CHP Sözcüsü Faik Öztrak, Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal'ın görevden almasının ardından Türk lirasında yaşanan değer kaybını değerlendirdi. İktidarın ekonomi yönetimini sert sözlerle eleştiren Öztrak, Erdoğan'ın bedduasının tuttuğunu söyledi. Öztrak'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
10 yıl önce kadına karşı şiddeti ve aile içi şiddeti önlemek için hazırlanan İstanbul Sözleşmesi'ni tek bir imzayla fesh etti bir gecede. Yetmedi faiz sebep enflasyon sonuç safsatasına ideolojik körlükle inanan kesimleri memnun etmek için de daha 4,5 ay önce atanan Merkez Bankası Başkanı'nı gece yarısı kurban etti. Faizleri sanki kendisinden habersiz artırmış gibi, başkanı görevden aldı. Böylesine keyfi bir yönetim, dünyanın neresinde var?
"BU OPERASYONLARIN BEDELİ MİLLETİMİZE ÇOK AĞIR OLUYOR"
İyi işleyen demokrasilerde, milletin kahir ekseriyetiyle inatlaşılmaz. Sırf kendi ideolojik tabanını tatmin etmek için, kadınlar, çocuklar, şiddet karşısında korumasız bırakılmaz. İyi işleyen demokrasilerde yöneticiler 'emin' olur. Milletin istikbalini ve ikbalini parti kongrelerine meze yapmaz. Sürekli çark etmez. Ama ne yazık ki, kibir ittifakının kendi ikbali söz konusu olunca, milletin refah ve huzurunun hiçbir kıymeti harbiyesi kalmıyor. Erdoğan'ın kendisinin ve ortağının parti kongrelerinde, ellerini rahatlatmak için yaptığı bu operasyonların bedeli, milletimize çok ağır oluyor.
"TÜRKİYE ANAYASAL BİR DEVLET OLMAKTAN ÇIKTI"
Bugün Türkiye Cumhuriyeti anayasal bir devlet olmaktan çıktı. Kağıt üstünde anayasası olan bir devlet haline geldi. Keyfilik kuralsızlık had safhada. Milletimiz cuma geceleri huzur içinde yastığa başını koyamıyor. Her cumartesi sabahı yeni bir kargaşaya uyanılıyor. Geçtiğimiz hafta sonu da sabah uyandık Resmi Gazete'ye bir baktık, bir el ülkenin altını üstüne getirmek için elinden geleni ardına koymuyor. Bir de hafta içinde yaşadıklarımız var. Erdoğan vesayeti altındaki Meclis Başkanı'nı ve vesayeti altındaki Yargı'yı araç olarak kullanarak önce bir milletvekilinin vekilliğini düşürdü sonra da Anayasa Mahkemesi'ne bir parti için kapatma davası açtı.
"ERDOĞAN'A MERKEZ BANKASI BAŞKANI DAYANMIYOR"
Dün gece yarısından itibaren piyasalar, bir kez daha yangın yerine döndü. Dolar Asya piyasalarında 8 lira 40 kuruşa kadar çıktı. Kamu bankalarının hazine birimleri 4,5 ay aradan sonra, yeniden fazla mesaiye başladı. Piyasalara damat usulü arka kapıdan müdahale söylentileri, yeniden konuşulur oldu. Faizi yüzde 17'den yüzde 19'a çektikten iki gün sonra, Türk lirasının tek bir günde dolar karşısında yüzde 10'un üzerinde değer yitirmesine sebep olmak. Yüksek faizle milleti ezerken, Türk parasını pul etmek, milleti pahalılığa ezdirmek, görülmemiş bir beceriksizliktir. Bunun müellifi de, sorumlusu da, Erdoğan'ın şahsım hükümetidir. Şahsım hükümeti sebep, buhran, sonuçtur. 10 Temmuz 2018'de göreve başlayan Erdoğan şahsım hükümeti, bugün 987. gününü doldurdu. Bu 987 günde Erdoğan'a, Merkez Bankası Başkanı dayandırmak mümkün olmadı.
"BIRAKTIĞI YERDEN DEVAM EDİLECEKTİ, O ZAMAN BAŞKAN NEDEN GÖREVDEN ALINDI?"
Erdoğan en son bu hafta sonu, dördüncü Merkez Bankası başkanını atadı. Yani Erdoğan, her 246 günde bir, Merkez Bankası Başkanı değiştirdi. Son başkan sadece 132 gün koltuğunda oturabildi. Eskiler birine beddua etmek istediğinde; 'Padişaha vezir olasın' dermiş. Artık bu beddua, bu rejim sayesinde, 'Erdoğan'a Merkez Bankası Başkanı olasın' oldu. Erdoğan; İlk başkanı faizi indirmediği için halletti. İkinci başkanı faizi artırmadığı için halletti. Üçüncü başkanı faizi artırdığı için halletti. Dördüncü başkanı da faizleri indirsin diye getirdi. Ama o, daha ilk toplantısında, 'Yakın zamanda faiz indirimi yok' mesajı verdi. Yetmedi, 'Görevden alınan Naci Ağbal'ın, 'bıraktığı yerden devam edeceğini' söyledi. Madem önceki başkanın bıraktığı yerden devam edilecekti, o zaman başkan neden görevden alındı? Kimse milletin aklıyla alay etmesin. Bir insanın fikri neyse zikri de o olur. Madem faiz artıran Merkez Bankası Başkanını, bir gece yarısı kararıyla azledecek kadar acil bir durum var, yapılacak iş bellidir. Bir an önce Para Politikası Kurulunu olağanüstü toplantıya çağırmalıydınız ve faiz kararını geri almalıydınız. Sonra da bunun sonuçlarıyla yüzleşmek. Ardından gerekeni bilmeli ve sandığı milletin önüne getirmeliydiniz."
"HESABINI SİZDEN SORARIZ"
Bu milletin çarçur edilecek, bir 128 milyar doları daha kalmadı. 12 Mart itibariyle, Merkez Bankası'nın döviz bilançosu, 43 milyar dolar açık veriyor. Sayelerinde Merkez Bankası'nın kasasında, kendine ait dövizi kalmadı. Hepsi emanet, yani başkasına ait. Bugün dolar kurunu 7,80'lerde tutabilmek için, birileri yoğun şekilde döviz satıyor. Ama doların ateşi düşmedi. Çok açık söyleyeyim. Eğer bugün kamu bankaları eliyle, arka kapı operasyonlarıyla, eldeki emanet rezervler de yakıldıysa, bunları da 128 milyar doların üzerine koyar, hesabını da sizden sorarız. Ayrıca sabah bakanların açıklamalarına baktık döviz kasası açık verirken, çok ciddi sonuçları olacak 'sermaye kontrolü' gibi şüyu vukuundan beter fikirleri öyle kamuoyunun önüne çıkıp rahat rahat telaffuz etmeyin.
"SORUMLUSU ERDOĞAN'DIR"
Biz buharlaşan 128 milyar doların hesabını sordukça, Erdoğan; 'Başınıza damat kadar taş düşsün' diyerek, beddua etmişti. Bedduası tuttu, ne yazık ki milletin başına, damat kadar hatta damattan daha büyük taş düştü. Bunun sorumlusu da Erdoğan'ın kendisidir."