Çocukluğumuzda tatbikat diye birşey vardı. 12 Eylül sonrası, Kenan Evren'in yönettiği bir ülkeden bahsediyorum. Tatbikatlar o kadar görkemli anlatılıyordu ki televizyonlarda bıraksalar 3 saate Yunanistan'a girecektik.
Ben bu satırları yazarken Fırtına Obüsleri Suriye'de hedeflenen noktaları bombalıyordu. Tatbikat falan da değil, bildiğin savaş. Ya da savaş değilse ne?
Bu noktaya nasıl geldik diye sormayacağım, nasıl çıkılacağını da kimsenin bildiğini sanmıyorum. Benim aklıma takılan bu arada yine neyi kaçırdığım? Bugüne kadar Türkiye gündemindeki birçok konu ile ilgili görüşlerimi bu köşeden ya da farklı platformlardan paylaştım. Sonrasında da hep aynı sözlerle karşılaştım.
"Senin bildiğin gibi değil, o konu öyle değil" diye başlayan bir sürü nasihat dinledim. Kötü söz sahibine aittir o yüzden kötü sözleri dikkate almıyorum.
Ergenekon - Balyoz davalarında görüşlerimi paylaştığımda ne darbeciliğim kaldı ne derin devletçiliğim. Oysa bugün geldiğimiz noktada o gün beni itham edenlerin büyük bölümü "ya adamlara ne biçim kumpas kurmuşlar" diyor. Güler misin, ağlar mısın?
Çözüm süreci ile ilgili yazdıklarımın daha mürekkebi bile kurumamıştır. Ben böyle süreç mi olur derken "sen kardeş kanı dökülsün mü istiyorsun" diye höykürenler bugün "adamlar bütün süreç boyunca hazırlık yapmışlar" diyor. Metin Akpınar'ın Geceler Kabaresi'ndeki repliği ile yanıt vermek istiyorum; Merhabalaarrrrrrr!
Akil adamlar ile ilgili yazdığım yazı da orada duruyor, bugün ne yaptı ki akil adamlar diyor herkes.
Ekonomi çok iyi gidiyor diyenlere, rakamlar ile yanıt verdim. Kimseyi inandıramadım. Petrol neredeyse bedava ama benzinden fındığa, dolardan pamuğa hiçbir şeyin fiyatı kontrol edilemiyor. Satacak birşey kaldı mı elde?
Gezi ile ilgili yazdıklarıma gelen eleştiriler için şu ana kadar bir düzeltme gelmedi, hakkını vermem gerek. Eleştiriler bir kenarda duruyor.
Cemaat ile ilgili de eleştiri yaptım zamanında. Üstelik sadece Gülen Cemaati'de değil. Devlet içindeki her oluşumun yanlış olduğunu söyledim. Ben bunları söylerken "Hocaefendi" diyenler bugün paralel diyor, başka birşey demiyor. Devlet içinde paralel yapılanma mı olurmuş?
Rus uçağı düşürüldüğünde "hatadır, Rusya'yı böyle bir zamanda karşımıza almamak gerekiyor, bu Amerika'nın elini güçlendirmektir" dedim. Tabii ki dış politikadan da anlamıyorum. Bakın bakalım bugün neredeyiz?
Şimdi Suriye ile savaşın kapısındayız.
Ağzımı açarsam biliyorum ki yine yanlış konuşacağım.
Bakıyorum, yine nerede yanlış yapıyorum, yanlış düşünüyorum diye?
Sadece Suriye değil, Ortadoğu bataklıktır.
Yoksa değil midir?
Yine mi yanlış düşünüyorum?
Gül bahçesidir diyen?
Turgut Yüksekdağ / Twitter: @turgutyuksekdag