İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu yalnız!
Ben, Dünya kenti İstanbul’un adı üzerinde ‘Büyük’ şehrin belediye başkanı olan Ekrem İmamoğlu’nun yalnız, hem de yapa yalnız olduğunu düşünüyorum.
Düşünmekle de kalmıyor, bana gelen bilgiler ve yaşanan olaylardan dolayı net olarak söylüyorum. Evet, Ekrem İmamoğlu yalnızdır. Bunların detaylarına girerek polemik yaratmak istemiyorum.
Benim birtakım tespitleri yapmam ve bu yazıyı yazmamdaki amacım, yaşadığımız bu Dünya kenti güzelim İstanbul’un daha iyi yaşanabilir bir kent olmasıdır. İstanbul için yapılan ve yapılacak olan tüm mücadelelerin de bu temel üzerine olması ve yapılması içindir.
Bu Dünya kenti İstanbul’da yaşayan vatandaşların daha bilinçli ve duyarlı olması içindir.
Bu Dünya Kenti İstanbul içinde yaşayanların kandırılmaması adınadır.
Yaşanan gerçeklerin sanki tam tersiymiş gibi gösterilmemesi adınadır. Daha doğrusu doğruların yanlış, yanlışların da doğruymuş gibi gösterilemeyecek hale gelebilmemiz adınadır.
Benim derdim, içerisinde yaşadığım, havasını soluduğum, Dünya’da yaşayan insanların ne güzel bir şehirde yaşıyorsun diye imrendiği bir İstanbul’un gerçekten ama gerçekten imrenilecek hale gelmesi adınadır.
Dünya’nın dört bir tarafından gelen insanların, İstanbul’u İstanbullulardan daha iyi bildiği ve yaşadığı bir durumu, en az yabancılar kadar, İstanbul’da yaşayanların İstanbul’u bildiği ve yaşadığı bir sürece gelinebilmesi adınadır.
İstanbul’da yaşayan insanların bilinçli ve duyarlı bir toplum olması için, bizim üzerimize düşen görev ve sorumluluklara bir an önce kavuşmak için, ben de okyanusta bir damlacık misali bir katkı sağlamak amacımdır.
Yani, biz birey olarak düzelmediğimiz sürece, hak ettiğimizi yaşamak zorunda kalacağımızdandır. Hak etmeyenlerinde bu sistem içerisinde ezilip, dışlanmaya devam edeceği korku ve endişemdendir, bu yazdıklarım.
Biz birey olarak, kendimizi geliştiremez isek, bilinçli bir toplum olamaz isek, kendimize hayrımız olamaz ise, başkalarının da bize hayrı olmayacağındandır.
Bakın size bir iki örnek vereceğim.
30 Mart yerel seçim süresinde, İstanbul’daki ilçe seçimlerinde aday olan başkanların çalışmalarına ve tempolarına bir bakın. Herkes kendi bölgesinde belediye başkanının nasıl bir tempoda çalıştıklarını bir hatırlasın.
Yerel seçimlerden sonra, İBB seçimleri iptal oldu. Sonra da tekrar bir seçim sürecine girildi. Şimdi, sizden ricam, bu ikinci seçimlerde, ilçenizde CHP’li belediye başkanlarının Ekrem İmamoğlu için çalıştıkları tempoya bir bakmanız yetecektir. Tabiki, görmek isteyenler görecek, anlamak isteyenler de anlayacaktır.
Toplum olarak, bu arkadaşlara hesap soran bilinçli seçmeler olsaydık. Bu durumun yaşanması imkansız olurdu. Yani ev sahibi olarak hiç mi suçumuz yok?
İkinci olarak, ihtiyaç sahibi vatandaşlar için, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun başlattığı ‘Askıda Fatura’ kampanyası örneğini vereceğim.
Ekrem İmamoğlu, bu ‘Askıda Fatura’ ödemesi kampanyasını 4 Mayıs’ta başlattı. O süreçte İBB ciddi anlamda ekonomik sıkıntılar yaşamaktaydı. İBB Meclisi Ekrem İmamoğlu’na kredi vermiyor. İstanbullular sokağa çıkamıyor, çalışanlar işine gidemiyor. Ciddi bir kriz yaşanıyordu.
Tüm bu yaşananlara bir de, İBB’nin en büyük gelir kaynağı olan İSKİ, İGDAŞ gibi fatura ve vergi gelirleri de ödenemez hale gelince sıkıntı iyice büyüdü.
Bir taraftan İstanbullu perişan, diğer taraftan da İBB perişan, dolayısıyla da İmamoğlu perişan.
Diğer taraftan da sosyal belediyecilik gereği, İstanbullu Ekrem İmamoğlu’ndan da ciddi anlamda yardım ve destekler beklemekte.
İmamoğlu tüm bu sıkıntılar içerisinde kıvranırken bu ‘Askıda Fatura’ ödemesi projelendirildi. Bu proje İBB’yi, hem Ekrem İmamoğlu’nu, hem de ihtiyaç sahiplerini kurtaran bir proje oldu.
İBB’yi ve belediyeciliği biraz bilenler beni anlayacaktır. Bu proje kesinlikle ve kesinlikle, İBB’yi, Ekrem İmamoğlu ve İstanbul’u kurtaran bir projedir.
Evet, bu proje 4 Mayıs’ta başladı. Peki, böylesine önemli ve hayati bir projeye, Ekrem İmamoğlu’nu kurtarıcı gibi gören, İstanbul’daki CHP’li ilçe belediye başkanları ne kadar destek verdi? İnanın hakkıyla destek vermediler.
Eğer ilçe belediyeleri tam anlamıyla destek vermiş olsalardı, inanın hem İBB, hem Ekrem İmamoğlu hem de İstanbul’da ihtiyaç sahibi tüm İstanbullu rahatlayacaktı.
Yani, bilinçli birey ve toplum olmamızın faydası yine dönüp dolaşıp bize refah, huzur ve mutluluk olarak dönecekti. Şimdi, ikircikli insanların ve cambazların haricinde mutlu ve huzurlu olan yok.
İşte, onun için Ekrem İmamoğlu yalnız ve yapa yalnız diyorum. Bu örnekleri daha da artırabilirim.
Evet, bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar da olsa İmamoğlu’nun gerçek dostları var. Bu dostları baktılar ki, ‘Askıda Fatura’ kampanyası başlayalı 25 gün olmuş, belediye başkanlarından elle tutulur ve yürekten bir destek yok. Hemen olaya müdahale ettiler.
Ve CHP’li belediye başkanları, sosyal medya hesaplarından, ‘Askı Fatura’ ödemesi yaptığını açıklayan ve destek çağrıları yapar duruma geldiler. Yani bir uyarı ve ikaz gelmemiş olsa idi, aynı tas aynı hamamdı.
İşte, aynı bu belediye başkanları, kendi ilçelerinde ne kadar ağır iş varsa, tümünü Ekrem İmamoğlu’ndan bekler haldeler. Tüm bu ağır işleri de yine Ekrem İmamoğlu’na yaptırıyorlar.
Ekrem İmamoğlu mecbur, çünkü İstanbullu İmamoğlu’ndan çok şey bekliyor. Bunu da o belediye başkanları biliyor. O mecburiyetten dolayı da, ilçe belediye başkanları Ekrem İmamoğlu haricinde elle tutulur bir icraat yapmıyorlar.
Velhasıl-ı kelam, birileri can derdinde, birileri de et derdinde! Evet, sadece bir iki örnekle birtakım tespitleri sizlerle paylaştım.
Bunun yanında da, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yalnız değilsin diyen ciddi bir halk kitlesi var. Bu inkar edilemez. Ben burada yalnızlıktan bahsederek, o saf ve dürüst kitleyi yok sayıyor değilim.
Ama, İmamoğlu’nun ihtiyaç duyduğu ve yürüdüğü bu dikenli yolda olması gereken, hatta olmazsa olmaz unsurların yalnız bıraktığından bahsediyorum.
Benim bahsettiğim isimlerin içerisinde tanıdığım ve sohbetim olanlar, yarınlarda bana bir ton laf edecekler. Ben şunu yaptım, ben bunu yaptım diye. Bunu da biliyorum.
Ama, gece yastığa kafalarını koyduklarında, Ekrem İmamoğlu'na benim bahsettiğim gibi, hakkıyla, yürekten ve dört elle sahip çıkılmadığını, hiç kimseye itiraf etmeseler de, hiç kimse bilmese de, en azından kendilerinin kabul edeceklerini de biliyorum. Çünkü, ben sohbet ettiklerimin de, arkadaşlarımın da, dostlarımı da tanıyorum.
Yani Ekrem İmamoğlu yalnız!
Yıllar sonra Ekrem İmamoğlu, bu yaşadıklarını, adına anıları diyerek paylaşacak. Biz de bunu okuyacağız. Diğer tüm kritik süreçlerde, kritik görevlerden bulunanların yaptığı gibi.
Bunu bir kenara da not edin lütfen!
Ben bunları yazarken, İmamoğlu taraftarı veya İmamoğlu yalakası veya İmamoğlu karşıtı bir gözle ve düşünceyle yazmıyorum.
Hayatının çeyrek asırlık ömrünün tamamını, yerel bir gazeteci olarak yaşamış, doğruların peşinde koşmuş, yanlışların da karşısında olmuş ve bu uğurda da ağır bedeller ödemiş, İstanbul aşığı biri sorumlu bir birey, vatandaşlık gereği zorunlu bir vatandaş ve tarafsız ama gerçekten tarafsız bir gazeteci olarak, tarihe bir not düşmek adına bir tespitimi kalem aldım.
Bilinçli bir topluluk haline gelebilmek, sözde değil özde bireyler olabilmek, sevgiyi de, inançları da, dostlukları ve düşmanlıkları da insan gibi yaşar hale gelebilmek, sonra da bu çarpık düzeni ve bu düzeni kuran düzenbazların da yok olduğunu, çarpık ilişkilerin de yaşanamaz hale geldiğini gördüğümüz bir İstanbul umudu ve temennisi ile..
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.