla ön plana çıkması sezon başında en çok konuşulan konulardandı.
Fakat bence asıl problem takım içinde ve Mancini'nin futbolcu ve oyun sistemi tercihinde yatıyor. Zira Galatasaray, Mancini geldiğinden bu yana hiç bir maçta üst üste aynı 11 ile sahaya çıkmadı! Kalede Muslera, orta alanda Melo-Selçuk ve ileride Sneijder-Drogba-Burak üçlüsü genelde formayı daha çok giyen oyuncular olurken; sabit bir sağ bek, stoper ikilisi ve orta sahada ileriye dönük kanat organizasyonlarını kimin gerçekleştireceği bilinmiyor. Devre arasında takıma katılan Telles sol bek sıkıntısını çözmüş görünğyor ancak sağ bekte istikrar sağlanamadı. Sabri-Eboue ve Veysel üçlüsü sürekli değişerek forma giyiyorlar ve Mancini'nin bu tercihleri beni çok şaşırtıyor. Mesela ligin ikinci yarısında ilk 3-4 maçta Veysel'i sağ bek oynatırken, Şampiyonlar Ligi maçı olduğunda yaklaşık 1 aydır forma giymemiş olan Eboue'ye formayı veriyor. Beşiktaş maçında yıldızlaşan ve maçın kazanılmasını sağlayan penaltıyı yaratan oyuncu Veysel, bu maçın ardından 4-5 hafta forma şansı bulamıyor, sağ beke Sabri geçiyor; ardından Kayserispor maçında yeniden haftalardır oynamayan Veysel formayı alıyor.
Stoper mevkiinde işler daha da acı durumda. Semih-Hakan-Burdisso ve Chedjou dörtlüsü öyle değişken forma buluyorlar ki; Galatasaray taraftarları her maç öncesi acaba stoperde hangi ikili oynayacak diye birbirlerine soruyorlar. Semih'in bel ağrıları, Chedjou'nun arkaya adam kaçırmaları, Burdisso'nun ilk kez futbol oynuyormuş izlenimi veren çaresizliği, Hakan'ın ise kapasitesinin üstüne çıkamayışı ile Galatasaray defansı sürekli pozisyon veren bir hal alıyor.
Selçuk İnan'ın geçtiğimiz sezonun ortalarından itibaren süren formsuzluğu bu sezon da devam ederken, Mancini'nin ısrarla formayı Yekta'ya vermemesi, Selçuk'u inatla oynatması da ayrı bir soru işareti olarak karşımızda duruyor. Burak Yılmaz hiç bir kafa topunda yükselip topu almayı düşünmeyince, Drogba aklını tamamen Chelsea ile oynanacak maçlara odaklayınca, devre arası gerçekleştirilen ileriye dönük transferler ise kısa vadede takıma uyum sağlayamayınca Galatasaray ve Mancini üst üste galibiyetler alamayarak şampiyonluk yarışından uzaklaşıyorlar.
Mancini maç içerisinde zaman zaman 4-2-3-1 zaman zaman 4-3-3 zaman zaman ise 3-5-2 şablonlarını uygulamaya çalışıyor ve bu uygulama çalışmaları esnasında her oyuncu değişik bölgelerde değişik pozisyonlarda oynamak zorunda kalıyor. Bu da istikrarı bozuyor ve takımın istenilen oyunu oynayamamasına sebep oluyor. Sneijder'in inatla solda oynatılması, Burak'ın zaman zaman sağ kanada geçerek etkisizleşmesi takımın gol yollarında sorun yaşamasının başlıca sebeplerindendir.
Galatasaray'ın bu sezonu ikinci bitirerek önümüzde ki yıl şampiyonlar ligi'ne direkt katılma hakkı elde etmesi, Türkiye Kupası'nın kazanarak uzun yıllardır müzesine götüremediği bu kupayı alıp taraftarını mutlu etmesi gerekmektedir.
Mancini'ye gelince; bir an evvel ne oynatmak istiyorsa ona karar vermeli! ' bu takımı ben kurmadım ' diyerek bu sezon işin içinden sıyrılmış görünüyor ancak önümüzde ki yıl da bu dalgalanmalar devam ederse kimse Mancini'nin kariyerine falan bakmaz!
Saygılarımla
Olcay Şeker
Saygılarımla
Olcay Şeker