Sevgililer gününde bir öküzle birlikte olmak!

Deniz Batu Ebinç

Bu sabah bir hanım arkadaşımla sohbet ediyordum. Bana yarın sevgililer günü ve sen yarın için bir şey yazmayacak mısın? Diye sordu. Ben de bugüne kadar hiçbir sevgililer gününde sevgilim olmadığı için böyle bir şeyi açıkçası hiç düşünmedim! Dedim.

Benim bu lafım üzerine o hanımefendi de gülmeye başladı ve:

-          Ya sen gene iyisin, ben yirmi senedir, bir (öküzle) pardon beyefendiyle evliyim, adam bana bir kez olsun bir çiçek dahi almamıştır. Dedi. J

Aslında çok trajikomik bir durum, gülsek mi ağlasak mı bilemedim? Aklıma üniversitedeyken bölüm başkanımızın anlattığı bir hikâye geldi. Hocam, Doktorasını Fransa’da yapmıştı, aynı zamanda da orada uzun bir süre yaşamış ve onların kültürel yapısını da iyi biliyordu. Hal böyle olunca da her dersinde mutlaka Fransız kültüründen söz ederdi.

Bir gün derste, bir kız arkadaşımız hocam bize biraz Fransız erkeklerden bahseder misiniz hakkatten çok mu kibar insanlardır onlar… Diye tamamen saf bir şekilde sormuş ve sınıf kahkahalara boğulmuştu.

Her kafadan bir ses çıkıyor tabi… Yoksa Fransız enişte mi yaptın, yoksa evlilik için Fransa’ya mı gidiyorsun vs. vs... Hocamızda şakayla karışık, kızı daha fazla utandırmamak için şöyle bir hikâye anlatmıştı bak kızım, dedi.

“Fransız erkeği ile Türk erkeği arasında ki kibarlık, centilmenlik farkı şudur! Bir Fransız erkeği akşam evine giderken, yolda bir gül bulsa; onu yıkar temizler ve mutlaka karısına götürür!

Bir Türk erkeği ise aynı şekilde bir gül bulsa; onu eline alır yapraklarını ayıklar, (bilmeyenler için nasıl patlattığını söylüyorum) o yaprakları tek tek yumruk yaptığı sol elinin başparmağı ile işaret parmağının oluşturduğu halkanın üzerine koyar ve sağ elinin avuç içiyle tek tek patlatır. J Hatta yanında biri varsa yarılan yaprağı gösterir, nasıl da yarıldı der! Kahkahalara boğulur. İşte fark, işte centilmenlik budur.” J (Bazılarının gülü eve götürüp kalan yaprakları patlatmaya orada da devam ettiği görülmemiş şey değil.) Bu arada kimse üstüne alınmasın bu anlattığım benzetme asla Türk erkeği için genelleme yapmak değil; aksine tamamen münferit olaylardan esinlenilmiştir.

-Hocamızın elleriyle göstererek anlattığı bu hikâye hiç gözümün önünden gitmez öldüyse, ruhu şad olsun, ne zaman yolda bir çiçek görsem hocam gelir aklıma.-

 

Sevgililer Günü, kökeni M.Ö. 500’lü yıllara yani Antik Romalılara dayanır. Bilinen ilk kutlamalar, Paganizm’e göre kuşların çiftleşme günü-bayramı olarak bilinen 15 Şubatta kutlanmıştır.

Baskıcı bir toplumda yer alan gençler bu bayramda yapılan bir tür çekilişle gün boyu çiftleşme hakkı kazanarak, toplum gözünde izinli sayılmış ve bayram sonunda ilişkiler genellikle evlilikle sonuçlanmıştır. (düğünsüz masrafsız yani J) daha sonra Askeri yapıya zarar veriyor gerekçesiyle Roma İmparatoru II. Cladius tarafından bu tür evlilikler yasaklanmıştır.

Aynı dönemde Hıristiyan Papaz Valentin gençleri evlendirmeye devam edince II. Cladius tarafından 14 Şubat tarihinde öldürülmüştür. Orta Çağda Pagan geleneği olan Lupercalia bayramı, Kilise tarafından yasaklanarak yerine aşkı ve evliliği temsil eden, Aziz Valentine Günü ilan edilmiştir. Bugün bildiğimiz anlamıyla ‘Sevgiler Günü’ bu şekilde ortaya çıkmıştır.

 

Hıristiyanların Aziz Papazlarını anma gününü bizlerde kutluyoruz, kutlamasına da bizim erkeğimizden bugün için çokta özel bir şey yapmasını beklemek pekte doğru sayılmaz. Sen ne yaptın sevgililer gününde diye sorsan adama, diyecek ki bana ne Hıristiyanların kutsal gününden yani J 

            Hem sevgilimiz özel bir şey yapmasa bile bunun için üzülmemek gerek çünkü düşünsenize siz Türk kadınlarına Yüce Rabbim dünyanın en doğal erkeklerini vermiştir. Daha ne istiyorsunuz J

            Bunlar tamamen işin şakasıydı, biliyorsunuz ki hediyeleşmek bizim kültürümüzde ve inanışlarımızda var, hediyeleşmek dinimize göre de sünnettir. Birlikte olduğunuz erkek size bir hediye almamış olsa bile, siz ona kırılmayın, siz bir hediye alın ve onu da böyle günlerde hediyeleşmeye teşvik edin.

            Hepinizin sevgililer gününü kutlar, mutlu, sağlıklı ve huzurlu birliktelikler dilerim.

 

Unutmayın! Bir toplumu toplum yapan; O, toplumu doğuran ve yetiştiren kadınlardır. !denizbatu!