Geçtiğimiz hafta yükselişe geçen dolar/TL paritesi, Merkez Bankası'nın attığı parasal sıkılaşma adımlarıyla frene bastı. Piyasalar Merkez Bankası'nın yarın açıklayacağı faiz kararını bekliyor. Konuya ilişkin görüş veren Ekonomist Rahmi İncekara, Merkez Bankası açısından çok zor bir karar olacağını söyleyerek, "Merkez Bankasının politika faizini 8,25'te tutacağını, piyasa faizleriyle sürecin devam edebileceği ve likiditeyi keserek diğer enstrümanları kullanarak faiz artırımını en son ihtimal olarak değerlendireceğini söyleyebiliriz" dedi.
Piyasalar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) 20 Ağustos'ta açıklayacağı faiz kararını bekliyor. İstanbul Kent Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Rahmi İncekara Merkez Bankası'nın açıklayacağı faiz kararına ilişkin değerlendirmede bulundu. İncekara, Merkez Bankası açısından zor bir karar olduğuna işaret ederek, politika faizinin 8,25'te tutulacağını söyledi.
İncekara, tüm piyasaların faiz kararını merakla beklediklerinin söyleyerek, "Ağustos ayında yaşanan gelişmeler, faiz kararı konusunda piyasaların yakından takip ettiği bir veri olarak karşımıza çıktı. Merkez bankası aslında uzun süredir faiz indirim trendiyle yoluna devam ediyordu. Son ay faizi değiştirmeyerek yüzde 8,25'te sabit tuttu. Piyasadaki gelişmeleri izleyerek karar vereceğini belirtti. Merkez bankası yine beklenen enflasyonla ilgili bir revizeye giderek, beklenen enflasyonu yıl sonunda yüzde 8,9'a yükseltti. Politika faizi de yüzde 8,25 olunca, şuanda Türkiye resmen negatif reel faiz veren bir ülke konumuna geldi. Dolayısıyla negatif reel faiziyle beraber kredinin işlemesi ve paranın bollaşmasıyla birlikte bütün ekonomik aktivitelerin daha da yoğunlaştığı bir dönem içerisine giriyoruz. Ağustos ayı itibariyle döviz kurlarında ciddi anlamda bir volatilite geldi. Özellikle dolarda ciddi anlamda bir artış yaşandı. Dolar artışıyla birlikte euroda da bir artış meydana geldi. Negatif reel faiziyle beraber döviz kurundaki yukarı yönlü hareketin devam etmesi, özellikle Merkez Bankası tekrar faiz artıracak mı sorusunu gündeme getiriyor. Fakat merkez bankası şuan da elindeki diğer araçları kullanarak, bu sürecin üstesinden gelmeye çalıştığını gözlemliyoruz. Özellikle piyasaya verilen likiditenin ciddi anlamda kısıldığını gözlemliyoruz" ifadelerini kullandı.
"Merkez Bankası muhtemelen bir faiz değişikliğine gitmeyecek"
Piyasaların Merkez'den gelecek faiz kararına odaklandığını kaydeden İncekara, "Merkez Bankası muhtemelen bir faiz değişikliğine gitmeyecek. Politika faizini yüzde 8,25'te tutacak gibi gözüküyor" dedi. Kuru kontrol altına almak amacıyla MB'nin bankalar arası borç alma limitlerinin yarı yarıya indirildiğinin altını çizen İncekara, "Piyasaya likidite sağlanmasında yarı yarıya bir düşüşün söz konusu olduğunu gözlemliyoruz. Merkez bankası aslında piyasaya biraz daha az likidite vererek döviz kurlarını kontrol etmeye çalışıyor. Diğer taraftan Türkiye'nin gösterge faizinin de yüzde 13,25'e çıktığını, aynı zamanda mevduat faizlerinin de artığını ve bankaların kredi verirken biraz daha yüksek faiz kullandığını gözlemliyoruz. Piyasa biraz daha yüksek faizli olarak fonlama yaptığını görüyoruz. Politika faizinde ise şuan da yüzde 8,25 olarak görüyoruz. Merkez bankasının elinde politika faizi yok. Merkez bankasının uzun süreli olarak bakıldığında ilk etapta faiz dışındaki diğer enstrümanları kullanabileceğini görüyoruz. Özellikle gecelik koridorda, 150 baz puan alt ya da 150 baz puan üstte kullanabilme alanı söz konusu. Diğer tarafta da geç likidite penceresi (GLP) bulunuyor. Bu da özellikle, politika faizinin 300 baz puan üstünü ifade ediyor. Özellikle bankalara ve piyasalara borç verirken, 300 baz puanda daha maliyetli bir fonlama yapabileceği gerçeği söz konusu. Faiz kararının yapılacağı toplantıda verilecek kararda, Merkez Bankası muhtemelen bir faiz değişikliğine gitmeyecek. Politika faizini yüzde 8,25'te tutacak gibi gözüküyor" açıklamalarında bulundu.
"Merkez Bankası açısından oldukça zor bir karar bizi bekliyor"
İncekara, bir başka ihtimalin geç likidite penceresi üzerinden fonlamanın yapılacağını söyleyerek, "Dolaylı yoldan bakıldığında örtülü bir faiz artırımı anlamına geliyor. Örtük yoldan bir 300 baz puanlık faiz artışı da söz konusu olabilir. Politika faizini sabit tutar, ancak fonlamayı geç likidite penceresi olarak yüzde 11,25 üzerinden gerçekleştirebilir. Merkez Bankasının politika faizi üzerinde bir değişikliği olmayacaktır. Merkez Bankasının likiditeyi keserek, piyasaya daha az likidite vererek bunun dövize kaçmasını engellemeye çalışacağını söyleyelim. Politika faizinin artması demek, ciddi anlamda pandemi nedeniyle para basımı söz konusu. Bu para basımından dolayı da maliyetlerin biraz daha artması anlamına gelecektir. Bu da bütçeye bir yük anlamına gelecektir. Merkez Bankasının faizi artırması aynı zamanda biraz daha borçlanma maliyetlerinin artması anlamına gelecek. Bir diğer tarafta Türkiye ekonomisinin özellikle ikinci çeyrekteki büyüme rakamlarının biraz daralma yönünü gösterdiğini unutmayalım. Üçüncü çeyrekte tekrar bir toparlanma olacaktır. Pandemi nedeniyle tabi ki para basımı da var. Merkez Bankası açısından oldukça zor bir karar bizi bekliyor. Dolayısıyla Merkez Bankasının politika faizini değiştirmeyeceğini, piyasa faizleriyle sürecin devam edebileceği ve likiditeyi keserek diğer enstrümanları kullanarak faiz artırımını en son ihtimal olarak değerlendireceğini söyleyebiliriz. Türkiye rekabetçi kur politikasıyla yoluna devam ederek, TL'nin adil değeri noktasına kadar kur hedeflemesine gitmeyecektir" diye konuştu.