Türk sporu ve marka değeri

Son yıllarda teknolojik imkânların ilerlemesi sayesinde insanların futbola olan ilgileri arttı. Ancak bu ilgi ve gelişmeler aynı zamanda futbolun endüstrileşmesine ve masumiyetinin de kaybolmasına vesile oluyor.

 Yasa dışı bahis oyunlarının her geçen gün artması ve buna paralel olarak şike, teşvik, doping, ırkçılık, kötü tezahürat vb. eylemlerin sürekli yaşandığını görmekteyiz. Ülkemizde de 3 Temmuz süreci diye adlandırılan herkesin malumu bir şike dosyası halen Yargıtay da son karar aşamasında bulunmaktadır. Fenerbahçe ve Beşiktaş gibi büyük kulüplerimizin yöneticilerinin yanı sıra, birçok Anadolu kulübünün de yönetici ve futbolcusu dosyada yer almakta ve çeşitli suçlarla suçlanmaktadırlar. Uefa disiplin ve tahkim kurulunun ve cas mahkemelerinin Fenerbahçe ve Beşiktaş aleyhine verdikleri kararlar mevcut. Bu yüzden bu iki takımımız bu yıl Avrupa Kupaları' na katılamadılar ve Fenerbahçe önümüzde ki yıl da katılamayacak.

 

Beşiktaş' ın şu an ki TFF Başkanı Yıldırım Demirören başkanlığı sırasında mali disipline uymamaktan ötürü yine kupalardan men edildiğini biliyoruz. Ülke futbolunun en büyük temsilcileri olan Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş kulüplerinin milyonlarca dolar borcu olduğunu da bilmekteyiz. Doğru yönetilemeyen ve har vurup harman savrulan kulüplerimizin önümüzde ki yıllarda bu borç batağından kurtulamamaları durumunda Uefa Financial Fair Play adı verilen finansal kriterlere uyulmaması sebebiyle süresiz Avrupa Kupaları' na katılamamaları ile de karşı karşıya kalacaklarını büyük bir endişe ile izlemekteyiz.

 

Doping ve Irkçılık konusunda hiç bir zaman kabullenemediğimiz ancak sürekli karşılaştığımız kötü tarafımız da son yıllarda futbol, basketbol ve atletizm dallarında başımızı ağrıtmakta. Beşiktaş- Galatasaray maçında ( 2011-2012 sezonu ) Eboue' ye maymun taklidi yapılması, Fenerbahçe - Galatasaray maçında (2012 -2013 sezonu) Eboue ve Drogba' ya muz sallanması gibi üzücü hadiseler ilk akla gelenlerden. Yanlış anlaşılmasın bu tarz hareketleri Beşiktaş ve Fenerbahçe taraftarı ile bağdaştırıp diğer kulüp taraftarlarının yapmadığını söylemeye çalışmıyorum. Bu konu da ülkemizde kanayan bir yara durumunda.

 

Kötü tezahürat ve saha içi şiddet olayları ise artık nerdeyse her maçta karşımıza çıkmakta. Beşiktaş - Galatasaray tekerlekli basketbol takımları arasında oynanan maçta sahaya seyircinin girmesi olayı, Fenerbahçe-Galatasaray Süper Final son maçında stadın taraftarlarca yakılması ve polisin taraftarlara müdahalesi, Bayanlar Voleybol Ligi'nde Galatasaray ile Fenerbahçe arasında oynanan ve Galatasaray taraftarının taşkınlıkları yüzünden tatil edilen maç yine son zamanlarda yaşadığımız nahoş durumlardan yalnızca bir kaç tanesi...

 

Türk sporu marka değeri deyip duruyoruz ancak tüm bu yaşananların sonunda uluslararası organizasyonlarda istikrarsız görüntü çizen ve başarılı olamayan milli takımımız ve kulüp takımlarımız, sürekli saha içi ve dışı olayların yaşandığı müsabakalarımız, ölümlerle sonuçlanan holigan kavgaları dışında elimizde ne var derseniz? Kocaman bir sıfır...

 

Yazıma 29 Mayıs 1985 tarihinde oynanan ve Heysel Faciası diye adlandırılan Liverpool-Juventus maçını anlatarak bitirmek istiyorum. Bu maçın başlamasından önce Liverpool taraftarının Juventus taraftarlarına saldırması ve oluşan arbede sonucu bir duvarın çökmesi ve 38 italyan 1 Belçika'lı taraftarın ölmesi futbol tarihinde kara bir leke olarak her zaman hatırlanacaktır. Peki neden önemlidir bu maç? Çünkü bu maçın ardından dönemin İngiltere Başbakanı Margaret Thatcher Uefa' nın Liverpool'a verdiği 2 yıl kupalardan men cezasını az bulmuş ve tüm İngiliz takımlarının süresiz kupalardan men edilmesini istemişti. Uefa da bu isteğe istinaden İngiliz kulüplerine 5 yıl men cezası vermişti.

 

Bu sebeple suçun arkasında marka değeri dediğimiz ve sadece paraya hizmet eden anlayışla durarak hiç bir spor dalına doğru hizmet etmiş olamayız. Ülke sporuna yararlı olabilmek için doğruyu ve hakkaniyeti ilk sıraya koymalı, hangi kulüp ve isim olursa olsun gereken cezaları vermeliyiz. Kadın ve çocukların izleyemediği spor müsabakaları ancak holiganizm dolu ve ahlaktan uzak bir gelecek vaat etmektedir.

 

Sağlıklı ve anlayış dolu spor müsabakaları izleyeceğimiz günler dileğiyle...



Olcay Şeker


İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Spor Haberleri

Antalyaspor'a Sambacı Stoper
Belçika ve Romanya Euro 2024'te Kazanmak İçin Mücadele Edilecek!
Fenerbahçe'nin Tarihi Kongresinde Ünlü İsimler ve Tadic Sürprizi!
Mourinho Messi'yi Yönetemediğini Kabul Ediyor: "Yetenekli Ama Yönetilemez"
Galatasaray Teknik Direktörü Okan Buruk'tan Fenerbahçe'nin yeni patronu Jose Mourinho'ya mesaj ve transfer açıklaması: