Bu yazıyı Şişlili bir seçmen olarak, aynı zamanda da Şişli Gazetesi ve Şehri İstanbul Gazetesi’ni yayınlayan bir gazeteci olarak kaleme alıyorum.
Son dönemlerde Şişli Belediye Başkan’ı Mustafa Sarıgül yine Şişli’yi ve Şişliliyi kullanarak kendinden sansasyonlarla söz ettirmeye ve gizem yaratmaya devam ediyor.
Sarıgül düne kadar Büyükşehir ile ilgili işlerini çözmek için İBB Başkan’ı Kadir Topbaş ile yakınlığını her platformda dile getiriyor. Başkandan da bir aksi açıklama ve eleştiri gelmemesi de onu daha çok konuşmaya ve fütursuzca davranmaya itiyor.
Bugünlere gelindiğinde de tam tersi açıklamalarda bulunması dikkat çekici.
Geçtiğimiz meclis toplantısında “Artık zaman geldi. Hem Büyükşehir Belediyesi’ni hem de başbakanlığı almanın zamanı geldi” diye açıklama yaptı.
Bu açıklamaları yaparken bir taraftan Şişli Belediye Başkanlığı’na hazırlık yapıyor olması, beni “kullanıldığımız” düşüncesine sevk ediyor.
Hatta yine bir meclis toplantısında “Hiçbir şey olamazsam Galatasaray’a başkan olurum” diyecek kadar da koskoca camiayla alay etmişti. Ama ne gariptir ki o camianın yöneticileri de Mustafa Sarıgül’e teşekkür mahiyetinde oğlu Emir’i yönetime almıştı. Sonrasında da Emir ilk genel kurulda da içerisinde bulunduğu yönetimden istifa ederek karşı listeye girip yine yeni yönetimde yerini almıştı. Tüm bunlar yaşanırken, hiçbir şey olmamış gibi davranılması tüm etik kuralların çiğnenmesi bundan sonraki yaşanacakların göstergesidir.
Bütün bu gelişmelerde “nerede olursa olsun olmalıyım” mantığı yatmaktadır. O yüzden haykırıyorum.
Buna izin veren vesile olan, bunu görüp tepki koymayan herkese haykırıyorum. Sonunda geçmişte olduğu gibi Sarıgül ile birlikte olanların akıbeti gibi kaybeden yine siz olacaksınız. Dolayısı ile de biz kaybetmiş olacağız.
Bir de birilerinin kendine “Şimdi açıklayamayacağım ama bana ülke ile ilgili çok önemli bilgiler verildi” açıklaması benim içimi sızlatıyor.
Bu ne demek? O birileri kim? Bu sözler neden söylenir?
Gerçi artık herkes bu soruların cevabını üç aşağı beş yukarı biliyor.
Hani bir politikacı zirveye çıkmak için bir yerlerden ve birilerinden icazet alır ya. Sanki bir övünç kaynağıdır. Sarıgül de övünerek Belediye Meclisi’nde anlatıyor ve tüm bunlar kayıt altına alınıyor.
Bu ironi daha nerelere gidiyor biliyor musunuz?
Bu günlere gelene kadar Başbakan’dan, bakanlara ve Ak Partili yöneticilerle çok yakın ilişkiler içerisinde olduğunu sürekli vurgulaması ve bu politikasında da başarılı olduğu bir gerçektir.
Hatta Şişli Belediye Başkanlığı seçim dönemlerinde Mustafa Sarıgül’ün sıklıkla ifade ettiği, Ak Parti Şişli siyasetçilerine ben sizin Başbakanınızla ve ailesiyle çok yakınım siz kim oluyorsunuz diye fırça attığı da biliniyor. Garip doğrusu.
Hatırlıyorum da Baykal döneminde CHP’yi bölmesi için Sarıgül’ün görevlendirildiği bile konuşuluyordu. CHP’de yaşanan Kılıçtaroğlu değişiminden sonra herkesi CHP’ye destek olmaya çağırdı. CHP’den umduğunu bulamayınca şimdilerde Türkiye Değişim Hareketini tekrar faaliyete geçirerek ve tüm ilçelerde yeniden ilçe başkanlıkları oluşturuyor.
Bunlar olup biterken belediye seçimlerinde Sarıgül’ün karşısına çıkan adaylar –çıkartılan mı demeliyim bilemiyorum- nedense hep çok güçsüz. Şişlili hep alternatisiz kalıyor.
Herkes şapkasını alıp masanın önüne koymalı. Yoksa Sarıgül bilmecesini bir türlü çözemeyeceğiz.