Sağlık Bakanı Fahrettin Koca başkanlığında toplanan Bilim Kurulu toplantısı sona erdi. Toplantıda coronadan kaynaklı artan vaka sayıları ve can kaybı ele alınırken, yeni tedbirler de gündeme geldi. Toplantının ardından Sağlık Bakanı Koca, salgının seyrine ilişkin değerlenlendirmelerde bulundu.
Sağlık Bakanı Koca’nın açıklamalarında satır başları:
* Bir yıl boyunca tüm dünyanın ortak gündemi pandemi oldu. Hepimizin hayatını değiştirdi. Virüsün bulaştığı kişi sayısı dünyada 69 milyonu buldu. 1,5 milyonu aşkın insan Covid-19 nedeniyle hayatını kaybetti.
* Ülkemizde sınırlarımızı kapatma dahil her türlü tedbir uygulanmıştır. Pandemi mücadelesinin başından itibaren Bilim Kurulumuz yol gösterici olarak katkı sağlamıştır. Kurulumuz, yeni bilimsel çalışmaları ve gelişen yeni durumları sürekli değerlendirmiştir.
“TEDBİRLERİMİZİ SIKLAŞTIRIYORUZ”
* Nisan ayında önemli bir artış gösteren bulaşma hızı, aldığımız tedbirler sayesinde kontrol alına alınmıştır. Bunda toplumsal hareketleri azaltıcı hareketlerin yanında, gittikçe artan test kapasitemiz ve izolasyon tepkisi olmuştur.
* Ülkemizde de son birkaç ay içinde bir artışla yüz yüze geldik. Havanın soğuması, insanların kapalı mekanlarda toplanması bizi alevlendirmeyle yüz yüze getirdi. Toplam test sayısı 20 milyonu buldu, pozitif vaka sayımız 1,5 milyonu aştı. 15 bini aşkın insanımızı kayıp verdik. Tedbirlerimizi sıklaştırıyoruz.
* Toplumsal hareketleri azaltıcı hareketler, maske ve mesafe zorunluluğu, HES kodu, mesailerin kademelendirilmesi, filyasyon ekipleriyle temaslı taraması ve izolasyonlar, çağrı merkezleri ve aile hekimlerimizce takip gibi bir dizi tedbirleri daha sıkı uyguluyoruz.
“İSTANBUL, ANKARA VE İZMİR’DE VAKA ARTIŞI DÜŞMEYE BAŞLADI”
* Günlük vaka sayısında 5 kattan fazla, vefat sayısında yüzde 55’den fazla artış görüyoruz. Ülke genelinde yatan hasta sayılarımız artmakla birlikte, bazı illerimizde bu daha belirgin.
* Sınırlı sayımızda ilimizde yüksek risk devam etmektedir. Hatay, Adana, Samsun, Antalya, Mersin ve Ordu’da vaka sayılarımız artmaya devam ediyor. Hastanelerimiz, yoğun bakımlarımız ciddi yük altında. İstanbul, Ankara, İzmir, Kocaeli, Bursa, Kahramanmaraş, Gaziantep ve Konya’da vaka artışı düşmeye başladı. Ancak yatan hasta sayısı bakımından yüksek doluluk oranı devam etmektedir.
* Mesai sürelerinin kısaltılması, bazı iş yerlerinde hizmet verilmemesi, sokağa çıkma kısıtlaması gibi günlük hayatın akışının kısıtlanması ertelenemez hale geldi. Ülke olarak birlikte hareket etmemiz, zorunlu kısıtlamalara gönüllü kısıtlamaları da eklememiz mümkün olacaktır. Sokağa çıkma kısıtlamasına vatandaşların büyük destek verdiğini gözlemledik. Tedbirlerin etkisini takip ediyoruz ama henüz başındayız.
AŞI ÇALIŞMALARINDA SON DURUM
* Dünyada yürütülen çalışmaların birçoğu başarısını kanıtlamış değildir. Kendi çalışmalarımız bir yana etkisi ve güvenirliğini kanıtlamış aşılara erişebilmenin gayreti içindeyiz. Ülke olarak güvenirliği ve etkisi kanıtlanmış, ülkemiz şartlarında alternatif aşıları temin etmek için gayret gösterdik.
* Kademeli olarak 50 milyon doz aşı gelecektir. Geliştirilen yerli aşılarımızda Nisan ayında Faz3 çalışmasına geçebileceğimizi umuyoruz. Bilimsel dayanaktan yoksun tartışmalardan uzak kalarak, toplumu aydınlatan bilim insanlarımıza, siyasetçilerimize teşekkür ediyorum.
* Aşı 14-21 gün arayla 2 doz halinde uygulanacaktır. Vatandaşlarımıza bedelsiz olarak verilecek ve başta aile sağlığı merkezlerimiz olmak üzere sağlık kuruluşlarımızdan yararlanacaktır. Aşıyı yaptıranlar kaydedilecektir. Temaslılarda olduğu gibi aşılı vatandaşlarımız da merkezi veriden takip edilecektir.
* Kısıtlayıcı tedbirlerin etkisi yakından takip edilmektedir. Henüz daha başındayız. Bulaşma hızını düşürmemiz ve kısıtlılık süresini kısaltmamız mümkün olacaktır. Aşı çalışmalarıyla ilgili gelişmelere ayak uydurmamız, sürece aktif olarak ayak uydurmamıza bağlı.
“İSTANBUL’DA HASTANE YÜKÜ SÜRÜYOR”
* Bugün bazı tablolarla salgının seyrini kısaca göstermek istiyorum. Vaka sayısının arttığı iller Hatay, Mersin, Adana, Antalya, Samsun, Ordu ve İzmir. Ankara, İstanbul ve Uşak dahil birçok ilin aşağı düşmeye başladığını görüyoruz.
* İstanbul’da servis doluluk oranı yüzde 58.6, yoğun bakım doluluk oranı 68.2, solunum cihazı doluluk oranı yüzde 40,2. Görüldüğü gibi İstanbul’da hastane yükü sürüyor.
* Ankara’da servis doluluk oranı yüzde 57.7, yoğun bakım doluluk oranı yüzde 73.5, solunum cihazı doluluk oranı yüzde 31.0. İzmir’de servis doluluk oranı yüzde 57.9, yoğun bakım doluluk oranı yüzde 77.6, solunum cihazı doluluk oranı yüzde 56.5.
* Hatay hasta vaka sayısının hastane yükünün artığı illerimizden birisi. Yoğun bakım yüzde 84.8, solunum cihazı yüzde 79.3. Adana vakanın son iki haftadan bu yana arttığı, artış hızının d üşmeye başladığı ilimiz. Yoğun bakım doluluk oranı yüzde 78, solunum cihazı yüzde 41.8
* Samsun hem vaka sayısının hem hastane yükünün artığı ilimiz. Yoğun bakım yüzde 80.8, solunum cihazı doluluk oranımız yüzde 60.7. Antalya hasta sayısının arttığı, hastane yükünün devam ettiği ilimiz, Yoğun bakım yüzde 68.5. Mersin vaka sayısının arttığı, hastane yükünün de arttığı bir ilimiz. Yoğun bakım yüzde 68.5.
* Birçok ilimizde olduğu gibi bu illerimizde yoğun bakım yatak kapasitemizi bu dönemde ayrıca arttırdığımızı, bazı illerimizde ara yoğun bakım sayılarımızı da önemli oranda arttırdığımızı söylemek istiyorum.
AŞI ERİŞİM NASIL OLACAK?
* Özellikle bu süreçte vatandaşımızın salgının seyri açısından kitlesel bağışıklamada erken dönemde yoğun aşı yapabilirliğimizin önemli olduğunu düşünüyorum. Erken dönemde yoğun şekilde aşılama yapılabilirse başarıya daha kolay ulaşaileceğimize inanıyoruz. Aralık-Ocak-Şubat aylarında yoğun aşıya erişimi çok önemsiyoruz.
* Erken dönemde aşının teslim edilebilirliği konusunda çok rahat olmadığını gördük. Özellikle birçok ülkenin binlerce, yüzbinlerce açıklamış olduğu sipariş ettiğini söylediğini aşıların teslim sürelerine bakmak lazım.
* Erken dönemde ilk 3 aylık zaman diliminde bu teslimatların yüksek olmadığını görürsünüz. Nisan ayından sonra teslim edilebilecek aşıya ihtiyacımız yok. Çünkü bir veya birkaç aşımızın Nisan ayı sonrasında devreye girebileceğini ümit ediyoruz.
* Aşının özellikle güvenilir ve etkin olmasını hedefliyoruz. Aşılarımızın geleneksel inaktif aşı yöntemi olduğunu biliyoruz. Sinovak aşısı ise çocukluk çağı aşılarımızı da üreten, geliştiren 6 tane farklı aşıyı üreten, aşı geliştirmeyle ilgilenen inaktif aşı üretmede başarısını ortaya koymuş olan bir firma. Şu an adını söylemeyeyim. Aşını geliştirdiğini söyleyen firmaların aşı geçmişinin olmadığını bilelim. Biz öncelikle inaktif aşıyı temin etme çabasında olduk.
“AŞININ ZORUNLU OLMASINI ŞİMDİLİK DÜŞÜNMÜYORUZ”
* Yaygın yapıldığını ve güvenilir yöntem olduğunu, sonuçlarını asla bildiğimiz bir aşıydı. Bu aşıyı biz Mart’tan sonra istersek Sinovak dahil olmak üzere birçok aşıyı alabiliriz. Bize Şubat ve Mart ayı dahil aşının teslim edilmesi çabasında olduğumuz için zorlandığımızı söyleyebilirim.
* Türkiye 2-3 ay içerisinde dünyanın birçok ülkesinden daha fazla aşıya sahip olduğunu görmüş olursunuz. Almanya aşısını Mart sonuna kadar ancak 11 milyon alabiliyor. Biz Şubat ayı sonuna kadar 50 milyona erişebiliyoruz. Daha sonrasında bunu arttırma gayreti içerisindeyiz.
* Pfizer Nisan ayı dahil olmak üzere ilk günden itibaren talepte bulunduk. Nisan ayı sonrası verilebilecek aşının bizim için önemli olmadığını söyledik. Bir rakam ifade ettiler biz bunun arttırılmasını istiyoruz. Bizim üç aylık zaman içinde 100 milyon doz aşıya ihtiyacımız var.
* Rusya’da üretilen aşıyı biliyorsunuz. Onunla ilgili de toksikolojinin bizim ülkemizde yapılma şartları önemliydi. Onu başlatıyoruz, o da başarılı olursa Rusya’da üretilen aşıyı temin etme noktasında bir sorun olmadığını söyleyebilirim. Bizim özellikle üzerinde durduğumuz, güvenilir olduğunu bildiğimiz inaktif aşıyı daha önemsiyoruz. Diğer aşıların uzun vade ilk defa uygulanıyor, sonuçlarını daha bilmiyoruz. Öncelikle inaktif aşıda ısrar ettik, ucuz olduğu için değil güvenilir olduğu için.
* Aşının doğrusu zorunlu Bilim Kurulumuzda tartışıldı, zorunlu olmasını şimdilik düşünmüyoruz. Daha çok vatandaşımızı ikna ederek kitlesel aşılamayı yaygın yapma hedefindeyiz. Ben süreçte vatandaşımıza aşının güvenirliği ve etkinliği net izah edilirse ben birçok kimsenin bu noktada farklı yaklaşacağına inanmıyorum. Birçok kişinin özellikle yaptıracağına inanıyorum.
* İnaktif aşı ölü virüs aşısı. Yıllar boyu bilinen yöntem. Uzun vadeli yan etkilerinin ne olduğunu bildiğimiz, daha güvenilir bulduğumuz aşı olduğunu, vatandaşlarımıza etkinliği de ortaya koyarak, Çin Sinovak faz3 çalışmalarını açıklamış olacak. Bizim kendi sonuçlarımızda zannediyorum 1 hafta içerisinde açıklanmış olacak.
* HES koduyla ilgili biz aşıyı yapılan kişinin HES koduna, e-nabıza işlemiş olacağız. Bazı yerlere giriş çıkış için şu an düşünmüyoruz. Bu dünyada da gündeme gelecek. Aşının yaygın uygulanmasıyla birlikte birçok kuruluş, şirket, yapı aşı yapılmasını önemseyecek. Aşının yaygın yapılma dönemi sonrası uçağa binmek, otobüse binmek için istenebilir. Ama bugünün konusu değil. Yaygın olarak yapıldıktan sonra gündeme gelebilir. Biz önden HES koduna aşıyı işlemeyi, e-nabıza da işlemiş olacağız. Bu anlamda sorun olmayacak.
* Bir hafta 10 gün içerisinde ara değerlendirilmesini bilmiş olacağız. Şu an 3 bin 700 kişiye aşı yapılmış oldu. Kimisine de ikinci dozun yapıldığını ve şu ana kadar herhangi ciddi bir yan etkinin olmadığını söyleyebiliriz. Bunun dışında aşıyı biz strateji olarak kimlere ne zaman yapılması gerektiğiyle ilgili Bilim Kurulu daha önce çalışmış, açıklama yapılmıştı.
* Aşıya sağlık çalışanlarımızdan başlayacağız daha sonra kademeli 65 yaş üstü, kronik hasta ve dört basamakta gerçekleşecek. İnaktif aşıların 2 ile 8 derece korunabildiği için, altyapımızda müsait olduğu için Türkiye’de birçok ülkeden farklı bir şekilde daha yaygın bu aşıyı yapabileceğimizi söylemek istiyorum. Çocukluk çağı aşılarımızla yüzde 98’lere varan oranlarda aşılamayı başarmış bir ülkeyiz.
* Aile sağlık merkezlerimiz, hastanelerimiz, eczanelerimiz, sağlık kuruluşlarımızda bütün yapıları değerlendirmek istiyoruz. Bununla ilgili kimlere, ne zaman nerede yapılması gerektiğini açıklamış olacağız. Aşı 3-4 gün içerisinde aşı ülkemize gelebilir. Bütün izinleri alınmış oldu. Geldikten sonra da iki hafta halk sağlığı ve Türkiye ilaç ve tıbbi cihaz kurumlarımızın labaratuvarlarında testleri yapıldıktan sonra kullanıma geçmiş olacak.
* Muhtemelen bu durumda ay sonu itibariyle sağlık çalışanlarımızdan başlamış olacağız. İlk gelecek parti 20 milyonun ilk 3 milyonu gelmiş olacak önümüzdeki günlerde.
* Kitlesel bağışıklamada antikor testi yaparak yapılmasının uygun olmadığını biliyoruz. Kimlere yapılmayacağını belirlemek önemli. 18 yaş altı, gebeler ve muhtemelen 4 veya 6 ay içinde geçirmiş olanlar haricinde kişilere yapılması düşünülmüş olacak.
* Aşının hamilelere uygulanması düşünülmüyor. Aşının 18 yaş altına uygulanması düşünülmüyor Mayıs-Haziran ayına kadar. Sonuçlarla birlikte 18 yaş altına geçilecek. 18 yaş altına ciddi bir hastalığı geçirmediğini, daha hafif atlattığını bildiğimiz işin ilk aşılamada 18 yaş altı yok.
YILBAŞINDA KISITLAMA UYGULANACAK MI?
* Yılbaşı gecesi dahil olmak üzere kısıtlamaların için de sayın Cumhurbaşkanımız açıklamıştı. Yılbaşı gecesi de kısıtlamaya dahil ama gün sayısının artıp artmama durumu bunu gelecek hafta sonuçları ve salgının seyri, yeni bir tedbir, kısıtlamayı daha genişletebilir miyiz gibi durumları gelecek haftaki sonuçlar belirleyecektir. Zaten gecenin kısıtlama içinde olduğunu belirtmek istiyorum.
“KISITLAMALARIN SONUÇ VERDİĞİNİ RAHATLIKLA SÖYLEYEBİLİRİM”
* Geçen hafta başı başlayan tedbirlerle birlikte gelecek hafta sonuçları daha net göreceğimizi düşünüyoruz. Ortalama 2 haftalık zaman diliminde sonuçları görmek mümkün. Şu an görünen kısıtlamaların yer yer sonuç verdiğini görüyoruz. Eğer bu anlamda alınması gereken farklı bir tedbir olursa bunu da zaten öneri olarak almış oluruz.
* Şu an yeni bir kısıtlama için erken olduğunu, gelecek hafta bu konuyla ilgili, salgının seyrine göre gerektiğinde yeni öneriler olabilir. Şu an için uygulanan kısıtlamaların erken dönemde de olsa yer yer sonuç verdiğini rahatlıkla söyleyebilirim. İstanbul vaka sayısının azaldığını, hastanelerde yoğun bakım hasta yükümüzün halen devam ettiğini söylemiştim.
216 SAĞLIK ÇALIŞANI HAYATINI KAYBETTİ
* Bu dönemde sağlık çalışanlarımız bildiğiniz gibi çok büyük yük altındalar. Sağlık çalışanlarımızın 1 milyon 100 binin üzerinde. PCR’yi pozitif, enfekte olan 120 bini geçti. Özellikle bu dönemde toplam çalışanların yüzde 10’unun geçmiş durumda. Hayatını kaybeden kişilerin sayısı ise bu dönemde 216 kişi oldu. Testi pozitif hayatını kaybeden sağlık çalışanlarımızın sayısı 216 oldu. Hepsine Allah’tan rahmet diliyorum.Bu dönemin hepsi görev şehidi oldu. Rabbim yakınlarına ve hepimize sabır versin.
“ÖLÜM BELGESİNİN KENDİSİ KARIŞIK”
* Özellikle şu dönemde ölüm sayılarının siyasetin konusu yapılmasına gerçekten çok üzülüyorum. Bildiğiniz gibi Mart ayında vefat edenlere uygulanan bir yaklaşım vardı, defnedilirken. Ceset torbalarında farklı mezarlıklarda özel defnedilmesi şeklinde bir anlayış sözkonusu idi. O dönemde bir genelge yayınladık. Şunu ifade ettik, Covid bir bulaşıcı hastalıktır, diğer bulaşıcı hastalıklar gibi defnin yapılmasını belirten özel ceset torbaları içinde olmamasını ifade eden bir genelge.
* Bulaşıcı hastalıklar nasıl defnediliyorsa Covid’in de aynı şekilde defnedilmesini belirten genelgeydi. Bu genelgeden sonra bulaşıcı hastalıklar olarak işlenmiş oldu. Ölüm belgesinde solda gördüğünüz sağ üst tarafında ölüm şekli yazar. Bu karışıklığı gidermemiz gerekiyor. 7 yıl önce uygulanan bir tablo. Daha sade olması gerekiyor.
* Ölüm belgesinin kendisi karışık. En üst tarafta ölüm şekli yazar, sol altta ise ölüm nedeni yazar. Ölüm şekli defnedilirken erken dönemde doğal mı, adli mi, bulaşıcı hastalıklar anlamında tedbir alınması gereken ölüm mü, sadece bunu belirtir.