İstanbul Dolmabahçe Cami önünden Caddesi üzerinde Beşiktaş’a doğru yürüdüğünüzde keyifli ve ilgi çekici birçok yapı sizi karşılar. Bunlardan biri de sanki gizli bir vaha bulmuşçasına sevineceğiz bir yer Milli Saraylar Resim Müzesi’dir. Dolmabahçe’ye yılın her günü binlerce kişi gelir. Beşiktaş Vodafone Park, benim gibi futbol taraftarlarının uğrak noktası olurken hemen karşısında ise dünyanın en görkemli saraylarından biri Dolmabahçe Sarayı binlerce turisti ağırlar. Sadece görkemden bahsedemezsiniz, burada dünyadaki en güzel manzaralardan birine tanık olursunuz. İstanbul Boğazı ile bütünleşen Dolmabahçe Saat Kulesi ve Dolmabahçe Cami masalları andıran bir ortama ev sahipliği yapar. 1850-1900 yılları arasına tarihlenen yapılar Saray Mimarı Sarkis Baylan’ın Neo Barok ve Ampir tarzındaki eserleridir.
Konuya Dolmabahçe Caddesi üzerinden girmişken bu caddeden biraz bahsedelim. Bu yolun her iki tarafı kocaman çınar ağaçları ile süslüdür. Yürüyüş yapmaktan keyif alacağınız bir yer olarak hafızalarınıza dokunacaktır. Burada kendinizi Dolmabahçe Sarayı’na açılan bir kapı önünde fotoğraf çekerken bulunmanız olasıdır. Ancak caddeden devam ettiğinizde gizli bir bahçeye açılan bir kapı daha göreceksiniz. İşte bahse konu Resim Müzesi burada bulunuyor! Konuya giriş yaptıktan sonra Milli Saraylar Resim Müzesi’ne ulaşım bilgilerinden bahsedebiliriz. Buraya eğer özel aracınız ile gelmek isterseniz Dolmabahçe Sarayı önündeki otoparkı kullanmanızı öneririm. Ardından buraya kısa bir yürüyüşle ulaşabilirsiniz. Toplu ulaşım kullanacaksanız Hacıosman-Yenikapı metrosunun Taksim istasyonundan Kabataş’a aktarma yapıp kısa bir yürüyüş ile müzeye ulaşabilirsiniz. Ayrıca Beyazıt Eminönü tramvaylarının son durağı Kabataş’tır. Eğer Beşiktaş’a toplu ulaşım ile ulaşırsanız meydandan oldukça yakındır. Anadolu yakasından gelecekler ise Üsküdar-Kabataş hattını veya Beşiktaş iskelesini kullanabilir.
Dolmabahçe Sarayı’nın bir bölümünü oluşturan Veliahd Dairesi, Tanzimat dönemi sonrası şehzadelerin serbest yaşama geçişlerinin bir simgesidir. Sarayın bu bölümü Dolmabahçe Sarayı’ndan bağımsız olarak gezilebilir. Dolayısıyla buraya iki farklı şekilde girebilirsiniz. Ya Dolmabahçe ana giriş kapısından ya da az önce bahsettiğim Dolmabahçe Caddesi üzerindeki kapıdan. Dolmabahçe Sarayı’nı daha önceden birden fazla kere keşfetme şansını bulsam da sarayın bu bölümünü nedense hep pas geçmiştim. Bunun büyük bir eksiklik olduğunu keşfedince farkına vardım. Veliahd Dairesi yıllardır Resim ve Heykel Müzesi olarak bilinmekteydi. Milli Sarayların burayı kendi koleksiyonu için devralması ile 2021 Ocak ayında Cumhurbaşkanı’nın katılımı ile açıldı. 11 bin metrekarelik alanda 34 salon ve 553 adet eser sergileniyor. Koleksiyon Topkapı Sarayı depolarında muhafaza edilen tabloların envantere dahil edilmesi ile büyümüş. Saray resminin tek temsilcisi olma özelliğini sahiplenen koleksiyon Konstantin Kapıdağlı, Rupen Manas, Stanislaw Chlebowski, Fausto Zonaro, Ivan Konstantinoviç Aivazovsky, Pierre Desire Guillemet, Eugene Fromentin, Stefano Ussi, Felix-Auguste Clement, Şeker Ahmed Paşa, Osman Hamdi Bey, Şevket Dağ ve Abdülmecid Efendi gibi ressamların eserlerini barındırıyor. İki kattan oluşan yapı geniş bir arka bahçeye, Boğaz manzaralı bir ön bahçeye, bir kafeteryaya, müze dükkanına ve çay salonuna sahip.
Milli Saraylar Resim Müzesi’ni Pazartesi günleri hariç her gün, 09:00-16:00 saatleri arasında gezebilirsiniz. Unutmayın Pazartesi günleri tüm dünyada çoğu müze kapalıdır. Son yapılan bir değişiklikle artık Milli Saraylara bağlı köşkler ve müzelerde de (bazı istisnalar hariç) Müze Kart geçerli. Yani Milli Saraylar Resim Müzesi’ne de Müze Kart’la ücretsiz giriş yapabilirsiniz. Resimler hakkında daha detaylı bilgileri audio guide cihazları ile sağlanıyor, bunları girişte temin edebilirsiniz. Salonlar kalın halılar ile kaplı olduğundan içeri galoş giyerek giriş yapıyorsunuz.
Şimdi gelelim Milli Saraylar Resim Müzesi hakkında kısa bilgilere: Müzenin iki farklı ikram salonu bulunuyor. Biri bina içindeki Şeker Ahmed Paşa Çay Salonu, diğeri Limonluk adı verilen kış bahçesini andıran Limonluk Kafe. Şeker Ahmed Paşa Çay Salonu’na girmek için bilet almanıza gerek yok. Harika bir boğaz manzarasına karşı kendinizi bir saraylı gibi hissedip bu atmosferi soluyabilirsiniz. Limonluk Kafe ise arka bahçe. Arka bahçe deyip geçmeyin bahçe içindeki süs havuzunda kuğular yüzerken, bakımlı yemyeşil bir bahçede şehrin tam ortasında bir huzur köşesi hayal edin. Fiyatlar konusunda endişe etmeyin. Milli Saraylar’a bağlı işletmeler olduğu için yüksek hesaplar görmeyeceksiniz. Eğer yemek yeme niyetiniz varsa Dolmabahçe Sarayı bahçesinde Milli Saraylar’ın Boğaz’a sıfır noktada bir restoranı bulunuyor.
Resim müzesi Dolmabahçe Sarayı’nın arka tarafında bulunuyor. Birbirleri arasında bahçelerinden geçiş yapmak mümkün. Resim Müzesi’nin bahçesinden Dolmabahçe Sarayı’nın bahçesine geçiş yapabilirsiniz. Ancak tersi durumunda geçiş yapacağınızdan emin değilim, çünkü turnikeler var. Bunu özellikle yazmak istedim çünkü müzeyi gezmeseniz bile sarayın bahçelerinde Boğaz’ı seyredebilir kafeteryada soluklanabilirsiniz.Müze’den çıkar çıkmaz mutlaka kendinizi Boğaz tarafına atın. Ön bahçede sizi harika bir manzara ile saray mimarisi karşılayacak. Biraz müzenin yeni halinden, salonlardan ve eserlerden söz edelim. Açıkçası harika bir mimariye sahip Veliahd Dairesi’nin içinde harika bir manzara göremiyorsunuz. Eserler zarar görmesin diye yapıldığını düşündüğüm aşırı karanlık odalar loş ışıklar ile aydınlatılmış. O kadar karanlık ki resimler dışında yolunuzu bulmak güç oluyor. Ayrıca sarayın tavan ve dekor süslemelerini görmek çok zor oluyor. Belki de ziyaretçilerin sonsuz varaklı altın yaldızlara dalmayıp eserlere odaklanmasını sağlamak için olabilir. Müzenin ilgi çekici özelliklerinden biri Halife Abdülmecid. Ressam olan ve sarayın son sakini olarak bilinen Sultan’ın resimleri, resim araçları ve atölyesi canlandırılmış. Müzede 300’ü aşkın eser olduğunu belirtmiştim. Osmanlı Dönemi Sultanları’na ait portreler koleksiyonun önemli bir bölümü. Ressam Halil Paşa tarafından 20. yüzyılda yapılan portre sergileniyor. Konu Fatih olunca son dönemde akıllara gelen ve Londra’daki Christie’s Müzayede Evi tarafından 25 Haziran günü açık artırmaya çıkarılan tablo. Bu tablo düzenlenen müzayedede İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun talimatıyla 7 milyon 923 bin liraya satın alındı. İBB binasında sergi salonunda sergileniyor.
En çok ilgimi çeken çalışmalardan biri Süleyman Seyyid’in natürmort eserleri oldu. Bir fırçanın yarattığı harikaları çok az resimde gördüm. Koleksiyondaki bazı eserler ise Paris’ten Goupil Galerisi’nden satın alınan eserler. Bunu ilginç yapan ise tamamen o dönemin beğenilerini gösteriyor olmaları. Sultan Abdülaziz ve yaveri Ahmed Ali Bey (Şeker Ahmet Paşa)’nın tercihlerini görebiliyoruz. Mustafa Kemal Atatürk’ümüzün bir tablosunu da 21 numaralı salonda görebilirsiniz. Resim yorumlamak bir uzmanlık alanı, onu değerli kılan ise aynı resme bakıp farklı yorumlar yapabilmek. Kimisi bir ışık, kimi huzur, kimi de gerçeklik görmek ister. Yorum yapılacak çok unsur var, siz kendi yorumunuz ile taçlandırın derim. Unutmadan fotoğraf çekimi yasak, bu yüzden mutlaka gidip kendi gözlerinizle görmenizi öneriyorum!