“Vücuttan toksinleri uzaklaştırmak için suya ihtiyacımız vardır. Deri, solunum, idrar ve bağırsaklardaki toksinler su yardımıyla vücuttan uzaklaştırılır. Bu toksinler uzaklaştırılmazsa yorgunluk, halsizlik, gerginlik, huzursuzluk, tahammülsüzlük, uyku kalitesinin azalması, zihinsel bulanıklık, hafızada güçlük, ciltte nem kaybı ve hızlı yaşlanma gibi sorunlar yaşanır. Su yaşlanma etkilerini azaltır, kanser riskini düşürür. Ayrıca, bol su ile DNA hasarını kısmen önlemek mümkündür. Bu da kanser riskini azaltmak demektir. Gün boyu düzenli su tüketimi ile meme kanserinin yüzde 79, kolon kanserinin yüzde 45, kan kanserinin yüzde 52 azaltabileceği gösterilmiştir. Kanı en sağlıklı biçimde sulandıran madde suyun ta kendisidir. Baş ağrısının bir nedeni de sinir uçlarında biriken toksinler olabilir. Ağrı kesiciden önce su içmeyi deneyin.”

 
 Kan basıncının vücuttaki su miktarına bağlı olarak düzenlendiğini ifade eden Sayın, “Yatma saatinden 3 saat öncesine kadar gün boyu düzenli içilen su, sinir sistemini rahatlatarak uyku kalitesini arttırır. Tüm salgılar, kan dolaşımı, beynin kandaki besin öğeleriyle beslenebilmesi, vücut içi elektriksel, kimyasal, fizyolojik reaksiyonların gerçekleşmesi için bedende yeterince su bulunmalıdır. Su vücudun taşıyıcısıdır. Birçok enzim, hormon üretimi, bunların taşınabilmesi için su gerekir. Su kanı sulandırır, kalp atışının da desteğiyle dolaşımı düzenler. Böylece gün içi dinamizm ve yüksek iş performansı adına gerekli ne varsa (vitamin, mineral, protein), tüm bu besinler hücrelere su yardımıyla pompalanır ve taşınır. Böylece su tüm bedenin kaliteli beslenmesine yardımcı olur. Çok değer verdiğiniz işiniz için, zihinsel performans ve bedensel dinamizminiz için son derece elzemdir ve gündüz yorgunluğunu önlemeye yardımcıdır” dedi.