'Yatak ıslatmak hastalıktır'
Toplumda hastalık olarak görülmeyen yatak ıslatma, ‘her çocukta olur' anlayışıyla ihmal edilen bir hastalık. 5 yaş civarında çocukların yüzde 20'sinde, genel olarak ise yaklaşık 1 milyon kişi bu problemi yaşıyor. Ailelerdeki farkındalık ise yüzde 10'u geç
Alt ıslatma, çocuklarda önemli sorunları da beraberinde getiriyor. Kız çocuklarında 5 yaş, erkek çocuklarında ise 6 yaş sonrası görülen bu hastalık, çocukların rahatsızlığı olarak bilinse de yetişkinlerde de görülebiliyor. Haydarpaşa Eğitim ve Araştırma Hastanesi 2. Üroloji Klinik Şefi Prof. Dr. İhsan Karaman, alt ıslatmanın 30 ile 40 yaşları arasında da görüldüğünü ifade ediyor. Bu durumun evli olan yetişkinlerde bile problem olarak ortaya çıktığını dile getiren Karaman, mutlaka bir üroloji uzmanına gidilmesi gerektiğini söylüyor.
Alt ıslatmanın genetik olabileceğini belirten Karaman'a göre özellikle ailede yatak ıslatan kişiler varsa çocukta da görülüyor. Bir çocuğun hem annesi hem de babası kendi küçüklüklerinde yatak ıslatmışsa çocuğun yatak ıslatma oranının yüzde 77 olduğunu ifade eden Karaman, “Eğer anne-babadan sadece biri çocukluğunda yatak ıslatmışsa bu çocuklarda görülme oranı ise yüzde 44'tür.” diyor.
AHD HORMONU EKSİK OLABİLİR
En sık görülen belirtilerden biri de yatak ıslatan çocukların büyük bir kısmında beyinden salınan hormon yapısındaki ADH adlı maddenin eksikliği. Tüm insanlarda görülen bu madde, her gün insanlar gece rahat uyusunlar diye böbreklere emir verir. Geceleyin nasıl ki bütün vücut dinleniyorsa böbrek de bir anlamda dinlenir. İdrar üretimini gündüze göre düşürür. Böylece gece boyunca üretilen idrar miktarı idrar kesesini doldurup taşırmaz. Karaman, yatağını ıslatan çocukların yaklaşık üçte ikisinde bu maddenin yetersiz olduğunu belirtiyor. Karaman, “Bu çocukların üçte birlik başka bir kısmında da idrar torbaları Türkçe deyimiyle huysuz ve huzursuzdur. Aşırı çalıştığı için idrarın depolanacağı kapasite azalıyor ve çocuğun idrarı taşıyor. Çocukta bir de uyanma bozukluğu ve derin uyku varsa çocuk gece uyanamıyor ve yatağını ıslatıyor. Yatağını ıslatan anne-babaların yüzde 90'ı bu şikâyetle geliyor. Psikolojik sorunu olup da yatak ıslatan çocukların oranı çok düşük. Fakat halk arasında böyle bir söylem var. Yatak ıslatan çocuğun psikolojisi sonradan bozulur. Akranları arasında suçlu bir duruma düşebilir.” ifadelerini kullanıyor.
SIVI İHTİYACI GÜNDÜZ KARŞILANMALI
Günlük yaşam akışı, yatak ıslatmayı etkiler. Genellikle okul çağında görülen yatak ıslatma eylemi, bu yaştaki çocukların hepsinde benzer bir yaşam tarzı olduğu görülür. Çocuğun gece boyunca hiç sıvı almadığı için uyandığında harareti olduğunu söyleyen Prof. Dr. İhsan Karaman şöyle konuşuyor: “Okula gidecek hiçbir çocuk, düzenli kahvaltı yapıp sütü, portakal suyunu çok içip vakit harcamaz. Anne telaşlıdır, çocuk telaşlıdır, çoğu bu susuzluk ihtiyacını gidermeden apar topar okula gider. Okulda da yine bizim gözlemimiz şudur ki; ikindi vakti olup da okul bitip eve dönene kadar çocukların büyük bir kısmı yeterli sıvı almazlar. Sonuçta bu çocuğun ikindi vakti eve döndüğünde sabahtan beri devam eden bir susuzluğu vardır. Bu defa eve geldikten sonra sıvı almaya başlar. Bu tür çocukların ortak özellikleri budur. Akşam da bol sıvı aldığı için yatağı ıslatma ihtimali artar. İşte biz bu tür çocuklara hep yaşam tarzı değişikliği öneriyoruz. Mutlaka bu rutin değiştirilmeli ve çocuğun gün boyunca sıvı almasını sağlamak gerekiyor.”
Ailelerin bu sorunu kendi başına çözmeye çalışmamalarını tavsiye eden Karaman, kendilerine gelen çocuklara öncelikle moral verdiklerini ifade ediyor. Çocukların sıvı içme alışkanlıklarını düzenleyip günlük yaşam tarzı değişikliği çerçevesinde düzenli tuvalete gitmelerini önerdiklerini belirtiyor.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.