Yazdığım her yazıdan sonra aynı sıkıntılı durumu yaşıyorum. Yazdıklarım, söylediklerim, anlatmaya çalıştıklarım hep farklı renkteki gözlüklerle görülmeye çalışılıyor. Sanki bir yerlere yandaş ya da muhalif olmam gerekiyormuş hissine kapılıyorum yorumlardan sonra. O açıdan bakılıyor yazdıklarıma, söylediklerime.
Bu sadece benim söylediklerim için geçerli değil, herkes sadece ve sadece kendi penceresinden bakıyor hayata. En somut örneğini dün yaşadık. 1 Mayıs İşçi Bayramı’da inanılmaz görüntüler ile yaşandı yine. Bugün yine herkes farklı anlatıyor yaşananları, herkes kendi penceresinden anlatıyor. Nasrettin Hoca hikayesine dönüyor sonrası; sende haklısın, sen de haklısın. Sonuç? Ne kaldı 2 Mayıs sabahına elimizde?
O zaman bir kez daha altını kalın çizgilerle çizerek söylemek istiyorum; Ak Parti’de umurumda değil, CHP de, MHP’de umurumda değil, BDP’de, İsrail’de umurumda değil Amerika’da. Benim dertlerim başka.
Hemen hemen her gün bir yerlerde sağlık sorunları olan, muhtaç durumda olan çocuk haberleri okuyoruz, izliyoruz. Yardım severlerin desteği isteniyor. Bu ülkede çocuklar, insanlar ne zaman dilenmeden, yardım beklemeden en büyük hastalıkları da dahil olmak üzere tedavi olabilecek. Rahatlıkla hastanelere gidebilecek, devlet onlara kucak açacak? Ekranda bir çocuk gördüğümde dayanamıyorum, gözlerim yaşarıyor. Bu kadar zor mu bu gerçekten tüm çocukların elinden tutabilmek? Çok mu zor devletin çocuklarına sahip çıkması?
İş arayanlar ile kalifiye personel arayanlar ne zaman bir araya gelecek mesela? İşsizlik oranının bu kadar yüksek olduğu bir ülkede neden çalışacak personel bulunmaz? İşsizlik oranını aşağı çekmek bu kadar büyük bir ülke için çok mu zor? Her sektörde personel aranırken neden gençler işsiz?
Neden en yüksek vergileri ödemekle yükümlüyüm ben? Vergi çilemiz ne zaman bitecek? Kim demiyorum, ne zaman diyorum. Çünkü vergileri kimin indirdiği benim umurumda değil kim yapabilecekse o gelsin, o yönetsin bu ülkeyi. ÖTV nedir mesela? Benden binlerce kat kazanan insanların neredeyse hiç vergi vermemesi sadece bana mı dokunuyor?
Devlet okulu, özel okul ayrımı nedir? Özel bir şirket koskoca devletten daha mı iyi eğitim veriyor? Bu devletin, devleti yönetenlerin zoruna gitmiyor mu? Bugün anaokulu fiyatları üniversite fiyatlarını geçti kimse bunu kontrol etmeyecek mi?
Her tarafı tarih olan ülkemde daha doğru dürüst bunları sergileyecek bir müzemiz yok. Hadi yok, bunu isteyen neden yok? İstanbul neredeyse Dünya’nın kurulduğu bir şehir ama biz bile bilmiyoruz. 8.000 yıl öncesinden bulunan arkeolojik kalıntılara çanak çömlek gözü ile bakıyoruz, inanamıyorum.
Antalya’da 10 kuruş olan domates haberini izlemekten ben sıkıldım ama yıllardır yapılır bu haber. Hayvanların önüne konulan sebze meyve haberleri ibretlik gibidir.
Onbinlerce hukukçumuz var ama yüzbinlerce dosya var adalet bekleyen. O adaleti bekleyenlerin yerine koyuyorum kendimi çıldıracak gibi oluyorum.
Ülkenin her yanından rüşvet haberleri geliyor, bir tek ben mi duyuyorum. Daha düne kadar hiçbir şeyi olmayan ama bugün Karun kadar zengin olan adamlar sizin çevrenizde de yok mu?
Düne kadar bir yere gelmek için mason localarına katılan adamlar vardı çevremizde bugün camiye gitmeye çalışıyor. Hemen kızmayın camiye gitsin ne var bunda diye, yarın değişmeyecekse gitsin tabii ki. Ama dini ticarete alet eden insanlar sizi de tiksindirmiyor mu?
Trafik magandalarından ne zaman kurtulacağız? Trafik polisinin ana görevi trafiği düzenlemek midir yoksa bulduğuna ceza kesmek mi? Bu konudaki düzeni ne zaman görebileceğiz? Ölmeden olabilir mi acaba?
Bir gün Türkiye’nin dış borcu azalacak mı, hatta sıfırlanacak mı?
Ülke için bir araya gelmiş siyasetçileri ne zaman göreceğiz mesela? Ne zaman el ele kol kola bu sorunları çözmek için bir arada olacaklar? Ne zaman bayramı, seyranı herkes ucundan bir yere çekmeyecek? Ne zaman bizim esas problemimiz olan eğitim, sağlık, adalet konuları çözümlenecek? Ne zaman tüm bu konuları yani asıl gündemimizi konuşabileceğiz?
Onlarca gerçek gündemimiz var, göz ucu ile bile bakmıyoruz.
Diğerleri benim umurumda değil. Ayranmış, rakıymış bana ne, kime ne?
Benim derdim rakıya su katanlar ile değil, süte su katanlarla…
Turgut Yüksekdağ / Twitter: @BBT1808