Öncelikli sırada aramamız gereken sorunun cevabı bu düşmanı tanımamız gerçeği. Eğer düşmanımız dediğimiz, bu gerçeği tanırsak daha iyi mücadele edebiliriz diye düşünüyorum.
Corona Virüs bilinmeli ki, karşımıza çıkan diğer virüsler gibi laboratuvar ortamında çalışılmış ve özellikle test olarak tatbikat bölgesi bilinçli Çin olarak seçilmiş, tüm Dünyayı bugün etkisi altına alan, ülkemizi her anlamada tutsak etmiş, işimizi sevdiklerimizi kaybetmemize sebep olacak kadar önemsenmesi gereken ve tanınması gereken çok ciddi bir biyolojik silahtır.
Gizemli virüs olarak hayatımıza giren Corona Virüsü hayvanlarda yaygın olarak görülen bir virüs olmakla birlikte, virüsün 4 alt türü bulunuyor.
Corona Virüs insandan insana bulaşabilen türünün ilk örneğini 2003 yılında ortaya çıkan Sars ve 2019 yılında Suudi Arabistan’da ortaya çıkan Mers salgınlarında görülüyor. Şu anda gündemde olan tür ise Sars ve Mers salgınlarındaki türden farklı olarak tanımlanmamış yeni bir tür.
Yani arkadaşlar karşımızda ‘2019_NCOV’ var. Belirtileri ateş, öksürük ve nefes darlığı olmakla birlikte şiddetli olgularda zatürre, ağır solunum yetmezliği ve böbrek yetmezliği ve ölüm olabilmekte. Şu an için.
Peki bu virüs neden bu kadar korkutuyor? Çünkü, ilk kez ortaya çıktığı için, insanlardaki hastalık sürecinin bilinmezliği ve kişilerin bağışıklık sistemine göre mutasyona uğruyor olması ve bunun yanı sıra bulaşma hızındaki ivme diyelim...
Bulaştıktan sonraki sürecin nasıl geliştiğinin ve kontrol altına alınamıyor olması sebebiyle bu belirsizlik işte fazlasıyla korkutuyor diyelim. Ve buna uygun plan yapmak ise, tüm uzmanlarca zor bir süreç halini alıyor.
Peki, bizim böylesi sinsi bir düşmana karşı ne yapmamız ne gibi önlemler almamız gerekli?
Nelere dikkat etmeliyiz?
Sevdiklerimizi ve kendimizi nasıl korumalıyız?
İşte, tüm bunlar için bu düşmanı iyi tanımamız ve temizliğimize çok ama çok dikkat etmemiz gerektiğidir.
Zaruri olmadıkça kalabalık ortamlara girmemeliyiz. Hapşırma ve öksürme sırasında ağzımızı mutlaka bir mendil yarımıyla veya dirseğimizin içiyle kapatmalıyız.
Bağışıklık sistemimizi güçlendirecek gıdalar tüketmeli, evden çıkarken ve girdiğimizde mutlaka ağzımızı elimizi elma sirkesiyle yıkamalı, tuzlu su ile gargara yapmalı, zencefil toz halinde ise, iki tatlı kaşığı tüketmeli ya da mutlaka çiğnemeliyiz ki, zencefil antioksidan bir bitki olduğu için boğazda oluşabilecek enfeksiyonlara iyi gelecektir.
Sebze ve meyve mutlaka yemeli, ufak egzersizler evimizde yaparak kendimizi dinç tutmalıyız. Ellerimizi sürdüğümüz her şeyi sıkça temizlemeliyiz. Korkarak değil bilinçle hareket etmeyi hepimiz öğrenirsek ve tüm tedbirlerimizi almayı ve uygulamayı bir yaşam biçimi haline getirirsek çok kısa sürede bu düşmanı alt edeceğimize olan inancım ve umudum fazlasıyla vardır.
Sağlıklı kalmaya çalışın ve umudunuzu kaybetmeden korkarak değil, bilinçle yaşamınızı diliyorum.
Haftaya görüşmek üzere dostlar...
Allah a emanetsiniz...