Başbakan (şimdilik) Davutoğlu balkon konuşması için hazırlanırken sıcağı sıcağına masanın üzerindeki senaryolara bir göz atmak ne derece doğru olur bilmiyorum ama ortaya çıkan sonuç istemsiz olarak bizi bu yola sevk ediyor. Akıl ister istemez senaryolara yoğunlaşıyor.
13 yılın sonunda Ak Parti’nin birinci parti olsa da hükümeti kuracak çoğunluğu saylayamadığı bir seçim sonucu ile karşı karşıyayız.
Çok uzatmadan söyleyeyim gördüğüm net fotoğrafı; diktatörleşmenin kapısından dönen Türkiye için 7 Haziran bir normalleşme şansıdır.
13 Yıllık sürecin sonunda geldiğimiz noktaya baktığımızda aşağıdaki değerlendirmeleri yapmamız çok yanlış olmayacaktır.
- Devlet kurumlarında, basında, hukukta, iş dünyasında ve hayatın her alanında Ak Parti’nin baskısı derinden hissediliyor.
- Korku toplumun hemen hemen her noktasında dile getiriliyor.
- 17-25 Aralık süreci ile başlayan, saray ile devam eden, Mercedes ile zirve yapan yolsuzluk ve israf söylemlerinin hükümet kanadında karşılık bulmaması, hatta normal karşılanması güveni azaltıyor.
- Başta Ortadoğu olmak üzere dış politikanın iflas ettiğini sadece hükümet görmüyor.
- Ekonominin her geçen gün daha da kötüye gittiğini sokaktaki halk daha da fazla hissediyor.
- Başkanlık Sistemi’ni halkın bırakın istemeyi daha ne olduğunu anlamadığını net olarak görebiliyoruz.
- Gezi başta olmak üzere karşıt her söylemin darbe olarak adlandırılması uyarı olarak alınmadı, görmezden gelindi.
- Ergenekon gibi, Paralel Yapı gibi kendi kendine yaratılan düşmanlara herkesin düşman olması beklendi.
- Ve din hayatın her alanında her söylemde belirleyici oldu.
Listeyi daha çok uzatmak mümkün. Ama bugün o gün değil. Cüneyt Özdemir’in “Eğlencesini Yitiren Ülke” diye bir kitabı var. Türkiye tam da o süreci yaşadı özellikle son dönemde. Eğlenemeyen, korkan, ürken, üretemeyen bir ülke olduk bir anlamda.
Ve bugün…
Ve yarın…
Yarın herşeyi tek başına yöneten, istediğini yapan, istediğini yok eden bir iktidarın yönettiği ülke olmayacağız, en azından öyle olacağını umut ediyoruz. Yüzlerdeki hafif tebessümün sebebi bu. Eğlenebileceğiz, gülebileceğiz mesela.
Bu bile bir normalleşmedir.
Peki bizi hangi senaryolar bekliyor.
Aslına çok fazla seçenek yok önümüzde.
Karşımıza çıkan tek seçenek koalisyon. Yeni hükümet ancak koalisyon ile kurulabilecek, bu net.
Peki hangi koalisyon seçenekleri var masanın üzerinde.
Eğer ilk kez hükümeti başka bir parti ile paylaşmayı kabul ederse Ak Parti – MHP koalisyonu Ak Part’nin içinde yer alacağı tek koalisyon seçeneği gibi görünüyor. Kabul eder mi? Eğer bunu kabul etmezse muhalefeti kabul etmek zorunda kalacak. Peki MHP kabul eder mi? Bakacağız.
Bunun dışındaki tek alternatif için ise olmazsa olmazların bir araya gelmesi gerekiyor. Yani CHP – MHP – HDP koalisyonu! Çok ama çok zor bir araya gelecek kutuplar değil mi?
Peki şu senaryo nasıl olur?
1 yıl için kurulan bir CHP – MHP – HDP Seçim Hükümeti. Belki dışarıdan destekli azınlık hükümeti de olabilir.
Bu 1 yıl içinde yapılacak tüm çalışmaların baştan belirlendiği bir seçim hükümeti olabilir.
Seçim sisteminin değiştirilmesi, yolsuzlukların araştırılması, önemli noktalarda stratejik değişikliler, devlet kurumlarının yeniden organizasyonu, kısa vadeli ekonomik hedeflerin gerçekleştirilmesi vb. öncelikli hedeflerin baştan belirleneceği ve sonrasında seçime gidilecek bir sürecin iktidarda geçirilmesini kapsayan böyle bir işbirliğine hayır der mi bu partiler?
Bırakın bu seçenekleri konuşmayı aynı masaya oturmayı bile reddedebilirler.
Başka alternatif var mı?
Ak Parti’nin kuracağı bir azınlık seçim hükümeti kalıyor geriye.
Peki aynı şartlar ile gidilecek yeni bir seçimden nasıl bir sonuç çıkar? Bu sonuçlardan farklı bir sonuç çıkar mı? Artı eksi 2 aynı sonuçlar gelecektir karşımıza.
Peki Cumhurbaşkanı Erdoğan ne düşünüyor?
Belki de ilk defa oyunun hiçbir noktasında olmayacağı bir dönemi yaşayacak gibi görünüyor. Atacağı adımlar, yapacağı hamleler için elindeki kozların önemli bir bölümünü kaybetmiş durumda.
Oysa seçime girerken Başkanlık hedefi ve hayali ile yola çıkan Cumhurbaşkanı Erdoğan bu akşam itibarı ile hükümeti de, gücünü de kaybetmiş olarak tamamlıyor geceyi. Ya da biz öyle düşünüyoruz. Bugüne kadar birçok badireyi başarı ile savuşturmuş olan Erdoğan başka bir strateji geliştirir mi?
Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olan Erdoğan ve Ak Parti için yeni bir dönem başlıyor, satrançta taşlar yeniden dağıtılıyor…
Turgut Yüksekdağ / Twitter: @turgutyuksekdag