CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, geleneksel hale getirdiği “Yıl sonu” değerlendirmesini, gazetelerin Ankara Temsilcilerine yaptı. Yanında Genel Başkan yardımcıları Faik Öztrak, Tuncay Özkan, TBMM Grup Başkanvekili Engin Özkoç ve basın Müşaviri Ömer Topsakal'ı alan Kılıçdaroğlu, ülkemizin adeta “savrulmakta” olduğunu belirti, “Allah sonumuzu hayretsin” dedi. Türkiye'nin yönetilemediğini, o yüzden toplumda kaygı ve karamsarlığın arttığını belirten Kılıçdaroğlu, karamsar olunmamasını, Türkiye'nin kendi iç dinamikleriyle bunları aşacağına inandığını söyledi. Sorunları toplumun önüne koyup iktidarı eleştirmekten çok, çözüm önerilerini gündeme getirdiklerini kaydeden Kılıçdaroğlu, birikimli insanların siyaset kurumuna sorunun çözümünü aktaramadığını, ülkemizde bugün böyle bir zeminin bulunmadığını anlattı.
ERKEN SEÇİM: CHP Genel Başkanı neden erken seçim çağrılarını yaptığını da şöyle açıkladı: “Erken seçimi Türkiye'nin giderek ağırlaşan faturayı ödememesi için istiyorum. Hükümetin tüm sorunları çözme kapasitesini kaybettiği görüyoruz. Bizde bu fatura daha ağırlaşmadan topluma gidelim diyoruz. Önümüzdeki seçimler bir iktidar-muhalefet seçimi olmasının ötesinde Türkiye'nin tepeden tırnağa yapılanması gerekiyor. Parlamenter sistem gerekiyor. Gecikilen her gün Türkiye'nin önüne daha ağır bir fatura konuluyor”
AİHM'NİN DEMİRTAŞ KARARI: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) tutuklu bulunan HDP eski Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın “Hemen serbest bırakılması”na ilişkin kararına karşı Cumhurbaşkanı ve MHP Genel Başkanı’nın açıklamalarından sonra hangi gelişmelerin yaşanabileceğine ilişkin soruyu şöyle cevaplandırdı: “AİHM'nin kararlarının Türkiye'de uygulanmasını Anayasa Mahkemesi söylüyor. ‘Ben bu karara uymam' dediğiniz zaman Avrupa'dan kendinizi tamamen tecrit etmiş oluyorsunuz. Demokrasi yükseltilebilir algısı tamamen yok edilir. Kararı uygulayacaklar ancak topluma ‘Elimiz mahkum' diyecekler. Kararın uygulanmamasının faturası ağır olur, bunu herkes biliyor. Kararı uygulamazlarsa da şaşırmam, daha önce anayasa kararlarını tanımadılar. Türkiye tamamen içe dönük bir ülke haline gelir. Kendi anayasanıza kurallar koyduysanız bu kurallara uymak zorundasınız.”
ERDOĞAN, GÖREVLENDİRİLDİ Mİ?: Ülkemizin, bölgesinde hava savunma sistemleri açısından en zayıf ülke olduğuna dikkat çeken Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “ Madem S-400 füze savunma sistemlerini aldınız, o zaman kurun. Ecevit'in, ambargolara karşı gösterdiği cesareti Erdoğan'ın da göstermesini isterim. Kurmazsa, 2,5 milyon dolara aldığınız sistemi çöpe atmakla dünyanın en pahalı hurdalığına sahip olursunuz. Bölgesinde hava savunma sistemi en zayıf ülke konumuna geldik. Acaba Erdoğan TC'nin dış ülkelere karşı çok zayıf bir duruma düşürülmekle görevlendirilmiş biri midir? Tank üretimi durdu, hava savunma sistemi çöktü, F-35'leri alamadık. Erdoğan ve ailesi Türkiye'nin güçsüz olması için elinden gelen her şeyi yapıyor. Türkiye ekonomi açısından dışarıdan talimat alır durumda.”
ERDOĞAN KİME TESLİM OLDU?: Ekonomi yönetiminde bakan, bürokrat ve sistem değişiklikleri yaşandığını, bu politikaların Türkiye'de yeni bir değişime yol açıp açmayacağı sorusunu Kılıçdaroğlu şöyle cevaplandırdı: “O politikaları uygulayan Erdoğan'dı. O politikaları uygulamadı diye Merkez Bankası başkanını görevden alan yine Erdoğan'dı. Yeni göreve gelenler Erdoğan'ın daha önce söylediklerinin tam tersini yapıyorlar. Kimin istifa etmesi lazım? Erdoğan'ın. 128 milyar dolarlık bir kaybın faturasını kim ödeyecek? Erdoğan'ın ödemesi gerekmiyor mu? ‘Ben iktidardan düşersem mahvolurum' diye düşünüyor. Erdoğan, iktidardan düşmenin maliyetini çok iyi biliyor. Şimdi uygulamaya çalıştıkları ekonomi politikalarının faturaları yine vatandaşa çıkacak. Erdoğan'ın ekonomiyle bir ilgisi, bir bilgisi yok. Ekonomiyle ilgili bir makale dahi okuduğunu düşünmüyorum. Asıl soru Erdoğan kime teslim oldu? Londra'daki bir avuç tefeciye teslim oldu. Erdoğan'ın yarın ne gibi bir politika izleyeceğini bende merak ediyorum. Merkez Bankası söylediklerinin tam tersini uyguluyor.”
BAHÇELİ'NİN ÇAĞRISI: MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, İYİ parti Genel Başkanı Meral Akşener'i yeniden partisine dönmeye çağırmasını Kılıçdaroğlu şöyle değerlendirdi: “Meral hanım, Bahçeli'ye gerekli cevabı verdi. Bir dönem CHP'yi eleştirme görevi Bahçeli'ye verilmişti. Bahçeli'nin eleştirileri yetmeyince birde Erdoğan eleştirmeye başladı. Elbette eleştirebilirsiniz. Ancak bizim söylemediğimiz cümleler üzerinden bizi eleştirmeye başlaması, Erdoğan'ın bir sağlık sorunu olduğunu düşündürüyor. Erdoğan'a, bizim söylemediklerimizi söylemiş gibi anlatan saraydaki adamlarını, ‘Sen bana nasıl yalan söyletirsin' diye sorup atması lazım. Eğer bilgi gelmeyip, hayal dünyasından bu yorumları yapıyorsa gerçekten ciddi bir sağlık problemi var. Arkadaşlarımdan Bahçeli'yi muhatap almamalarını istiyorum. Bizim siyasi rakibimiz AKP'dir. Ancak AKP diye bir parti yok, bir kişi var. Herkesin ona uyma zorunluluğu var.”
PARLAMENTER SİSTEME DÖNÜŞ: Politikalarını halktan yana yaptıklarını, Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem konusunda neler yapılması gerektiğini de birlikte hareket ettikleri siyasi parti genel başkanlarıyla konuştuklarını kaydeden Kılıçdaroğlu, “Daha sonra hep beraber bir araya gelip hangi maddelerin düzeltilmesi gerektiğini belirleyip ülkemizi 21. Yüzyılın yıldızı yapmak, tüm mazlum ülkelerin örnek alacağı bir ülke haline getirmek istiyoruz. Türkiye demokratik yollardan adaleti, hukuku sağladı algısını tüm dünyaya yerleştirmek istiyoruz” dedi. Kılıçdaroğlu sözlerini şöyle sürdürdü: “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem hakkında tüm muhalefet partileri hukukçularla birlikte çalışıyor. Tüm sorunları aşabilecek bir şekilde çalışma yapıyoruz. Davutoğlu'nun çalışması çok başarılı bir çalışma, Akşener'de yine aynı şekilde çalışıyor. Henüz bir araya gelip çatıştığımız veya ortak noktalarımız hakkında görüş alış verişinde bulunmadık. Bugün bir ortak metin çıkarabilirsek süreci daha hızlı
tamamlamış olacağız. Bütün partilerin katıldığı normlarla kararları belirleyebilirsek parlamenter sisteme daha hızlı dönebiliriz. Bir yıllık süreçte cumhurbaşkanın görevlerinin parlamentoya devredildiği bir sisteme geçebiliriz.
YIPRANMASINA YOL AÇAR:‘Cumhurbaşkanı adayı kim olacak' sorusu için tüm liderler oturur bir karar vermesiyle cevaplandırılır. Cumhurbaşkanı adayının kendi yetkilerinin parlamentoya devredileceğini bilmesi ve bunu desteklemesi gerekiyor. Cumhurbaşkanı adayının belirlenmesi sembolik bir makamda olacağı için çok önemli değil. Bugünden bir cumhurbaşkanı adayının belirlenmesi sadece yıpranmasına yol açar. Adaydan çok ilkelerden yola çıkmamız lazım. Bütün bunlar konuşulduktan sonra oturur birlikte karar veririz. Cumhur İttifakı'nda demokrasi olmadığı için bunları düşünmelerine gerek kalmıyor. Ancak Millet İttifakı'nda demokrasi kültürü var.”
İNTİKAM DAVASI: MİT TIR'ları davasına da değinen Kılıçdaroğlu, “Bu dava, farklı düşünenlerden intikam alma davasıdır. O davayı, hukuk davası olarak görmüyoruz. İşin içinde olan gazetecilerin bazıları beraat etti, bazıları müebbet hapis cezası aldı. Sonra hakimler değişti, kararlarda hakimlerle birlikte değişti. Ben bu davaları intikam davaları olarak görüyorum. Üniversitelerin özgür olduğu bir süreçte bu dönemde yaşananlar hukuk kitaplarında örnek olarak yer alacaktır diye düşünüyorum. Türkiye'nin en öncelikli sorunu hukuk sistemindeki çürümedir. Anayasa mahkemesi kararını tanımayan
yargıcı daha üst noktalara taşıyorsanız, bu talimat alan hakimin nerelere kadar varabileceğini gösterir” dedi.
DİNDARLIĞI NEREDEN BİLİYOR?: Hürriyet gazetesinin bir yazarının (Abdulkadir Selvi), “CHP'den dindar olması beklenemez” yorumunu da, Kılıçdaroğlu soru üzerine şöyle değerlendirdi: “Yazar, bunu hangi öngörüye dayanarak söylüyor bilmiyorum. Ancak dindar olmak tüzel kişilerin olabileceği bir şey değildir. İnanç kişiseldir. Bir kişi neye inanıyorsa, ona inancına saygı göstermek sadece CHP'nin değil her insanın ortak görevi olmalıdır. Birisinin daha az dindar, diğerinin daha dindar olduğunu kim nereden bilebilir? Allah birine böyle bir yetki mi vermiş? İnsanın manevi dünyası siyasete malzeme yapılmamalıdır. Ezanın bugün bilinen şekliyle okunma kararı parlamentoda alınmış. Ezan'ın Türkçe-Arapça okunmalı tartışmasını gereksiz buluyorum. Gündemi değiştirmek için yapılan tartışmalar.”
YA DEMOKRASİ YA TOTALİTER SEÇİMİ: Erdoğan, ne yaparsa yapsın yapılacak ilk seçimde gideceğini öne süren Kılıçdaroğlu, “Çünkü, bu yükü kaldıramazlar, kaldırılabilecek bir yük değil. Şimdi faizler arttı, yarın bankalarda faizlerini artıracak gelirde yok ne olacak? Erdoğan'ın üçüncü kez seçime girip girmeyeceğinin bir önemi yok. Erdoğan seçime girsin ve boyunun ölçüsünü alsın. Erken seçimi çağrısını diğer partiler de yapıyor” dedi.
Önümüzdeki seçimlerin bir parti seçimi değil, demokrasiyi isteyenlerle, totaliter rejimden yana olanların seçimi olacağını öne süren Kılıçdaroğlu, açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Olaya böyle bakmazsak asla uzlaşamayız. Değişik görüşlerde olan partiler olmamıza rağmen demokrasi noktasında uzlaşmamış Türkiye tarihinde çok önemli bir dönüm noktasıdır. Kendi ülkemize demokrasiyi, demokratik yollardan getireceğiz. Belki de cumhuriyet tarihinde ilk kez hiçbir grubu, partiyi dışlamadan hiçbir vesayeti kabul etmeyerek anayasamızı yapacağız.”
İlk kez diktatör sözcüğünü 2012 yılında Aydın'da yaptığımız bir mitingde kullandığını anlatan CHP lideri, Erdoğan'ın ‘yerli ve milli muhalefeti de biz yaratacağız' dediğini hatırlattı, Kılıçdaroğlu, “İş oraya kadar geldi. Türkiye şu an bir dikta yönetimi altındadır bunu hep birlikte görüyoruz. Görevini hakkıyla yapan çok sayıda hakim var. Bizim hiçbir yetkimiz olmadığı halde hakimlere talimat vermekle suçlanıyoruz” dedi.
CUMHUR İTTİFAKINDA ÇATLAK: Erdoğan'ın “Hukuk reformu açıklamalarından sonra Bahçeli'den daha sert açıklamalar gelmeye başladı. Cumhur İttifakı'nda reformlar açısından bir çatlak var mı?” sorusunu, Kılıçdaroğlu şöyle yanıtladı:
“Cumhur İttifakını yapay bir ittifak olarak görüyorum. Erdoğan'ın her söylediğinin geçerli olduğu bir ittifaktır. Erdoğan iktidarına süreklilik sağlamak için kendisini Bahçeli'ye tabi görüyor. Bu doğru değildir ve Cumhur İttifakı'nın kalıcı olduğunu düşünmüyorum. Ya da kalarak daha sert kararlar alabilirler. Allah kimseyi Erdoğan'ın durumuna düşürmesin. Türkiye'nin en güçlü partisisiniz ancak kendinizi bir kişiye bağımlı görüyorsunuz.”
ERKEN SEÇİM OLUR MU?: İktidarın, öngörülebilir olmaması nedeniyle kendilerinin de bir erken seçim takvimi olmadığını anlatan Kılıçdaroğlu, açıklamasına şöyle devam etti:
“Erdoğan'ın erken seçim istemesi için kendi seçileceğini garanti olarak görmesi lazım. Bu nedenle süreyi uzatıyorlar acaba bu süreçte ekonomiyi düzeltebilirler mi? Diye ancak hiçbir şeyi düzeltemezler. En çok sıkıntıyı çekenler AKP'nin kemik kitlesi. Tüm yetkileri bir kişiye verirseniz o kişi tüm bu yükleri taşıyamaz. Çok zeki biri dahi olsa yine de taşıyamaz. Akdeniz'de gemimiz aranırken Erdoğan'a ulaşamadıkları için bir cevap veremiyorlar. Peki savaşta olsak ne olacaktı? Bu sistem bu şekilde düzelmez. Düzelmesi için güçlerin ayrılması gerekiyor. Gazeteci iktidarı övmez, eleştirir. Medya
uyarı yapar. Bizde hatamızın büyük bir kısmını medyadan öğreniriz. Bu işin içinden ne bütçe, ne esnaf, ne de başkası çıkabilir bir bataklığa doğru gidiyoruz.”
KAÇAKÇILARDAN VERGİ: Uyuşturucunun özellikle fakir mahallelerde yaygınlaştığına, okul önlerinde satış yapıldığına dikkat çeken CHP Genel Başkanı, “Uyuşturucu gelirlerinden vergi alınması önerisinin Cumhurbaşkanı tarafından halka yanlış anlatıldığını belirtti. Kılıçdaroğlu konuyu şöyle açıkladı: “Parlamento da görüşülen yasa çıkarılmazsa Türkiye gri listeye alınacak. Siyasilerin mal varlıklarını araştırmaya yönelik 12. Maddenin de yasalaşmasını istiyoruz 2006 yılında çıkarılan Kurumlar vergisinin 30. Maddesinde, vergi cenneti olarak bilinen ülkelerdeki paralar Türkiye'ye gelirse yüzde 30 oranında vergilenir kararı vardı. Bu kararın uygulanması için Cumhurbaşkanlığınca kararnamenin yayınlanması gerek. Ancak 15 yıldır yayınlanmıyor.
Vergi cennetlerinde yer alan paralar ne kadar kirli işler varsa oradan kazanılan paralardır. Vergi cennetlerinden para getirmenin yolu da af kanunudur. ‘Para nereden kirli veya temiz sana asla soru sormayacağım, kimliğini sormayacağım, senden vergide almayacağım' diyor. Kefenden, çocuk bezinden her şeyden vergi alacaksın, uyuşturucu parasını aklayanın saygınlığını yükselteceksin birde vergi almayacaksın.”
KRİMİNAL OLAYLAR: Taciz, tecavüz iddialarının üzerine gittiklerini, bunun bir parti üzerinden görmenin de yanlışlığını dile getiren Kılıçdaroğlu, “Tecavüzde bulunan kişinin A veya B partili olması neyi değiştirir. suçlu suçludur. Olay çıkmıştır biz duymamazlıktan gelmişizdir o zaman eleştiriler haklıdır. Ancak hiçbir zaman bunu yapmadık. AKP, gündem oluşturamıyor. AKP bugünün geldiği nokta ‘çamura yatmaktır.' Olay AKP'nin gündem
yaratma potansiyelini kapatmasından dolayı kaynaklanan bir olaydır” dedi.
HANGİ AŞI OLURSA: Pandemi sürecinin iyi yönetilmediğini, CHP'li belediyelerin çalışmalarına bile engel olunduğunu öne süren Kılıçdaroğlu, soruları şöyle cevaplandırdı: “5 maskeyi dağıtmaktan aciz bir hükümet, pandemi sürecini iyi yönetebilir mi? Nasıl bir stratejinin izleneceğinin kararı verilmeliydi. Kararlar alındı ancak alınan kararlardan sonra insanlar aç kaldı. Vatandaşın bağış olarak verdiği parayı devletin yardımı olarak lanse ettiler. Esnaflar perişan oldu. En son açıklanan yardımlardan kim yararlanacak bilmiyoruz. Hangi aşı gelirse gelsin, doktor aşı olacaksın derse olacağız. Bütün vatandaşlarımız da olmasını isteriz.”
YENİ YIL MESAJI: CHP lideri, 2021 yılı için de şu dilekte bulundu: “2021'in başlangıcında ağır bir fatura görecek vatandaşlarımız ama 2023'e kadar
aydınlık bir ışığın vatandaşımızın üstüne doğacağına inanıyorum. Bugün yaşadığımız ağır tabloyu birlikte aşacağız. Bir bedel olacak ve bu ağır bedeli hep birlikte aşacağız. Fırından ekmek alan mütevazi cumhurbaşkanı algısını yerleştirmek istiyor ama bunlar eskindendi artık geçerli değil. 2021'den umutluyum. Karamsar olmaya hakkımız yok.”